Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Mevzuumuz çeşitleme

Mevzuumuz çeşitleme

Saadet Partisi Üsküdar ilçesinin iftarında Sophia adlı sitevâri mükemmel bir salondaydık Çarşanba akşamı. Kendini Üsküdar’a vakfetmiş kardeşimiz Üsküdar eski belediye reislerinden Yılmaz Beyat Bey’in oruçlar açıldığında yüzü gülüyordu. Çünkü hamd olsun o muazzam salon da, hanımefendiler de dâhil olmak üzere boş masa ve sandalye kalmamıştı. İlçe başkanlığı görevini de uhdesinde bulunduran Sayın Beyat, iftarın akabinde yaptığı veciz konuşmasında, ülkemizin her tarafında konuşulanlardan birini dile getiriyordu. Ülkemizin vahim bir geleceğe doğru gitmekte oluşunu önleyecek tek görüş milli görüştür. Bu görüşün beşinci karargâhı Saadet Parti çatısının altıdır. Milli görüş sahipleri her geçen gün bunu daha iyi idrak ederken, diğer partilerin sözcüleri de milli görüş umdelerinden çâre olarak bahse koyuldular. Meselâ; üç hafta evvel CHP grubunda yaptığı uzun konuşmasında Sayın Baykal; Muhterem Erbakan Hocamızın, projelerinin en mühimlerinden birini hükümetinbaşı olan zâtı hedef olarak mealen şöyle söylüyordu: Gel bana, ben sana söyleyeyim. Ne yapacaksın? Fabrika yapacaksın. Bana devlet fabrika kurmaz deme. Bırak teşvik vermeyi de fabrika aç. Paran gitsin, canın gitmesin. Daha önce Doğu ve Güneydoğu da teşvikler verildi. Ne oldu bu teşviklerle batıda, araziler alınıp, yatırım yapıldı. Doğu ve Güneydoğuya bir fayda getirmedi. Özelleştirme adı altında var olan fabrikalar satıldı. İstihdam kapısı kalmadı. Derhal, hemen fabrika yapmaya başla.. İlâahir anlattı Sayın Baykal.
Yine geçen Perşenbe akşamını Saadet Partisi Zeytinburnu gençlik kollarının tertiplediği iftarda orucumuzu açtık. İçinde yaşadığımız sıkıntılı günlerin zafer ayımız olan Ağustos ayının sayısız zaferini kutlamalarında biraz yavan kaldığımızı hatırlattık. Bilhassa Kıbrıs harekâtının 35. yıldönümünde bilhassa milli görüşün müftehir olduğu bu cumhuriyetimizin şanlı zaferini ve milli görüşün bu sonuçta mühim etkilerini konuşamadık, ancak bu iftarda Balat’taki çadırda olduğu kadar dile getirmeğe çalıştık. Zeytinburnu SP İlçe Başkanı Sayın Hayırlıoğlu’na ve gençlik kollarına şahsımıza gösterdikleri muhabbetten dolayı müteşekkirim.
Açılımın ülkeyi mevzuya kilitlediğini gözlemledik fakat ortaya da varım, yokum, varsın olmazsan olmaz, elinizi de öperiz gibi başı sonu olmayan ifadeler, gazete ve tv ekranlarında boy gösterirken terörün, fidanlarımızı kırıyor olduğunu gün de birkaç posta son dakika haberleriyle öğrenmeye başladık. Her olayın peşinden, DTP’den ne hikmetse bayan mebusların terör sayısının çoğalacağını ima eden açıklamalarla; ırkçı düşünce sahiplerini karşı ifadelerinde, kendilerine hak verdirecek kabalıkta ifade beyanlarında bulunmaya tahrik vazifesini deruhde ediyorlar. Ortalık toz duman haline dönüşüyor, endazesiz ifadeler, yaradılıştaki hikmeti unutturacak anlamlara dönüştürüyor.
Filanca, falanca C.başkanı oldu bu da Kürt’dü diyorsun, bana ne Kürt olmuş, ben yaptığı zulme bakarım diyor. Zalimse Türk, değil ise Kürt. Böyle ifadelerle nereye varılır? Bunun sonu söyleye söyleye dilimiz de tüy bitiren fâil, dış düşmanlardır ve onların satın almaya muvaffak oldukları işbirlikçiler değil midir? Emperyalist Siyonizm değil midir? Bu soruya evet diyen doğruyu tespit etmiş demektir. Yol müstakimse, hedefe varış kabildir.
12 EYLÜL VE MAKABLE ŞÂMİL KILMA
Muhterem okurlarım, TCK’da kanunda yer almayan bir suçtan dolayı kimse cezalandırılamaz diye bir ifade vardır. Ama günü gelmiştir bu ülkede bilmem kaç sayılı kanun’un, mahiyetinin bilinmediği olmuştur. Mahiyeti bilinmediğine göre bu bir istifhamdır? Neyse geçelim.. Şimdi Yassıada’da verilen kararlar muvacehesinde hukuk cinayeti sayılacak en mühim husus, hakkında idam kararı verilen Başvekil Adnan Beyefendi merhumun, karar esnasında yaşı altmışbirbuçuktu. Kanun da idam yaş haddi ise altmış idi. Dolaysıyla bu hâl idama engel oluyordu. Tuttular keyfiyeten yaşhaddini altmışbeşe yükseltip, geriyedönük yâni makable şâmil addedip, Menderes’i astılar. Bu hukukun, merhametin, insafın katledilmesidir. Böyle olan insanlık, insanlıktan istifa etmiş demektir. Kanunlarda insanın lehine olan değişiklikleri tatbik edelim ve nitekim edilmektedir de. Fakat ihtilal ve darbe yapanları cezalandıralım beyanları geçmişe dönük olarak telakki yukarıda verdiğim misalde olduğu gibi yâni merhum başvekil Menderes hadisesindeki gibi bir hukuk cinayeti ihdas etmeyelim. Anayasaya mı olur, yoksa TCK’na mı olur, konan madde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak ihtilal ve darbelerin fâilleri içindir denmek suretiyle bir sarahate kavuşturulup tatbike konulabilir.
Celâl Bayar’ın devr-i sâbık yaratmayacağız sözünün, belki de İsmet Paşa’ya gelip de, “Paşam isterseniz bu seçimi yapılmamış farz edebiliriz” dediği söylenen Genelkurmay eski başkanlarından Abdurrahman Nâfiz Gürman’ın teklifini ret etmesinde rol oynamış olduğu akla getirilmelidir. Yok Kenan Evren’i, yok bilmem kimi cezalandıralım gibi ifadelerin, ülkenin sıkıntılarına yeni sıkıntılar eklemekten başka bir şey olmadığını hatırlatmak isterim
Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi