Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Tanzimat sonrasında Osmanlı’da çeşitli vak’alar

Tanzimat sonrasında Osmanlı’da çeşitli vak’alar

Muhterem okurlarım; benim hesabıma göre 1255/Şaban/26-1839/Kasım/5’e denk gelmektedir. Muteber târih kitaplarına göre Tanzimat fermanının okunması 2/Kasım/1839'da cereyan etmiştir, şeklindedir. Tanzimat fermanının okunup yürürlüğe girmesinden onyedi sene yâni 1272’ye diğer takvim olan milâdi takvimle ise 1860-1839=21 senelik zaman diliminde değişimin getirdiği hoşluklar ve hoşnutsuzlukların anlatılacağı üç hafta sürmesini tahmin ettiğim, yazı günüm olan Çarşanba günleri önünüze geleceğini umduğum yazımın ilkini takdim ediyorum.
1272/1856 senesinin bazı vak’aları şöyledir: Tunus Vâlisi Ahmed Paşanın ölümüyle yerine akrabalarından olan Mehmed Paşa vezaret rütbesi de verilerek makama tâyin olundu. Birinci rütbeden Mecidiye nişanı ile de taltif olundu. Ayrıca bir kılıç hediye edildi.
Paris antlaşmasının imzalanması münasebetiyle uygun merkezlerden beşer defa top atışları yapıldığı gibi, şehrin birçok yeri donanma denilen bayraklar ve ışıklandırmalarla aydınlatıldı. Vezirler ve rical-i devlet padişah huzuruna çıkarak teşekkürlerini ibraz ettiler.
Târihi Lütfi; hükümetin icraatından ahaliyi bilgilendirme hususundaki azmini anlatmak için bakın ne diyor: “Sulhün ilânı ile birlikte imzalanan muahede ferman ile neşr ve ilân olundu. İşte o zamandı ki, Takvim-i Vekayii ile bu kadarcık malumat verilmişti. Meselenin başı ve sonu mazbut olmadığından içyüzü ise büsbütün âlem-i âma’da (yalnızlık dünyasında) kalmıştır. Bizim murahhaslar ne zaman gitmişler? Vazifeleri ne idi? Murahhaslar kimlerdi? Takvim-i Vekayi’de, bunlardan ne bahsedilmiş, ne de o dönemin tutanaklarına ulaşılıp öğrenmek, kabil olabilmiştir. Bundan dolayı kalem ehli hayretler içinde kalıp, lisân-ı beyanı tutulmuş, şaşkınlık içindeki onuruyla..”
Öte yandan o ana kadar evkaf ve üstü kapalı gelir getiren ve diğer arazilerin ikinci derecede intikalatı, vakıf odalarında görülmekteyken bundan böyle ayrı yerlerde muamelat yapılmasında meydana gelmesi dahil olan uygunsuzlukların men edilmesiyle hukuk-u vakfiye ve şahsiyyenin temini için, evkaf-ı hümayun hazinesinde, senedat(senetler)odası adıyla bir daire kuruldu. Böylece ferağ ve intikal harçlarının yükselmesinden mecburen, mütevelli ve tahsildarlar bu vesile ile vazifelerini vakıf hazinesine yüklettiler. Adı geçen oda da, daha sonra Defter-i Hakanî’ye münkalip olmuştur.
Yine Anadolu ordusu erkânından Ferik; İngiliz Vilyams Paşaya vezirlik verildi. Bu zat Anadolu Ordumuz hakkında defalarca raporlar hazırlamıştır.
Denizci devletlerin sahillerinde mevcud fenerler gibi, Osmanlı sahillerinde de fener kullanılması yerine getirildi. İlk fenerlerimiz boğazın Anadolu ve Rumeli sahillerinin sonuna, Gelibolu, Yılan Ada’sı, Kale-i Sultaniye’nin Anadolu fenerleridir. 1273/1857’de vakanüvis diyorki: “Rusya devletinin yaptığı ve açtığı çığır gibi tecrübeyle malum olan, noksan levazım, sulhun arkasından gelen zamanda tamamlanmalı. Bedeli uzunca bir hastalıktan kurtulup da, hasta yastığından, başını kaldırmasını müteakip, perhizi bozan hasta gibi israf ve hesapsız borçlanmalar ile meşgul olunduğuna üzülünmemesi kâbil değildi. Hâtta o vakit durumları bilen bir büyük zat ise: şeklindeki sözleriyle geleceğe doğru yapılacak işlerden ümitsiz bir görüntü çizdi” demekte.
Bu arada da Mustafa Reşid Paşa 5. defa sadarete getirildi. Hâriciye nâzırı Fuad Paşa’nın yerine nasb olunan, Âlî Paşa görevden istinkâf etti. Bu nâzırlığa rütbe-i vezaret inzimamıyla eski sadrıazamlardan Ferik Edhem Paşa getirildi. Meclis-i âliye memuriyeti de, Fuad Paşaya tevcih olundu. Öte taraftan da vapur kumpanyamız, Mecidiye kumpanyası adı ile Kızıldeniz sahilinde bulunan, Hicaz ve Yemen benderleriyle, Mesva, Sevakin, Kesyir ve Basra taraflarına gidip gelmek için, bir şubesi de Akdeniz’de işlettirilmek üzere, 160 bin kese,(800 bin altun)sermayeli ve bir hissesi yüzer riyalden, kırk bin hisse itibarıyla 30 sene için imtiyazlı olarak Mısır’da bir vapur şirketi kuruldu. Vâlilerin sık sık değiştirilmeleri modası bu sıralarda pek çok zengin ortaya çıkardı.
Bir halde ki, İdâre-i memleket erkânı vilayette kalıyordu. “Meşhur Osmanlı Târih” yazarı, Avusturyalı Baron Hammer, seksen yaşında olduğu halde bu sıralarda öldü. Takvimi Vekayii’de bu ölüm haberi yer aldı.
Bu arada da, Maarif yâni eğitim ve öğretim organizasyonuna yapılanlara da bir göz atalım: Maarif nâzırlığı adıyla ikinci defa ihdas edilen göreve, Tanzimat Meclisi azasından olan Mısır’lı Sâmi Paşa, nâzır tâyin edildi.
Bu sırada Mustafa Reşid Paşanın infisali vukubulunca, makam-ı sadarete kendisinin 3. Osmanlı’nın ise 183. sadrazamı olarak Giridî Mustafa Nâili Paşa göreve getirilirken. Âlî Paşa da hâriciye nâzırlığına getirildi.
Matbaaların serbestçe açılıp, çalışmasına imkân veren nizamname yayınlanıp, ilân olundu. 1265/1849 senesinde hariciye nezaretinden, ecnebi devletler sefirlerine tebliğ olunan bir yazıda: “Sanat-ı tabait’in ticareti saireye mikyas olmayıp, öyle ruhsat verilmeden matbaa açılması ve içinde kitaplar ve gazeteler basılıp, neşredilmesi, geçerli nizamatı olan babâlî’ye dokunur.
Böyle müsaade olunamaz maddeler olması hasebiyle bundan böyle matbaacılıkla meşgul olmak isteyen olursa, ilk önce beldede hükümet dâiresine müracaat ederek din ve devlete zarar verici bir şey basmayacağına dâir teminat verir. Ruhsat(izin) olmadıkça, matbaa açamaması, basımını yapacağı kitapların tâb’ından evvel, çalışmayı memleketin vâlisine sunup, müsaadesi istihsal olunursa, basılıp neşr olunması kâbildi.
Öte taraftan, gazete basımının da Babıâlî’den özel izin alınmadıkça gazete neşretmek kabil değil şeklinde, iptidai bir sansür usûlünün getirilmiş olduğu, bahse konu nizamnamede yer alıyordu. Altıncı ve son sadaretinde Mustafa Reşid Paşa 7/temmuz/ 1858’de, zatürreeden bir hafta kadar esir-i firaş yâni yatağa esir düşmüş akabinde vefat etmiştir.
Âlî Paşa; Mustafa Reşid Paşanın yerine sadarete getirilirken, hâriciye nezareti de, Dr. Büyük Mehmed Fuad(Keçecizâde) Paşaya, Tanzimat Meclisi başkanlığı da Kıbrıslı Emin Mehmed Paşaya tevcih olundu. Fiemanillah.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi