Ribat Eğitim Vakfı’nın bayramlaşma proğramında sunduğumuz mesajın metnini isteyen birçok kardeşimizin isteğinin yerine getirilmesine vesile olacak konuşma metnini Vakit okuyucularımızla da paylaşmak ihtiyacını hissettim. Ve bu niyetle Konya Alâeddin Salonu’nda yaptığım konuşmayı sizlere takdim ediyorum:
“Yaratılış gayemiz ikidir. Bunlardan birincisi ibadet, ikincisi ise hilafettir. Mü’minler ve Müslümanlar olarak, ibadetlerimizle Rabbimize kulluk, hizmetlerimizle de Rabbimize sürekli halifelik yapmaktayız.
Cumhuriyet döneminde, cihat, halife, şeriat kelimeleri itici(!) gösterilmiş, tehlikeli anlaşılmış ve ne yazık ki bu ve benzeri kavramlarımızın manası istenilen şekilde izah edilmemiştir. Mesela, Rabbimizin, hayat tarzımızı biçimlendiren, şekillendiren talimatlarına, emirlerine din denirken, dinimizin pratik hale getirilmesine şeriat denir. Din bunun adı, şeriat da yaşanan şeklidir.
Rabbimize karşı ibadet ve hilafet görevlerimizin icra edilmesi için, bizlere Kevser Suresi ikram edilmiştir. Kevser, hayat tarzımızın nasıl, ne şekilde icra edilmesini tayin ve tespit eden Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim’in nasıl ve ne şekilde yaşanacağını gösteren sevgili Peygamberimiz’in sünnetleridir Kevser. Dünya hayatında Kevserle tanışan ve Kevser nimeti ile buluşan her mü’min, ahirette de Kevser ırmağından doya doya içecektir.
Kevser (Kur’an-ı Kerim), mü’min bir insana iki vazife yüklemiştir: Rabbimiz ile iletişimi, irtibatı sürekli sağlayan namaz ve Rabbimize yakınlığımızı temin eden kurban. Yüce Allah’ın kullarına verdiği tüm imkânları, yetenekleri, özellikleri O’nun yolunda, O’nun için kullanma faaliyetidir Kurban. Bunun belgesi ise tüm vaatlerimizin ve yapmak istediklerimizin arkasında olduğumuzu simgeleyen, kestiğimiz kurbanlık hayvanlardır.
Tüm bu iyilikleri, güzellikleri bir araya getirdiğimiz zaman, varacağımız sonuç, mü’minlerin ana hedefi, Allah için yaşamak ve hayatımızın sürekli olarak canlı yayında olduğu şuurunu elde etmektir.
Her inanan insan belki merak eder, acaba ben Allah için mi yoksa başka sebepler için mi yaşamaktayım? Bunun cevabını yine Kur’an verir. Bir insanın Allah için yaşayıp yaşamadığını ortaya koyan beş tane özellik söz konusudur. Özet halinde öğreneceğimiz bu beş temel özelliğe sahip olan her mü’min insan, bilmeli ki Allah için yaşamakta ve ömür sermayesini bu inanç istikametinde tüketmektedir:
1. Allah için yaşamanın birinci şartı, kınayanların kınamasından korkmamak, çekinmemektir. Maide suresi/54
2. Allah için yaşamanın ikinci şartı, mü’minler ve Müslümanlar olarak üst kimliğimizi hep önde tutmaktır. Üst kimlik ise, Müslüman ismini kazanmaktan geçer. Fussilet suresi/33
3. Allah için yaşayıp yaşamadığımızı belirgin hale getiren üçüncü şart, hayatımızı yaşarken, görevlerimizi, vazifelerimizi, kulluğumuzu icra ederken, ücretimizi, mükâfatımızı hep Allah’tan beklemektir. Şuara suresi/109
4. Allah için yaşamanın bir başka şartı ise, galibiyet ve mağlubiyet günlerinin, iyi ve kötü günlerin, başarılı ve başarısız geçen günlerin, Allah’ın elinde olduğuna inanmaktır. Al-i İmran suresi/140
5. Ve son olarak Allah için yaşamanın şartı, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan ölünceye kadar O’na kulluğumuzu icra etmektir. Hicr suresi/99
Netice: Bu mesajımızı temelden kavramak için, Müslümanlığımızı önemsemeliyiz. Yaptığımız tüm ibadet ve amellerimizi önemsemeliyiz. Tembellikten kurtulmalıyız. Allah, her an yaratma halindedir. Biz insanlar ise sürekli çalışma halinde olmalıyız. Beyin, gönül ve beden dünyamızın ortaklaşa yaptığı faaliyetler, yüce Allah’a ibadet ve amel olarak gitmektedir. Bu sebeple de hayatı yaşarken, hayatımızın hep canlı yayında olduğunu idrak etmeliyiz.
Bu duygularla hepinizin bayramını tebrik ediyorum. Allah’ın selamı, bereket ve rahmeti hiçbir zaman üzerinizden eksilmesin. Allah, yar ve yardımcımız olsun. Böyle güzide bir bayram proğramını organize eden Ribat Eğitim Vakfı yönetim kurulu başkanlığına ve tertip heyetine ve proğrama katılan erkek, hanım, genç ve çocuklarımıza teşekkür ediyorum.”