Hasan Aksay

Hasan Aksay

Bayramdan sonra ne yapıyoruz?

Bayramdan sonra ne yapıyoruz?

Her kula nasip olmayan bayramlara sahip olduğumuzu bir kere daha yaşadık. Akraba, dost, komşu ziyaretlerinin, sevginin, saygının, hatırlamanın ve hatırlanmanın güzelliğini yaşadık. Bütün dünya fakirlerini ve insanlarını düşündük, kurbanlarımızla onların sofrasına oturduk, insanlıkta buluştuk, birleştik ve yardımlaştık. İslâm olmasa bu imkanı, şuuru bulmak, bu hazzı, huzuru yaşamak imkanını nasıl bulacaktık!.. Afrikalı, Asyalı, Amerikalı, tüm dünya insanlarıyla bizi böylesine hasbi ve güzel bir vesileyle kaynaştıran Allah’a hamd olsun. Kabe’de milyonlar, sıla-i rahim, dünyaya serilen İslâm’ın kurban sofrası... Güzellik üzerine güzellik... Bu iklimin iyilik ruhunu kaybetmemeliyiz.
Bu güzellikleri yaşamak yetmez. Bu güzelliklerden hareketle ileriye, ölüm ötesine bakmak gerekiyor. Bu dünyadan daha güzel olan aleme hazırlanmak, iman, irade ve azmimizi bileyerek liyakat seviyemizi yükseltmek, imtihanı kazanmak için bütün çirkinlikleri, vahşeti ortadan kaldırma gayret ve başarımızı artırmak gerekiyor. Çok vaktimiz yok. “İnsan en çok kaçtığı şeye yaklaşıyor.” Gün akşam oluyor. Önümüzde iki yol. Biri Firavunların, Nemrut’larınki... Çocukların, deniz kenarındaki kumdan evcikleri gibi. Zamanın dalgalarında yok olup gidiyor. Kalan vahşet izler, ruha kasvet veren çirkin bir ibret. Hazreti Ömer’lerden, Yunus’lardan kalan eylem, ses, nefes, hâlâ ruha ferahlık veriyor, ufkumuzu ölümsüzlüğe açıp, irademizi, şevkimizi, gayretimizi artırıyor. Çocukken önümüzde uzun bir ömür var zannettiğimiz gibi bir işe başladığımızda da daha çok zamanımız var zannediyoruz. Bir de bakıyorsun ki vade dolmuş, gün bitmekte. Hayattan çok şey istiyoruz. Müslüman olarak, bu dünya imtihanından daha güzel bir dünya, cenneti istiyoruz. Çok şey isteyen, çok bedel ödeyecek. İlkokul gayretiyle, üniversite diploması olmaz...
Sadece istediklerimiz değil, verilen nimetler de teşekkür ve gayret gerektiriyor. Kime akıl ve iman verilmişse, en büyük nimete ermiştir. Akıl ve iman sorumluluk demektir. Nitekim Kurban Bayramı, Müslüman’ın bireysel iradeyle inşa ettiği, gözle görülen, elle tutulan eşsiz bir harikadır. Bu bir cihattır. Bu ceht, bu gayret, dirilik burada kalmamalı. Cihat, İslâm ile insan arasındaki engelleri kaldırma şuur ve gayretidir.
İslâm, bütün dertlerin devasıdır. Avrupa şehrinde görüldüğü gibi, Zürih’te uyuşturucu müptelalarına ayrılan parkı, dere kenarından izlemek mümkün. Gençler, göz göre göre ölüme gidiyor. Zaten bu bela ile yaşlanmak mümkün değil. Bir hasta kurtarmak için acı sirenler çalarak zamanla yarışan insanlık, yüzlerce insanın perişan ölümüne çaresiz bakıyor. Çare İslâm’da. Tedaviye çalışılsa ne kadar mümkün? Oysa hapishanede Müslüman olanlara bakmak, rahmeti görmek için yeterli. Bütün çirkinliklere bir anda veda ediyorlar. Medine’de içki küplerinin kırılıp döküldüğü günden bu güne kadar. Bu nimetler, iman ve cihadın bu dünyadaki meyveleridir. Oysa Müslüman, bu geçici dünyadan güzel ve devamlı olan dünyayı hedeflemektedir. İnsanın büyüklüğü, hedefinin güzelliği ve büyüklüğü ile orantılıdır.
Müslüman, “görmemek, duymamak, bilmemek hakkına sahip değildir”. Çünkü İslâm iyilikleri yaşamak ve yaygınlaştırmak, kötülüklerden sakınmak ve sakındırmakla sorumlu, insanlığın hayrı için ortaya çıkarılmıştır. Kime büyük sorumluluk verilmişse, ona büyük değer verilmiştir. Bu sorumluluğa liyakatin tabii ve zaruri gereği, Kur’an, hikmet, bilgi ve en güzel sözle gayrettir. Onun için mutlaka görmek, duymak, bilmek için azmetmek, gayret ve fedakarlıklarda bulunmak zorundadır. İslâm, doğru şahitliğe son derece önem vermektedir. “Bir fasıka uyarsınız da sonra pişman olursunuz” diyor.
Günümüzde toplumların şahidi medyadır. Müslüman, iyilikten yana tavır koyabilmek için olan bitenleri görmeye, bilmeye yani gazete almaya mecburdur. Yalancı bir şahidin, fasıkın güdümünde tetikçi durumuna düşmemek için de doğru bir haber ve yorum gazetesi arayıp bulmak, varsa güçlendirmek, yoksa inşa etmekle sorumludur. Görmeden, duymadan, bilmeden, dünyadan haberdar olmadan, gereken ölçüde iyilikten yana ağırlık koymadan, insanlığa yardım, insani, İslami sorumluluğun ifası mümkün değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi