D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

“İnkılâp tarihi”nin hüzünlü başlangıcı…

“İnkılâp tarihi”nin hüzünlü başlangıcı…

İnkılâp tarihi bana hep hüzün vermiştir. Tarihin bu kadar hor görülmesinin hüznüdür bu…

Türkiye’de “inkılâpçı”lar tarihlerini erken yazmak ihtiyacını hissettiler, İnkılâp derslerinin başlangıcının 85. Yılındayız…

İlk Mustafa Kemal Paşa 1926’da bazı gazetecilere hatıralarını anlattı. Bu fasılda Vahidetdin’le ilgili ölçülü bir dil kullanılır. 1926’nın “İzmir Sûikasti” yılı olduğunu, yani bir tasfiye dönemi olduğunu hatırlayalım. Gazi 1927’de Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Umumi Heyeti’nde (Genelkurulunda) Büyük Nutuk’unu irad etti. (O arada Vahidetdin vefat etmişti. Büyük Nutuk’da onunla ilgili ifadeler ağırlaşmıştır.)

Cumhuriyet tarihinde 1930 adeta bir milattır. 1929 dünya ekonomik bunalımının da tesiriyle vatandaşın huzursuzluğu artmıştır. Gazi yakın arkadaşı Fethi Bey’e muhalif bir parti kurdurur. (Denetimli serbestlik gibi, denetimli parti!) Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulur. Bir seçim denemesi partinin 3. ayında kapanmasına yol açar. Cumhuriyet’in kurucu kadrosu işin vahametini kavrar. İşte İnkılâp tarihi derslerini giden böyle bir süreçtir.

Darülfünun’da “İnkılâp Tarihi Kürsüsü” kurulabilir miydi?

Osmanlı’nın üniversitesi Darülfünun 1933’te ilga edildi. Sebep? İnkılâplara yeterince destek vermemek. (Elbette kitaplarda böyle yazmıyor!) Darülfünun, üniversite kavramına daha uygun bir ilim kurumu idi. Gerçekten özerkti. Rektörü (Darülfünun Emini) öğretim üyeleri tarafından seçilir ve bu seçim Maarif Vekili tarafından onaylanırdı. (Daha sonra bu seviyeye yaklaşılamadı bile!) İnkılâpları önceleyeceğine ilmi esas almak olacak şey mi?


 
Darülfünun’u kapatmaya bir sürü maceradan sonra Maarif Vekili olan Dr. Reşit Galip memur edilir. (Onu bugünün kamuoyu “Andımız”dan hatırlayabilir.) Reşid Galip canla başla çalışır, Türk İnkılâbı Enstitüsü kurulması ve İnkılap dersleri verilmesi başlıca hedeflerindendir.

Dr. Reşit Galib’i 1933 yılında ideolojik bir İnkılâp tarihi dersinin Üniversite’de okutulması konusunda harekete geçiren yakın sebep ne olabilir?

1933 nisanında Milliyet gazetesinde başlatılan Millî Mücadele ile ilgili yayınlar, Cumhuriyet’in ilk muhalif partisi olan Terakkiperver Cumhuriyet Partisi erkânını -ki bunlar Millî Mücadele’nin önemli isimleridir- itibarsızlaştırma maksatlıdır. “Ankaralının defteri” sütununun 27 Nisan tarihli yazısı “Tek cepheye sadakat böyle mi olur?” başlıklıdır ve Kâzım Karabekir Paşa’yı hedef almaktadır.

Bu yazıları takip eden Kâzım Paşa, Kemal Paşa’nın parası ile eski yaveri ve o sırada Siirt meb’usu olan Mahmut (Soydan) tarafından çıkarılan bu gazetede yazılanlara itiraz eder. Her şeyi göze alarak cevabî yazılar (mektuplar) gönderir. Yazılar önce yayınlanır, sonra çürütülmeye çalışılır. Daha sonra bazı vesikalar konmaz ve nihayet cevabî yazılar neşredilmez. 8 mayıs tarihli gazetede, Gazi’nin Kâzım Paşa’nın yazıları hakkında kanaati Falih Rıfkı’nın ağzından aktarılır: “Bu mektubu yazan üzerine akıl doktorlarının dikkat nazarını celbederim.” Bunun üzerine Paşa, “şarkılı ibret yazacağına İstiklâl Harbi’ne ait bir eser yaza idin” diyenlere cevaben, İstiklâl Harbimizin Esasları kitabını matbaaya gönderilir.

Tam bu sırada Karabekir Paşa’nın Erenköy’deki köşkünün etrafında emniyet gözetimi sıkılaştırılır. Kitabın ilk cildinin basımı bitmek üzereyken matbaacı tehditler üzerine “pasaportumu alarak savuşmaktan başka çaresinin kalmadığını” bildirir. Daha sonra böyle “millî dâvaya aykırı” bir eseri basmak istemediğini beyan eden telgraf gönderir! Bu arada kitabın basılı formaları bir gece Yeşilköy yolundaki bir kireç ocağında yakılmıştır. 4 Haziran 1933’de Paşa’nın köşkü Emniyetçe aranır ve 96 dosya alınıp götürülür...

Dönelim, İnkılap dersine! Üniversite yönetimi bu dersi Maarif Vekili olarak Reşid Galib’in vermesi için kendisine fahri profesörlük tevdi eder. Bu tepede krize yol açar. Reşit Galib’i çekemeyenler “Gazi ve İsmet Paşa varken bu iş nasıl Reşit Galip’e kalır” derler.

Bir süre sonra Gazi Yalova’dayken Reşit Galib’i yanına çağırtır. Niyeti onu istifa ettirmektir. Bu arada Reşit Galip bir deniz kazası geçirmiş, çocuklarını boğulmaktan kurtarmış, fakat daha önce verem atlattığı için hastalanmıştır. Rahatsızlığını öne sürerek Paşa’nın huzuruna çıkamayacağını bildirir. Gazi bu sefer de rektör ve edebiyat fakültesi dekanını huzuruna çağırır. (Dekan hâlâ bilinen bir isim: Fuat Köprülü.)

Reşid Galib’in istifasının istenmesi Başvekil İsmet Paşa’yı rahatsız eder. “Ben de istifa edeyim”e kadar gider. Reşit Galip istifasını gönderir de mesele yatışır. Yatışır mı? O da tartışılır. Maarif Vekilliği 2.5 ay boş kalır. Sonunda Gazi özel kalem müdürü Yusuf Hikmet (Bayur)i Maarif Vekili yapar. (Bayur’la İsmet Paşa’nın aralarının açık olduğu söylenir).

İnkılâp derslerini başlatmak Yusuf Hikmet Bayur’a kalmış olur! O da 4 Mart 1934’te İstanbul Üniversitesi’nde İlk İnkılâp dersini verir. Öyle sıradan bir ders değil, bütün üniversite orada. Harp Akademisi talebeleri de. Cumhuriyet Marşı (10. Yıl marşı) okunarak başlanan tören ve ders gazetelerde geniş yer bulur.

Okuyucularımız “hüzün bunun neresinde?” diyebilirler…

İlk İnkılâp dersi verildiğinin ertesi günü Reşid Galip ölür!

Cenazesi 6 Mart’ta kaldırılır. Gazeteler hayat hikâyesinde inkılâp dersleri ilgili bilgilere yer vermezler!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi