Cemal Nar

Cemal Nar

Dedeler Hangi Okuldan Mezunlar?

Dedeler Hangi Okuldan Mezunlar?

Dedelere maaş verilecekmiş.

Verilsin canım, devletin bir Eurovision şarkı yarışmasında bir şarkıcıya verdiği parayla bir yıllık dede maaşları verilir.

Devletin bir sürü işe yaramaz yerlere saçılan parası yok mu? Biraz da gariban dedelere verilsin.

Devletin iş görmez şişman balerinlere(!) ömür boyu maaş vermesini yadsımayanlar, dedelere verilecek paraya ne diyebilirler ki?

Evet, biz meselenin parasal yönünde değiliz. Biz, ehliyet açısından bakıyoruz meseleye. Ehliyet, adalet, eşitik açısından.

“Alevî”lik nedir?

Doğru dürüst bilemiyoruz.

Şiiliği biliyoruz ama evet, Aleviliği doğru dürüst bilmiyoruz. Fakat bu bizim suçumuz veya tembelliğimiz değil ki! Alevî sayısınca Alevilik anlayışı var. Bir özel din midir, mezhep midir, tarikat mıdır, siyasal bir hareket midir, Marksist – Leninist ateist bir örgüt müdür? Zira bunun hepsi de iddia edilmektedir.

Bana sorarsanız Alevilik, Hz. Ali Efendimizi önder bilen, O’nu diğer sahabelerden daha fazla seven ve izinde olanlara verilen genel isimdir.

Buna göre alevî’ler müslümandır. Allah Teâlâ’ya, O’nun elçisi Muhammed Mustafa (aleyhi’s selatu vesselam) ya, ona inen Kur’an-ı Kerîm’e iman ederler. Zaten bunlar Müslüman olmanın ilk şartıdır. Bunlara iman etmeyen Müslüman olamaz.

Alevî’ler hakkında bilgilerimiz az ise, bunda biraz da onlar kabahatlidirler. Basın yayının bu kadar geliştiği bir zamanda hala elde herkesin okuyup anlayacağı bir el kitapları yoksa, bunun sorumluluğu kime ait olmalı?

Neyse, bugünkü esas konumuz o değil. Esas konumuz AKP nin “alevî’ açılımı” üstünde gelinen nokta. Henüz ortada bir proje yok. Kabul etmek gerekirse çok girift, düğümlü, çetrefilli, sorunlu bir mesele bu. Altından nasıl kalkacaklarını da bilemiyorum.

Duyumlar şöyle; cem evleri ibadet statüsünde olacak, dedelere maaş verilecekmiş.

Bu iki nokta önemlidir. Önce dedelerden başlayalım.

Bir camiye imam atanacağı zaman devlet ondan en az İmam Hatip Lisesi diploması istiyor. Peki, dedelerden nasıl bir diploma isteyecek? Yani işlerinde ehil olduklarını, bunun eğitimini gördüklerini nasıl ispat edecekler? Özel de olsa dedeleri eğiten ve başarılı olanlara icazet, diploma, başarı belgesi veren bir kurum var mı ülkede? Ben varlığını bilmiyorum.

Bunlar aranmadan “işte bu dededir” diye sunulan herkese maaş vermeyi devlet “ehliyet, adalet ve eşitlik” ilkeleri ile nasıl bağdaştıracak?

Bunu böyle yaparsa, İmam Hatip diploması olan ve yeni yapılan ve de kadrosu boş bulunan camiyi gösteren insanların bu göreve atanmamasını nasıl izah edecek?

Müslümanların ibadet yeri camidir.

Cami, adı üstünde cem eden, yani toplayandır. Orada, mezhebi, tarikatı, siyasi görüşü ne olursa olsun bütün Müslümanlar toplanır, başta namaz olmak üzere İslam’ın istediği ibadetleri yerine getirirler. Ama mezhep ve tarikatlarına özel yapacakları bazı erkan ve usülleri de tekke, zaviye, dergah, şimdilerde vakıf, dernek dedikleri yerlerde yaparlar.

Böyle olunca aleviler de ibadetlerini camide yapacaklardır. Daha başka adab, erkan ve usülleri varsa, onları da tekke, dergah veya cem evlerinde yapabilirler.

Yani cem evleri cami karşıtı değildir, olamaz da.

Ama alevî’ler, “biz namaz kılmıyoruz, geri kalan ibadetlerimizi de cem evlerinde yaparız” diyorlarsa, buyursun yapsınlar, ama o zaman da orada çalışanlara niye maaş istiyorlar?

Sanki devlet, Sünnilerin tekke, zaviye, dergah, şimdilerde vakıf, dernek dedikleri yerlerde çalışan elemanlarına maaş mı veriyor?

Bir başka mesele de “tekkeler ve zaviyelerin kapatılması” hakkındaki kanun meselesidir. Bu kanun resmiyette hala yürürlüktedir. Ama fiiliyatta çoktan bitmiştir. Bütün tarikatlar, dernek ve vakıflar kanunlarına göre yeniden yasal yollarla örgütlenmiştir. Biz bunu destekliyor ve hatta şu düşünceyi dillendiriyoruz: “Devlet, artık bu yasağı kaldıramaz mı? Kaldırsa daha iyi olmaz mı?”

Bunu şunun için söylüyoruz; biz cem evlerine karşı değiliz. Varsın olsunlar. İyi de olur. Hiç olmazsa alevî’lere bilgi ve görgü sunar, eğitimlerine katkı verirler.

Ama Alevilere, en azından bektaşilere tekke yasağı kalkarsa ve dedelerine maaş bağlanırsa, Nakşilere, Kadirilere, Rufailere, Şazelilere… de yasak kalkmalı ve şeyhlerine maaş bağlanmalı değil midir?

Adalet, eşitlik, fırsat ve teşebbüs eşitliği, hakkaniyet, bunu gerektirmez mi?

Hükümet bütün bunları beraber düşünmeli…

“Hak, zıpırındır” anlayışı artık son bulmalı. Nakşiler, kadiriler… bağırmıyor, çağırmıyor diye görmezlikten gelinmemeli, hak ettikleri neyse, herkes gibi onlara da verilmeli.

Evet özgürlük, ama herkese!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi