Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Millî Görüş’ün 40. yılı

Millî Görüş’ün 40. yılı

19. ve 20. dönem milletvekili Emekli Yarbay ve daha sonra bânisi olduğu yolsuzluklarla mücadele derneği başkanı olan Tevfik Diker, geçen hafta içinde evvelâ Millî Gazete ve Anadolu'da Vakit gazetemizin verdiği haberle, mezkûr zâtın yorumlarında 28 Şubat 1997 postmodern darbesine dâir görüşler, ülke gündeminde mâkes buldu.
TV 5 ekranlarında Cuma akşamı sayın Yavuz Selim Kurt Bey'in; 2 Doğu 2 Batı adlı programında Adalet eski Bakanı muhterem İsmail Müftüoğlu Beyefendi'nin konu üzerinde yaptığı müdellel açıklamalar ile programın bir bölümünde telefonla iştirak eden sayın Diker'in muvazi ifadeleri, dinleyicilere taraf olsun, bîtaraf olsun, kim olursa olsun, bu darbenin ülkeye asla hayır getirmediği kanaatini perçinlemiş oldu diyebiliriz.
Millî Görüş siyasetinin 1969'daki, Türk siyasal dünyasına dûhulü esnasında yer alan bağımsızların yürüyüşü de denilebilecek, Millî Görüş'çü yedi kişiden biri olan Müftüoğlu büyüğüm, 2000 yılından bu yana her zaman ve zeminde daha nice kalbleri lerzan eden izahlarla, SP'nin toplantılarında, Anadolu Gençliğimiz toplantılarında dile getirdiğinin, bendeniz ve Vezir Mehmed Başar kardeşim Allah için şahidiyiz. Cuma gecesi 6 saati aşan maraton dense seza olan bu programda Sayın Yavuz Selim Kurt Bey'in, ifadelerin mükemmelliğini ortaya koyanların ehemmiyetini, hukuka bağlı bir anlayış sahibi olan sayın hatibin, kelimeleri bir kuyumcu titizliğiyle seçip kullanmasını fevkalâde bir anlayışla idrâk etmiş, kullandığı inisiyatifle de dört başı mâmur bir 28 Şubat olayı anlatımına fırsat vermiş olması takdire sezâdır.
Şunu diyebiliriz ki; söz konusu programı yukarıda arz ettiğim gibi yıllardır çağrıldığı her zeminde ortaya koymuş bulunan Muhterem Müftüoğlu, eğer insanımızın her biri o toplantılarda dinlediklerini evlâd-ı iyâline, dostlarına ve arkadaşlarına nakletmiş olsalardı, ülke nüfusunun yarısı bundan haberdar olmuş olabilirdi. Ne yazık ki, bu programların muhasallası, toplantının yapıldığı duvarlar arasında kalıyor, dinleyenin bir kulağından girip, diğer kulağından çıkanları saymazsak, hafızalarına nakş olmuş; ancak dillendirmeye önem verilmemiş olarak kalmaktadır. TV 5'in bu yayını sanıyorum ki; 28 Şubat'ın arka plânını anlamada ülke insanımıza önemli bir hizmettir. Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan 28 sene sonra, Milli Görüş'ün harekât, anlayış ve sulh çalışmalarında ne büyük azim gösterdiği, gereğinde bir Başbakan Yardımcısı'nın, Başbakan'ın, “Bu ateşkesi Genelkurmay müspet karşıladı..” demesini mâkul bulmayan zâtın, “Buyurun Genelkurmay'a gidip soralım..” demesi ve birlikte gitmeleri, orada 2. harekâtı yapacağız sözünü merhum Sancar'dan almadan kabullenmeyen Erbakan'ın, söz verildikten sonra yine de ateşkes saati ilânı için nasıl Millî Görüş'çülerin CHP'lilere karşı mücadele ettikleri, Sayın Bakanımın geçtiğimiz günlerde neşir hayatımıza girmiş bulunan "Kıbrıs Barış Harekâtı ve Perde Arkası" kitabını siyaset âleminin eline tutuşturduğu gibi, 28 Şubat'ı bütün safhalarıyla, yâni dış düşman-iç düşman, işbirlikçiler, siyonistler, masonlar ve de ne hazindir ki, Millî Görüş harekâtını daha önce kıran Anavatan anlayışından pek daha elîm ve yanlış davranışı anlatan kitap, siyasi târihimize kazandırılması Muhterem İsmail Müftüoğlu'nun boynuna borçtur.

SAYIN DİKER’DEN BİR PARAGRAF
Muhterem okurlarım, gazetelerde yer alan Sayın Emekli Yarbay Tevfik Diker Bey'in özürnâmesinin bir yerinde aşağıya almış bulunduğum satırlara lütfen bir bakınız:
“11 Nisan 2000 tarihinde Genelkurmay Başkanı Emekli Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’dan davet aldık. Genelkurmay Karargâhı’nda yaklaşık 1.5 saat karşılıklı değerlendirmelerde bulunduk. O görüşmede Org. Kıvrıkoğlu, “Genelkurmay Başkanı olduğumda protokol kurallarını çiğneyerek, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne gidişim, çetelerle mücadeleye destek olarak değerlendirildi. Şimdi sizi kabulüm de yolsuzlukla mücadeleye destek anlamındadır” dedi.
Sayın Kıvrıkoğlu Paşa, yükselmiş olduğu mevkîlerin idrakinde olan vatansever bir kumandandır. Çevik Bir ekibinin onun döneminde tereyağından kıl çeker gibi emekli edildikleri hatırlanmalıdır. Hâtta Deniz Kuvvetleri Kumandanı Oramiral Güven Erkaya'nın karşısına topladığı rütbeli kimselere, orduda Suriye'de olduğu gibi mezhebi bir yapılanmaya müsaade etmem ve edilemez demesi, bunların başta Doğu Aktulga Paşa olduğu hâlde emekli edilmeleri, internet ortamında çeşitli sitelerde ve kurulmuş grup e-mail'leşmelerinde yer aldığı hatırlanmalıdır.
Ayrıca hemen ilâve edelim ki; yine böyle e-mail'lerde Sayın Hüseyin Kıvrıkoğlu Paşa'nın ABD'ye hiç gitmeyen bir Genelkurmay Başkanı olduğunu ileri süren yazılar, internet ortamlarında yer almıştır. Yine Sayın Kıvrıkoğlu, halefi Sayın Hilmi Özkök'e, beraber çalışacağı Kara Kuvvetleri Komutanı'nı Özkök'ün seçmesine bıraktığı ve Özkök'ün Aytaç Yalman Paşa'yı kendisinin tercih ettiği, Özkök Paşa'nın emekliliğinden sonra açıkladığı da hatırlanmalıdır. Her yiğidin yoğurt yiyişi bir olmayabilir. Fakat vatan sevgisi, her birimizde olduğu gibi, o zevatta da en az bizim kadar var dır.

BRAVO AĞDAĞ, AFERİN TERZİ
Bir kere 2009'un Millî Görüş'ün siyaset dünyasına ayak atışının 40. yıldönümü olduğunu, takvimle çalışmayı pek göz önüne almayan anlayışı terketmiş olduğunuz için tebrike şâyansınız.
Bir iktidar yürüyüşünün 11 sene aradan sonra, Millî Görüş'ün 1991 seçimlerinde akla getirip, fedakârlıklar göstererek, temin etmiş olduğu ittifak, siyon / kapitalist zihniyetin koymuş olduğu % 10 barajını aşmış ve TBMM'ye girmeye muvaffak olmuştu. İttifak meclis içindeki fikri yerlerine dağılırken, Muhsin Bey ve sanıyorum yedi arkadaşı, MHP ile beraber hareket etmemişti. Ancak onlar da granit gibi sağlam durdular. Refah grubu ise aksiyonerliğiyle Meclis'in önde gelen siyasi görüşü olmuştu. Bu hareketlilik, merkezden muhite yayılıp, 27 Mart 1994'te, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere mahalli idareler iktidarını getirdi. Belediyeciliğin en mükemmel örneği birkaç ay içinde görüldüğünde ahalinin eğilimi, merkezi hükümeti de Millî Görüş'e verme temayülünü doğurdu. Millî Görüş yâni 5. yıldız olan SP, gelecek merkezi iktidarı, ayın 29'unda elde edeceği muvaffakiyetle millete müjdeleyecektir. Bu bakımdan 1969 seçim dönemi olan Ekim ayını beklemeden, 40. yıl sene-i devriyesini bu seçimlerin önüne almış olduğunuz için de tebrike lâyıksınız.
Gerek Sayın Terzi'nin, gerekse Ağdağ'ın hitabelerindeki sözde değil, özde var olan samimiyet kendini ortaya koyarken vekar içinde olmaları, isbatı vücud etmişlerin büyük çoğunluğu olan gençlerimize tevazu ile hemhâl olduğunuzu göstermiş olmanızdan dolayı kutluyorum.
Gençler çok önemli, başta siz iki başkan ve Sayın Genel Başkan Numan Beyefendi, İslâmî Rapçı'lık yaparak salonun fıkır fıkır kaynamasını sağlayan o samimi ve pek kabiliyetli gençleri ayağa kalkarak alkışlaması, yaşayın mânâsına baş parmağı ile işareti, geçmişten geleceğe her güzel şeye değer vereceğimizin örnek bir timsali oldu. Hele hele, Erbakan Hoca'nın dudaklarında beliren gülümseme, Hocamızın ve arkadaşlarının hakkettiği takdirâne ifadelerden gelirken, gözlerinin pınarlarından aşağı salmaya müsaade etmediği gözyaşları, herhâlde sâdıklara olan sevgisinin tercümanıydı.
Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi