Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Kıbrıslı genç nesli nasıl mahvettiler!

Kıbrıslı genç nesli nasıl mahvettiler!

Aşağıya aldığım satırlar; dini bilgilenmelere kapatılmış Kıbrıslı soydaş ve dindaşlarımızın, Anavatan’ın inananlarının tespit ettiği ve bu tesbitin gereğini, kuvveden fiile çıkardığı, Yavruvatan Kıbrıs ahalisine, mânevi dünyalarını takviye edecek, dini ve fikri ve de milli mefhumlarını öğrenip tatbike koymasına yardımcı olacak gayretin anlatımıdır. Şöyleki: Günümüzde, Gerçek Hayat isimli derginin yönetmeni olan daha önce Vakit gazetemizde başarılı bir haber müdürlüğü yaşamış olan Ali Adakoğlu'na gönderdiğim bir açık mektuptur. Bu mektubu birkaç ay evvel neşr eylediğim "Milli Görüş Zaviyesinden 1974 Barış Harekâtı" isimli kitabımın 397. sayfasına dercetmiş idim. Ehemmiyetine binâen bugünkü yazıma dahil ederek siz Vakit okurlarıyla paylaşmak istedim:
“Kardeşim Ali; size Mustafa Bey’in bahsettiği Kıbrıs’a kitap kampanyası ve Kıbrısla alakalı bölümlerini hatırımda kaldığı kadarıyla özetliyorum: 1975 yazının son dönemiydi, eski Cevrîkalfa İlkokulu’nun şimdiki Edebiyat Dergisi Vakfı’nın arkasındaki sokakta Süleyman Efendi Hazretlerinin talebelerinin Sabah gazetesi yayımlanmaktaydı. Gazete Süleyman Efendi (k.s.) Efendi’nin cemaatine mensup kardeşlerimize daha ziyade hitap etmekteydi. Kıbrıs’ın, Ordu - Hükümet işbirliği sayesinde mükemmel plânlanmış bir askeri harekât neticesinde istirdat ettiğimiz topraklarda yaşayan soydaşlarımızın, hürriyet-i maddiyeleri temin edilmiş, 1878’den beri istiklâliyetinden mahrum bir ahali olarak, mânevî dünyalarında açılan rahnelerin bir kültür harekâtıyla onarılacağı düşüncesiyle adı geçen Sabah gazetesi, Müslüman Türk milletinden, Kıbrıs’a kitap gönderme kampanyası başlatmıştı. Bu kampanya da milletimiz tabii ki geniş sağ kitle, gösterdiği alaka ile kampanyayı arzulanan seviyede paraya boğdu desek yeridir. Sabah gazetesi, bu kitapların temininde dağıtım şirketlerine başvurdu. Biz de, 17 Şubat 1975’de kurduğumuz SERDA dağıtım teşkilâtı olarak bu başvuru ya kitapların seçim ve teminin de ve Kıbrıs’a götürecek araca yüklemeyi üzerimize alabileceğimizi ve bundan hiçbir ücret taleb etmeyeceğimizi, hasbetenlillah yerine getireceğimizi, şimdi merhum Salih Doğan Pala, Serda’nın kurucusu olarak teklif etmişti.
Kuruluşun ortaklarından merhum İbrahim Uysal, Nazif Keskin ve bendeniz kabul edip bu hususta Doğanpala’yı yetkili kılmıştık. Kıbrıs ahalisinin doksan yıla yakın bir dönemde uğradığı mânevî kayıpları telafi edecek bilgileri taşıyan kitapların gönderilmesi gerektiği itikadında idik. Milliyetçi ve mukaddesatçı hisleri ve bilgileri taşıyan eserleri seçmeye başladık. Gece gündüz, kitapların önsözlerini okuyarak, alım hakkında karar vermeye çalıştık. Yüksek tahsil gençliğimizin eline birer kitap veriyor, üç gün içinde bu kitap hakkında şifahi raporunu sunmasını istiyorduk. O sırada İstanbul’da yayıncılık yapan milliyetçi ve mukaddesatçı yayıncılardan kitap aldık. Maksad haber verildiğinde, iftiharla beyan ediyorum, çok büyük bir kısmı kitabları maliyet fiyatından verdiler. Anadolumuzdaki bazı yayınevlerinin kitaplarını da İstanbul’daki dağıtımcılarından almıştık ki onlar da kendilerine mâl olan fiyata verdilerdi.
Kıbrıs’da şahıs başına dört-beş kitap düşecek sayıda bir milyon civarında kitabı üç gün Beyazıt’da Beyaz Saray’da kitapçılar çarşısında evlerimize gitmeden koliledik. Kamyonlara yükledik. Bu faaliyette bize nice yardım eden insanımız vardı fakat içlerinden hemen hatırladıklarımı burada anmadan geçemeyeceğim. Biz Serda mensupları dışında, başta, Hurşit Korkmaz, Abdülfettah Korkmaz, Aziz Abdurrahman, Arslan, Kudret Büyükcoşkun, Alaaddin Akyel, Yılmaz Tunca, Selim Pazarçeviren, Yaşar Karayel, Süleyman Sami Salalı, Ömer Özel, Ahmet Hulusi Gürbüzol, Sami Celep, Rahmetli Şehid Sedat Yenigün, Gündoğan Üçer, Tuncer Arabul, Ferdi İşmen, İsmail ve Fikret Kanyılmaz kardeşler, Beyaz Sarayın Çaycısı Nedim, nakliye bölümü sorumlusu Hasan Ağabi ve Keklik lakablı Malatya’nın yiğit evlâdı Mehmed, Beyaz Saray’ın önünden geçen vatansever gençlerin kamyonlara kolileri yükleyişini hatırlıyorum da, milletimizin büyüklüğünü bir defa daha hissediyorum. Netice de bu kitapları Kıbrıs’a gönderdik. Günler, ayları, aylar yılları kovaladı, Kıbrıs’da ne mevcud gençlikte ne de yetişmekte olanlarda ümitvar bir gelişme duyamadık. Şahsen, Kıbrıs’a gitmiş değilim.
Gidenlerden aldığımız bilgiler gün geçtikçe işin fenaya gittiğini gösteriyordu. Neden böyle oldu diye kendimizi sorgularken bir kardeşimiz yetişti. Gitmiş olduğu Kıbrıs’da gönderilen kitaplardan bahsetmiş, peşine düşmüş ve nihayet bir depo olarak kullanılan metruk alanda kolilerin ipleri bile çözülmemiş olarak ve ele alındığında dağılır halde bulmuşlar. Kıbrıs’da bu tohumu ekmeyenler kimlerse, şimdi biçtikleri ürünle, bilmem! Nerelerine kına çalabilirler. Metin Hasırcı” diye yazmıştım.
Muhterem okurlarım, 1963 Noel'in de, târihe Rumların Kanlı Noel katliamını icra ettiklerinin 46. yılı olan bugünlerde, milli ve mânevi hislerle yetişmiş bir gençliğin elbet ki, lay lay lom gençlikle kâbili kıyas edilemez. Ne çâre ki; Kıbrıs'ı düşman tasallutundan kurtaran TSK'nin bu kurtarıcılığına bugün, işgalci diyen iki nesil genç yetiştiği ortadadır. 42 yıl önce vukubulan vahşetin şehidlerine rahmetler diliyorum. Zâlim Rum palikaryalarına da cehennemin Sakar denen bölümünde ebediyen yanmalar temenni ediyorum. Bu vesileyle kendimi çarmıha gerilmiş hissediyorum diyen papazın, Sayın Vâlimiz tarafından, "Papaz Efendi, bundan böyle 1950 öncesinde olduğu gibi muhatabınız Eyüp Sultan Kaymakamlığıdır" şeklinde ikaz buyurması milletin beklediği muktediriyettir.
HACCI'NIZ MEBRUR OLSUN EFENDİM
Muhterem Vakit gazetesi yazarı Sayın Bahadıroğlu'nun P.tesi günkü yazısında Hac fârizesini yerine getirirken, mâruz kaldığı aksilikler hele sirkate uğraması, yol şikâyetleri gibi hususları dile getirmesi bana kalırsa çok isabetlidir.
Biz de, 2005'de hacca gittiğimiz de Sayın Bahadıroğlu kadar olmasa da aksiliklerden ziyade Hüccac'ın yanlışlarına canımız sıkılmış biraz şikâyet ettiğimizde, Yavuz Bey'in de müşteki olduğu sabır edin, şikâyetçi olmayın diye sitemlere uğramıştık. Ancak Hacca gittiğimdeki organizatörümüz şirket İkram adlıydı ve pek güzel bir hizmet vermişti.
Ondan sonra beş defa gittiğim umrelerimde Milli Görüş'ün mensup ve sâdıklarından İkbal turizm ile gitmek her seferinde mükemmel oldu. Bütün bunların yanında Haccınız mebrur ve makbul olsun efendim.
Fiemanillah.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi