Yunus Vehbi Yavuz

Yunus Vehbi Yavuz

İslam'ın suya yaklaşımı

İslam'ın suya yaklaşımı

Su hayat demektir. Zira susuz bir hayat düşünmek mümkün değildir. İnsanın başlangıcı bir damla sudur. Bitkiler, meyveler, hayvanlar ve bütün canlılar suya muhtaçtır. Her şey sudan yaratılmıştır. Nitekim bu gerçeği tanıtmak üzere, ulu Allah Kur’an’da ona önemli bir atıfta bulunarak şöyle buyurmuştur: “Biz her şeyi sudan yaptık, inansalar ya.!” (Enbiya, 21/30) Ulu Allah bu âyette suya mucizlik atfetmiş, her şeyin sudan yaratıldığı gerçeğini hatırlatarak hayatın idamesinin temelinin su olduğuna işaret etmiştir.

İslam hukuk kaynaklarında suya da yer verilmiş ve dünya çapında bir sular hukuku ortaya konmuştur. Bugün insanlar petrol gibi sıvı maddelere büyük değer atfederek uğruna evrensel çapta politikalar üretiyorlar, savaşlara girişiyorlar, on binlerce cana kıyıyorlar. Oysa petrol hayatın can damarı değil, belki teknolojik hayatın can damarıdır.

Teknoloji daha rahat bir yaşam sürdürmenin temeli olmakla beraber, olmazsa olmazı değildir. Nitekim yakın tarihe kadar yaşamış insanlar petrolsüz yaşamışlardır. Her şey sudan yaratıldığı gibi, hayatın devamı da suya bağlıdır. Susuz hayat asla olmaz. Petrol tükenirse hayat devam eder, fakat su kesilirse hayat kesilir, Kıyamet kopar. İşte Kur’an insanlığa suyun önemini bildirerek Allah’ı tanımaya ve Ona inanmaya çağırıyor. Zira suyun kaynağı ulu Allah’tır. Allah eğer bulut vermezse yağmur olmaz, yağmur olmazsa su olmaz.

Allah’ın mucize çapında ihsanı olan su ne yazık ki, bilgi çağında sürdürülen anlamsız silah yarışları nedeniyle insanlar tarafından yok edilme tehlikesine maruzdur. Suya zarar veren insandan başkası değildir. Daha başka bir ifade ile Batı insanıdır. Yani Hıristiyan dünyasıdır. Müslümanlar tarihin hiçbir döneminde tabiata Hıristiyanlar kadar zarar vermemişlerdir.

Bu gün cereyan eden olaylara bir göz atacak olursak hemen her türlü olumsuzluğun kaynağının İslam değil başka anlayışlar; Müslümanlar değil başka milletler olduğunu görürüz. Örneğin terör, sigara, eski eser kaçakçılığı, uyuşturucu, feminizm, Batılıların dünyayı yönetmeye başladığı zamandan itibaren ortaya çıkmış çirkin ve olumsuz olgulardır. Osmanlıların dünyaya hükmettiği dönemlerde terör yoktu. Çünkü ulaştıkları her yerde insana, insan haklarına, din ve vicdan özgürlüğüne azami derecede riayet ediyorlardı; hâkim oldukları toplumları sömürmüyorlardı; onlara haksızlık yapmıyorlar, belki adil davranıyorlardı.

Dünya sigara denilen belayı bilmiyordu. Bu bela dünyanın başına Batılılar tarafından sarılmıştır, şimdi de bundan kurtulmaya çalışıyorlar. Uyuşturucu İslam dünyasında kesinlikle yasaklanmış bir maddedir. Alkol de böyle… Bugün her ikisi de dünya için büyük bir tehlike durumundadır. Uyuşturucu ölümdür, alkol ise mutsuzluğun kaynağıdır. Biri insan öldüren, diğeri ocak söndüren davranıştır.

Bugün dünyada ve özellikle ülkemizde geleceğe yönelik bir susuzluk tehlikesi baş göstermiştir. Bunun sebebi insanlardır, insanların fıtrata müdahalesidir. İslam’da yemek içmek mubah fakat israf haram kılınmıştır. En önemli varlık kaynağı olan suyun çok iyi yönetilmesi gerekir. Ülkemiz komşularına oranla akarsular bakımından oldukça zengindir. Fakat çoğu sular boşa akıp gitmektedir. Özellikle dağlardan çıkan kaliteli sular yamaçlara doğru inerek tekrar toprağa girmektedir. Tuhaftır ki insanımız da bu olguyu sadece seyrediyor. Oysa akıp giden bu sular büyük zahmetlerle ve astronomik masraflarla yerden çıkarılan petrolden de kıymetli bir hazinedir. Allah’ın verdiği beynimizi çalıştırarak bunun şuuruna varmamız gerekir. Şayet su yerine petrol aksaydı boşa akıp gitmesine hiç izin verilir mi idi?

Köylerde halkımıza hayat veren sular, şehirlerdeki sulara oranla daha temiz, daha kaliteli ve sağlığa daha elverişlidir. Maalesef şehirlerde akan sular ancak kullanmaya yarayacak durumdadır. İçmek için ayrıca su satın alınma ihtiyacı doğmuştur. Oysa dedelerimiz, insanların iyi ve şifalı su içmeleri için, ülkenin her tarafında çeşmeler yaptırarak kalıcı hayırlara imza atmışlardır. Biz maalesef bugün o çeşmelerin sanat değerinden yararlanıyoruz. Bu çeşmelerin birçoğunu iptal ettiğimiz için suyundan da yararlanamıyoruz.

Günümüzde suyun ticaret konusu haline gelmesi de üzerinde durulması gereken başka bir olumsuzluktur. İslam’a göre suyun para ile satılması caiz değildir. Su hayattır. Su insanların ve hayvanların can damarıdır. Suyun para ile satılması caiz olmadığı gibi, İslam’a göre, hava da para ile satılamaz. Havasız yaşanmadığı gibi susuz da yaşanamaz. Hayat damarı olan suyun ticaret konusu haline getirilmesi, ecdadımız tarafından çeşmelerin yaygın bir şekilde inşasına sebep olmuştur.

Öte yandan hayır sahiplerinin çeşme yaptırma şuurunun yok olması da yeni çeşmelerin ve kaliteli suların para ile satılma bid’atinin ihdasına sebep olmuştur. Aslında en büyük hayırlardan biri çeşme yaptırmak ve tüm canlılar için su akıtmaktır. Maddi durumu iyi olanlar günümüzde ecdat yadigârı olan çeşme hayrına yeniden yönelmeleri gerekir.

Şehir suyu dışında her mahallede bir çeşme suyunun bulunması gerekir. İş adamlarının ve zengin vatandaşların özellikle bu noktaya eğilmeleri gerekir. Uzaklardan getirilerek çeşmelerden akıtılacak olan sular bir taraftan insanların parasız içme suyu elde etmelerine ve sağlıklı bir hayat yaşamalarına vesile olacak, öte yandan boşa akan suların kaybolmasını önleyerek kalıcı bir hayra dönüşmesine vesile olacaktır.

Günümüzde özellikle Belediyelerin çeşme hayrını yeniden canlandırmaları gerekir. Belediyeler öncülük yaparsa, iş adamları da bu hayırlara yoğun bir şekilde katkıda bulunabilirler. Boşa akıp gitmekte olan suların bu topraklarda yaşayan insanlar üzerinde hakkı vardır. Bu hak ancak onları koruma altına almakla ödenir. İstanbul’da Hamidiye Suyu, Kayışdağı suyu, Bursa’da Devrenkeş suyu, su yolu ile yapılan hayrın sadece birkaç örneğidir.

Suyun da insanlarda hakkı vardır. Biri onu israflı bir şekilde harcamamak, diğeri kirletmemek, bir diğeri de yararlı bir şekilde kullanılmasını sağlayıp boşa akmasını önlemektir. Bunun için devletin ve toplumun bir su politikasının olması gerekir. Eğer böyle bir politika olmaz da su kötü yönetilirse, bundan en çok zarar görecek olan halkımızdır. Bu zararı mutlaka önlememiz gerekir. Değilse ileriki yıllarda bizi susuz bir dünya beklemektedir. Atalarımızın göç sebebi susuzluk değil mi idi?

Bu yıl karşılaşılan yağmur eksikliği, herkesi tedirgin etmiştir, çocukların bile moralini bozarak gelecek için endişe uyandırmıştır. Büyüklerin çocukları endişelendirmeye ve onları umutsuzluğa sevk etmeye hakkı yoktur. Özellikle Batılıların, insanlığın su kaynaklarını kurutmaya sebep olduklarını bu vesile ile vurgulamak gerekir. Onlar bizim sadece su kaynaklarımızı değil, yakın çağda maden ve petrol kaynaklarımızı da tüketmişlerdir. Onlar dünya üzerinde hâkimiyet kurma adına, havayı bozuyorlar, fıtratı değiştiriyorlar ve iklimlerin değişmesine sebep olarak felaketlere sebep oluyorlar.

Ancak, inanan insanlar için endişeye gerek yoktur. Evrenin ve suyun sahibi Allah olduğuna göre, ondan yağmur vermesini istemek de bir kulluk şeklidir. Allah kullarının sesinin kendisine yükseltilmesini ister. Özellikle sıkıntılı zamanlarda Allah’a yalvarmalıyız ki bize yağmur versin, rahmet göndersin.

Fakat, duanın kabul edilme şartlarından biri günahlardan tövbe etmektir. Atmosferi bozma ve tabiatı tahrip etme günahı bunların en büyüklerindendir. Bir daha bu tahribatı yapmamaya azmedince, Allah mutlaka dengeli bir şekilde yağmur verecek, rahmetini gönderecektir. Çünkü ulu Allah bir âyette: “Benden isteyin vereyim” buyuruyor.

Kanaatimizce, Batılılar dünyayı yönetmeye ehil değillerdir. Osmanlıdan kalan büyük bir medeniyet mirası üzerinde hâkimiyet kurmaya girişmişler ve dünyanın başına felaketler getirmişlerdir. İslam dünyasının mutlaka bilimsel, ekonomik ve teknolojik gücü elde ederek onlara engel olmaları gerekir. Müslümanlar mutlaka bu şuura varmalıdır. Bunun için Allah’a dua etmeliyiz, yağmursuzluğun sebeplerinin ortadan kaldırılması için ona yalvarmalıyız. Çünkü göklerin, yerin ve bütün evrenin şifreleri Allah’ın elindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yunus Vehbi Yavuz Arşivi