Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Ayna’nın arkasında Kıbrıs mülakatı

Ayna’nın arkasında Kıbrıs mülakatı


Geçtiğimiz hafta Salı akşamı 21.00'de CEMTV'de Muhterem İsmail Müftüoğlu büyüğüm, E.Dnz.P.Bnb Erol Mütercimler beyefendinin "Aynanın Arkası" programındaydı. Fâkirin kaleme aldığı "Milli Görüş Zâviyesinden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı" çalışmam söz konusu mülakatla hassaten ziyadesiyle ilgilenmemi gerektirdiğinden pür dikkat dinledim. Ancak en istifade edip de, siz değerli okurlarımla konuya hassasiyet gösterenlerle paylaşmam gereken bir husus tespit, ettim. Sayın Müftüoğlu söz Kıbrıs'da 1963 kanlı noel katliamına geldiğinde, zamanın başbakanının yâni İsmet Paşa'nın ağır davrandığını hatırlatarak biraz sitem etti paşaya ve Johnson Mektubu geldikten sonra da, çıkarmadan söz edilemez oldu şeklinde bir değerlendirme yaptığında, Sayın Mütercimler, İsmail Bey'e: Ben kitabımı hazırlarken çok geniş ve takriben bütün komutanlarla görüşmeler yaptım. Meselâ Kanlı Noel olayları cereyan ettiğinde Gnl.Kur.2. Başkanı olan Turgut Sunalp Paşa, Başbakan İnönü'ye Kıbrıs'a çıkarma yapma emri verilmesi talebinde bulunmak üzere gittiğini anlatmış yıllar sonra sayın Mütercimlere. Sunalp Paşa; İnönü'ye gittim hükümet orduya Kıbrıs'a müdahale emri versin. Dedim. İsmet Paşa ise, az sonra size bu emri vereceğim. Ancak size iki sual soracağım bunların cevabını bana verin: Adaya neyle çıkacaksınız? Ve; harekâttan sonra size gelin dediğim zaman orada bana bir dâvet bırakabilecek misiniz? Sunalp Paşa, o soruların cevabını veremediklerini anlatmış, Mütercimler’e.. Çünkü hiç çıkarma gemimiz yoktu. İki tane helikopterimiz vardı ve birkaç tane de paraşütümüz vardı yâni çıkarmaya dönük ciddi hazırlıkların bu 1963/1964 döneminden sonra başladığını ihsas etti. Bombardımanlar tehditler, çıkacağım blöfleri ile sükûnet temine gayret edildiği görülüyor.
Burada, bir alıntı yapacağım. Eski Büyükelçilerimizden ve Dışişleri Bakanlarımızdan Feridun Cemâl Erkin ile İsmet Paşa’nın ABD’ye, Kıbrıs’a çıkarma harekâtını yapma işlemine geçeceğini ABD’nin Büyükelçisi Raymond Hare’ye bildirmesi ile ilgili.. Burdan, Paşa’nın kararını ABD’ye duyurmak suretiyle önlenmesini istediği hükmünü tam olarak çıkaramayız ama, 1980’lerde Metin Toker’in Kontenjan senatörü olarak, İsmet Paşa’nın Kıbrıs meselesinde hep blöfler yaparak işi yürüttüğü, senato toplantılarında Metin Toker’in ifadatında rastlanır sanıyorum. İlâve ediyorum ki; İsmet Paşa, ABD elçisine duyurulan çıkarma kararını önlemek için ABD her şeye teşebbüs edecektir, çünkü Rusya, NATO içinde Türkiye ve Yunanistan arasında birinden birini demir perde tarafında bulundurmak iştihasından vazgeçmediğini biliyor ve ABD, Türkiye ve Yunanistanı elinden kaçırmamak için çok şey yapar düşüncesi taşıyordu İsmet Paşa. Şimdi alıntıya geçelim: “Feridun Cemâl Erkin: Paşa’ya «büyükelçiye yapacağımızı söylersek, derhal karşı çıkar. Alınan bir karar uygulanmadan önce başka bir devlete hele Birleşik Amerika’ya bildirilir mi Paşam?» dedim dinletemedim. İsmet Paşa bana karşı direndi «hemen çağır Amerikan büyükelçisini, bu katliam karşısında antlaşmaların verdiği haklara dayanarak Kıbrıs’a asker gönderme kararını hükümetin aldığını bildir» dedi. Direnmelerimden, açıklamalarımdan İsmet Paşanın hiç etkilenmediğini görüyordum. Hükümet başkanıydı, başka yapacak bir şey yoktu. Amerikan büyükelçisini makamıma çağırdım, «Türk hükümetinin antlaşmalara dayanarak adaya asker göndermeye karar verdiğini» söyledim dedi.” Büyükelçi Raymond Hare, sayın Erkin’den bir saat müsaade ister ve ‘hemen cevabı getireyim’ der.(*) Çok geçmez ki Johnson mektubu adıyla ünlenmiş mektup gelir. Sunalp Paşa'nın beyanını yapamadığı sorular, İsmet Paşa da bu çıkarmanın yapılamayacağı kanaatine saplandığı, ülke itibarını ve şerefini kurtarmayı, ABD'yi dolaysıyla başkanı Johnson'u tahrik edip, çıkarma harekâtını ne yapıp yapıp önleme çâresini aramaya ittiğini çıkarmak mümkündür. Johnson veya ABD hariciyesi bu tahriklere kapılıp hem İsmet Paşa’nın istediği yanlışa düşmüş, hem de İsmet Paşa’ya dünya çapında bir cümle olan ‘Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünyada lâzım gelen yeri bulur’ ifadesiyle 46 yıl geçtikten sonra sayın Mütercimler'in çektiği dikkatle anlamış oluyoruz. İsmail Bey'in Kıbrıs Meselesinde en akılda kalan ifadesi ‘Milli görüş ve Muhterem Erbakan 37. hükümetin bir kanadı olarak hükümette olmasaydı o çıkarma da olmazdı’ demesi dolu veya boş bütün kafalara perçinlenmiş bulunmaktadır.
AYAKLAR CEZALAMASIN KENDİNİ
Gazetemiz yazarlarından Abdurrahim Karakoç'un rahatsızlandığı birkaç gün yazılarına ara vermesi üzdüydü ki fakiri, bir ayak burkulması akabinde sağ ayağımın ağrısının başlaması eve dönüşte sıkıntılı oldu. Cumartesiydi. Pazar günü sıcak su banyosuyla üzerine de bengay'ı sürdüm. Geçtiğimiz Cuma gününe kadar sürdü bendeki sıcak su pansuman inadı, ayakta da şişme gayreti. Cuma günü MPL'de çekim var. Zincirlikuyu'ya geldiğimde bin zorlukla kendimi MPLTV'ye atabildim. Kapıda karşılaştığımız Dr. Mustafa Bey: Aman Hocam bu ne hâl? Durumu hülasa ettim. Kibar adam, ‘böyle dangalaklık olur mu?’ Demedi. ‘Çekimden sonra sizi Koşuyolu Görüntüleme merkezine göndereceğim. Bir röntgen çeksinler’ dedi. Hakikaten Alaadin Akyel'le bindiğimiz araba, bizi Koşuyolu Görüntüleme merkezine ulaştırdı. Pırıl pırıl tertemiz, aydınlık insana emin ellerdesin dedirten bir güven sağlayan yapıdaki röntgen teknisyeni hanımkızımız sağ ayak bileğimizi iki pozisyonda alıp Doç. Dr.Mehmet Ekit Beyefendiye filmleri götürdü. Çok geçmedi rapor önümde. Tavsiye, buz tedavisi ve bir hafta istirahat. Tatbike başladım ve şifay-ı salâha geldik. İnşaallah şifâyâb oluruz. Eve dönüyorum telefonum çaldı Gazi Osman Paşa AGD, İlhami Bey oğlumuz. Hocam sizi nasıl alalım? Eyvah dedim demekki not almayı unuttuğum bir sözüm var hemen Sarıgâzi'ye gel ve al. Hastayım ancak size haber veremediğim için sözümde durmam lazım. Derneğin salonuna geldiğimizde 20.00'de başlanması gereken toplantının başladığı bizden önceki safhanın tamamlandığı biz geldiğimizde ise 20.40 olmuştu. Hazirundan özür diledim. kırk yıldır ilk defa böyle bir aksama oluyor, bağışlayın dedim. Yarım saat içinde bir saatte anlatılacak şeyleri siz anlatacağım deyip, bir giriştim. Hakikaten kucaklamalarından anladığım kadarıyla kendilerini mutmain kılan bir sohbet daha gerçekleştirmiştim. Pazartesi akşam üstü Sancaktepe Saadet Partisi İlçe başkanlığı, bölgenin yerel basınına, Damastres adlı sosyal tesiste bir yemek verdi. İlçe Başkanı Hikmet Yücel beyefendi adına Nâil Hoca dâveti bildirdi. Erbay Yağışan gelip evden alıp ihtimamla arabasının ön tarafına yerleştirdi. Salona gittik. Fazla kalabalık olmayan, yerel basınının görüşlerine ehemmiyet verilen bir dinleme yaptık. Çok güzel şeyler tavsiye ettiler. Biz de siyasette kalıcı sözler olarak hatırlanan bâzı unutulmazları derhatır ettik. Çok güzel bir toplantı oldu. Sancaktepe SP'yi tertiplediği bu basın bayramı yemeği ile güzel bir örnek oldu. Basın mensubu arkadaşlar ise nezaket ve mahviyet içinde her türlü takdirin üzerindeydiler. Fiemanillah.
(*)"Milli Görüş Zaviyesinden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sh.101"



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi