Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Bayram sohbetlerimizde sanayinin yeri

Bayram sohbetlerimizde sanayinin yeri

E-posta kutuma gelmiş bulunan bir e-maili okuyorum. Sanayi meselemizin idrakinde olmayan kimselerin, sanayi hamlemizi nasıl önleme gayretlerine giriştiğinin bir göstergesi adetâ yazıdaki içerik. Hemen alttaki satırlarda yer alan beyan, e-mailin sonlarında yer alıyor. Ben onu yazımın başına çekerek milli harp sanayimize önem veren emekli bir generalin sessiz çığlığına dikkat çekmeyi yeğledim. Buna sessiz çığlık deyişimin sebebi; basın dünyamızın kartelinde, ithalatçı-lobici sözde sanayicilerin icazeti olmadan böyle feryadların inikasının olamayacağını hatırlatmak içindir. İşte Sipahi Paşanın beyanı ve hemen alttaki paragrafta da “Ne ihalesi?” diyeceğinizden, e-maildeki ihaleyi izah eden satırları okuyacaksınız:
“İhaleye tepki gösterenlerden biri de MHP Milletvekili emekli Tümgeneral Erdal Sipahi oldu. Gazze’de katliamların yaşandığı Ocak ayında bir gazeteye demeç veren Sipahi, ‘İhalenin İsrailli firmaya verilmesine karşı çıktık. Çünkü tecrübesi yoktu. Ama yukarıdan gelen emirle ihale İsrail’e verildi. Tankları modernize etmek yerine yeni tanklar alınsaydı daha doğru olacaktı. Hâlâ teslim edilmedi. Teslim edilse bile işe yarayacaklarını sanmıyorum’ demişti.”
Ben hatırlıyorum, 1970 öncelerindeki, takriben kırk yıl önce bir otomotiv fabrikamız tank zırhları hususunda, zırh mukavemetini ziyadeleştirecek haruri ameliyesine başvurulmaktaydı. Bunu 1960’lı yılların ‘Devrim Otomobili’ çalışmaları sonrasında, ağır sanayi ve milli harp sanayimizin gelişmesinde Sanayi Hamlemiz konferansları olarak da adlandırabileceğimiz Erbakan Hoca’nın 1965’lerde başlamış olduğu seri konferansları yâd edersek, ülkemizin kaliteli çelik imalatının gerçekleştirmesinde faaliyete geçilmesi de bu konferanslarla rabıtalıdır. Ne var ki; bir çelik tesisimiz olan Asil Çelik bugün imalatıyla hangi safhadadır ben şahsen haberdar değilim. Temennim odur ki, kaliteli çelik üretiminde ithalatçı kimliğimizden kurtulmuş, ihraç eden bir yapıya kavuşmuş olmamızdır. Bu temenniden sonra gelelim İsrailli firmaya verilmiş ihalenin, ne ihalesi olduğunu ortaya koyan paragrafa:
“Türkiye’nin 2002 yılında bir İsrail firmasına ihale ettiği 170 adet M60 tankının modernizasyonu yılan hikâyesine döndü. Tüm ödemeleri düzenli yapılan modernizasyon çalışması bir türlü bitirilemedi. Teslim tarihi birkaç kez değiştirilen tanklar için verilen son tarih olan Ekim ayı da geçmesine rağmen iş 7 yılda tamamlanamadı.”
Demek ki, ihale M60 tanklarının modernizasyonunun yapılması ihalesiymiş! Halbuki, yanlış hatırlamıyorsam, Etyemez Sahil Sokak’ta 1940’lı yılların sonunda bir Metin Ağabey vardı. Büyük ağabeyimin arkadaşıydı. O Zeytinburnu’nda tren istasyonu karşısındaki askeriyeye ait tank fabrikasında çalışırdı... Demek istediğim odur ki; İsrail devleti o sırada ya kurulmak üzereydi ya da yeni kurulmuştu ve biz 2002’de bu tankların modernizasyonunu sonradan çıkma bu devlete vermişiz.. Peh peh, ne çağ atlamışız biz beee.. E-maile devam edelim:
“İsrail: IMI kapatılmalı
29 Mart 2002’de 170 adet tankın modernizasyonu için İsrailli IMI (Israel Military Indus tries) firmasıyla 687.5 milyon dolar bedelle imzalanan anlaşma, ekonomik ömrünü tamamlamış olan ve en yenisi 1960 model M60 tanklarına bu büyüklükte bir yatırımın yapılması tartışmalarını da beraberinde getirdi. Modernizasyon için tank başına 4 milyon dolar ödeyen Türkiye’ye aynı tarihlerde yürütülen ‘Modern Tank Projesi’ için Ukrayna yeni nesil T-72 tankları için ise tank başına 3 milyon dolar önerdi. Anlaşma, Uzi silahlarını üreten firma olarak da bilinen IMI firmasını batmaktan kurtardı. İsrail Maliye Bakanlığı’nın, devlete büyük yük getiren IMI firmasının kapatılmasının hazineyi rahatlatacağı yönünde 2001 yılında rapor verdiği belirlendi.”
Bu bilgilendirmeden anlıyoruz ki; İsrail Maliye Bakanlığı IMI adlı endüstri firmasının zarara girdiği dolayısıyla devlete zarar verdiği raporu netice olarak müessesenin kapatılmasını ileri sürdüğünde, araya bir iş bitirici girmiş olmalı ki; ABD’nin en yenisi 1960’dan kalma ve anlaşılan o ki daha eski olanlarının 2. Dünya Harbi’nde kullanılmış tanklar olması da ihtimal dışı olmadığıdır. Bakın aklıma geldi şimdi, ister misiniz 1974’de Kıbrıs barış harekâtımızda çıkarma layterlerine taktığımız yüklü olduğunda saatte beş mil hızla gidebilmeyi sağlayan ve bu layterlere takılan eski tank motorları daha eski tank motorları olmasın Semih Sancar Paşamızın, Erbakan Hoca’nın “Layterler Girne’ye kaç saatte gidebilir?” şeklinde sorduğu soruya verdiği cevapta.. Şimdi burada bu ihalenin târihine baktığımızda 29/Mart/2002 ve 687.5 milyon dolar olarak görülüyor. Demek ki; bu ihale Anasol-Me hükümetinin imzasını taşıyor. Çünkü; AKP’nin 3/Kasım/2002’de yapılan seçimle iktidarı devr almaya hak kazandığı vaki’dir.
Peki; bu Anasol-Me hükümeti, Kıbrıs barış harekâtı sonrasında Milli Görüş mensubu kişilerin gayretleriyle vücud buldurulan Aselsan’ı bilmezler miydi? Nitekim Sipahi Paşamız da bir Milli Görüş sahibidir. Çünkü yanlışa itirazı, bunu bize hatırlatıyor. E-mailde bunun da cevabı var:
“ASELSAN görmezden gelindi”
Tek kaynak seçilen IMI, büyük bir avantaj elde ederken, yerli sanayiye düşen pay ise çok düşük kaldı. 687.5 milyon dolarlık ihalede ASELSAN’a 24.4 milyon dolarlık pay verildi. IMI’a ödenen paranın yurtiçinde kullanılması halinde, mevcut tankların yarısından fazlasının modernize edilebileceğini belirten uzmanlar, Türk Savunma Sanayii’nin bu çalışmaları yapabilecek imkana sahip olduğunu ifade etti. Uzmanlar, yerli firmaların başarısına örnek olarak Leopard-1’lerin modernizasyonu için ASELSAN tarafından geliştirilen Volkan Atış Kontrol ve Muhabere Sistemleri’ni örnek gösterdi. Bu proje kapsamında IMI’ın Türkiye’ye zırh teknolojisi vereceğinin bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu tarafından açıklanmasına rağmen bunun da gerçekleşmediği kaydedildi.”
E-mail bitmedi, bize sayfada ayrılmış sütun doldu. Haftaya bu e-maile devam edelim der misiniz? E-mail’i gönderen Mustafa Erol Bey’e teşekkürler. Fiemanillah.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi