Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İktidar ayrıştırıcı söylem ile sorunları gizliyor

İktidar ayrıştırıcı söylem ile sorunları gizliyor

Seçim dönemleri ve kampanyaları aslında ülke sorunlarının konuşulduğu, tartışıldığı, birlikte çözüm araştırıldığı dönemler olması gerekiyor. Ne var ki, son yıllarda yaşanan seçim kampanyaları bu özelliğini yitirdi. Bunun sorumlusu da iktidar partisi. Her seçim döneminde iktidar kanadı ve destekçisi partinin ısrarlı bir şekilde toplumu kamplaştırıcı, ayrıştırıcı bir üslubu özellikle tercihi böyle yapıyor? Bu ayrıştırıcı kampanyanın ülkenin huzurunu bozacağını düşünemiyorlar mı? Düşünmemeleri mümkün değil. Böyle olunca da bu ayrıştırıcı dilin sebebi olsa olsa ülkenin çözüm bekleyen problemlerini toplumdan gizlemek, gündeme taşınıp tartışılmasını engellemek olabileceği akla geliyor.

Israrlı bir şekilde bir önceki seçimlerde oyların yarısına yakınını almış partiler bir torbaya konularak teröristlerle yandaş ilan edilişinin mantıki başka bir sebebi akla gelmiyor. Toplum giderek gerilirken, sorunlar halının altına itiliyor. Bu arada sadece iktidar kanadının söyledikleri gündemde kalıyor. Söz gelimi iktidar sözcüleri her fırsatta üniversite sayısını nereden nereye çıkardıklarını, üniversitesiz il bırakmadıklarını söylerken nedense TÜİK verilerine göre diplomalı işsizlerin oranının yüzde 34 olduğu tartışılamıyor. Çünkü muhalefet partileri, özellikle de Saadet Partisi zorunlu olarak içinde bulunmadıklarını birlikteliği topluma anlatmaya çalışıyor. İktidar partisi sözcüleri, her fırsatta yüzde 52 oy aldıklarını ileri sürerken ülkenin tüm il ve ilçelerinde seçime niçin girmediklerini izah etmekten kurtulduklarını sanıyorlar. Bir bakıma olumsuzlukları ve ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarını bu yolla gizlemiş oluyorlar.

Toplum olayın sadece iktidarın gösterdiği yüzünü görebiliyor. Sonuç olarak sorunlar halının altına itildikçe çözüm bulmak da zorlaşıyor. Sorunlar kangren oluyor. Meseleye sadece açılan üniversiteler ve diplomalı işsizler açısından baktığımızda bile başlığa aldığımız hususun ciddiyeti görülür. Elbette, üniversitelerin sayısının artırılması, okumak isteyen her gencimizin okuyabileceği bir üniversite bulması önemlidir. Ancak, eğer okumak isteyen her genç yüksek tahsilini yaptıktan sonra çalışacak iş bulamıyorsa, diplomalı işsizlerin sayısı giderek artacak demektir. Ortaya çıkacak sosyal patlamalar ülkeye ciddi zarar verecektir. O zaman her ile bir ya da daha fazla üniversite açtıklarını övünerek söyleyenler ve bu yolla seçmenden oy isteyenler ülkeyi ciddi bir soruna sürüklediklerini gördüklerinde dileriz iş işten geçmiş olmasın. Birileri çıkıp da sakın bu memlekette çalışmak isteyip de iş bulamayan mı var demesin, belli bir tahsil yapmış ve diplomasını almış gençlerimizin sokakta seyyar satıcılık yapmasını tavsiye etmesin. Çünkü bu çağrı yanlıştır, yanıltıcıdır hatta inciticidir.

Hemen belirteyim ki, insan namusu ile yaptığı işin hakkını vererek çalıştığı takdirde her işi yapabilir. Ancak, yüksek tahsil yapmak aynı zamanda bir alanda kendisini yetiştirmesi demektir. Böyle olunca da bu insanlara kendilerini yetiştirdikleri alanda çalışma imkânı hazırlamak da devletin görevidir. Belki de tüm lise mezunlarını üniversitelere yönlendirmek yerine ara eleman ihtiyacını karşılamak için ortaokuldan, belki de ilkokuldan sonra gençlerimizi bir meslek edinmeleri için mesleki okullara yönlendirmek gerekir. Son zamanlarda bu yönde bazı çalışmalar var ama mesele ayaküstü kararlarla yürütüldüğü için kesin çözüm olmuyor. Bu söylediğim husus bugünkü iktidarın suçu olmayabilir ama tek başına 16 yıl iktidar olmuş bir siyasi partinin henüz bu soruna bir çözüm bulamamış olmasının tartışılması gerekmez mi? İktidar, sorunun tartışılması yerine hâlâ toplumu kamplara ayrıştırıcı bir dil kullanarak sorunları gözden kaçırmaya çalışıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi