Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Sultan Abdülhamid’i 92. vefat yıldönümünde anıyoruz

Sultan Abdülhamid’i 92. vefat yıldönümünde anıyoruz

1842/22/Eylül’ünde, Sultan Abdülmecid ve Tiri Müjgân Kadınefendi’nin mahdumu olarak dünyaya gelen ve Osmanlı târihinde 2. Abdülhamid olarak bilinen ve 10/Şubat/1918’de dağdağai hayattan, ahiret yolculuğuna çıkmış olup, Osmanlı tahtında kalmış bulunduğu 32 sene, 7 ay, 27 gün zarfında müdebbir ve muktedirâne hâl içinde hilafet ve padişah olarak Osmanlı İslâm devletinin yıkılmasını geciktirirken, kurmuş olduğu mektep ve müesseselerle Cumhuriyeti kurmayı başaracak, millet-i islâmiyeyi emperyalistlerin elinden kurtaracak nesli yetiştirmiş olmanın bahtlılarındandır. Her sene onun yâd edilmesi şart olan günleri bir yazıyla hatırlatmayı vazife edinmiş olmamız Allah(c.c)’ın yardımıyla bu sene de kâbil oldu. Merhumu minnetle, rahmetle anıyoruz. Cennet bahçelerinde buluşmak ümidimizi sürdürmeyi Rabbimizden niyaz ederim..
KIBRIS’IN İNGİLTERE’YE İKRAMI(*)
Muhterem okurlarımız; yukarıda Sultan Hamid’in; İngiltere Kraliçesi majesteleri Viktorya’ya sulh temininde yardımlarını temenni ettiğini bildirdiğinde; biz, majestelerinin bu ricaya müşavir ve kabineyle temas edip, İngiltere’nin menfaatleri hakkında şüphesiz bilgi almış olduğunu ve teşebbüsünü de ondan sonra başlatmış olacağını ifade etmiştik. Tâbii ki Kıbrıs’ın gündeme gelen ikramı meselesi, bizim o nazariyemizi doğrular mahiyette kabul edilirse hata edilmiş olmaz.
Mağlup olduğumuz ve Ruslar ile binbir müşkülatla yapmaya muvaffak olduğumuz sulh sonunda, karşımıza çıkmış bulunan tablonun fecaatine Avrupa devletleri bile rıza göstermediler ve bu durumu sezen Abdülhamid Han, bu hususta gayri memnun devletler ile gizli temaslara geçerek, Rusya ile yaptığı antlaşmayı yürürlüğe sokmamaya, en azından yavaş hareket etmeye koyuldu. Bu arada da süren savaş boyunca mağlup olmasına da mağlup olduk amma, Moskof’u da, hayli mecalsiz, kıpırdayacak hâli kalmayacak kadar hırpalamıştık. Antlaşma hükümlerinin uygulamadığımız maddeleri için fiili savaşa cesaret edecek durumda olmadığı da aşikârdı. Bizim bu tepeden bakışımıza İngiltere’nin yanımızda göründüğü intibaı, Rusya’da bir frene sebep olduğu gibi, bizden de “Acaba İngiltere ne gibi bir mükâfat alacak” efkârı, padişahı basmıştı. Çünkü İngiltere pek gelişmiş, denizaşırı müstemlekelerine bir de Hindistan İmparatoriçesi titri, Kraliçe Viktorya’nın unvanları arasında yer almıştı. İşte bu milletin politikası Akdeniz’de biraz daha güçlü olarak bulunmasını temin edecek Kıbrıs Adası’nı; tutmadığı orucun diş kirası olarak istediğinde, Rus muahedesi esnasında yardımlarını gördüğü İngilizlerin bu talebini Mehmed Esad Safvet Paşa İstanbul muahedesiyle şartlı ve geçici olarak İngiltere’ye bıraktığını belirten bir madde imzalamıştı. Karşılığında alınan en büyük tâviz Berlin toplantısında Osmanlı yanında Ayastefanos’u asgariye indirme hususunda yanımızda olacakları vaadini almak olmuştu. Ayrıca; Ruslar, doğuda topraklarımıza işgal hareketi teşebbüsünde bulunursa İngilizler askeri yardımda bulunacaklarını vaad ediyorlardı. Öztuna Bey; Kıbrıs İngilizlerin idaresinde kaldıkça, İngilizlerin, ülke topraklarımıza tasallut edecek Rusya’ya karşı yardımcı olacakları maddesi yürürlükte olacak; Ruslar, Kars, Ardahan ve Doğubayezid’i bize iade ederlerse, İngiltere de Kıbrıs’ı bize iade edecekti. Bu antlaşmanın tasdiki esnasında Koca Sultan Abdülhamid Hân elindeki kurşun kalemle, bir hamiş yazmış ve Kıbrıs için, hukuk-u zât-ı şahanemize ait olarak altmış yıllığına İngiltere Devletine kiraya verilmiştir demek suretiyle de Kıbrıs işinde de, bir tutamak elde etmeye muvaffak olduğunu belirtmemiz icâb eder.
BERLİN KONFERANSI(**)
Biz ve Rusya’dan başka bu konferansa, İngiltere, Almanya, Fransa, Avusturya-Macaristan ve İtalya katılmıştı. Daha önce yapılmış Avrupa antlaşmalarının üç tanesi -ki, bunlar 1815’de Viyana, 1856’da Paris ve 1871 Versay antlaşmalarıdır- cidden siyasi bakımdan büyük değişiklikler yaşanmasına vesile olmuşlardır. Avrupa’nın, Osmanlı’ya en yakın bölgesi olan Balkanlar’daki yerlerde devlet-i âlîye’nin tesirini son derece tenzil eden Ayastefanos antlaşmasının hükümlerini ortadan kaldırması hasebiyle yukarıda saydığımız mühim antlaşmalara dördüncü olarak katılması gereken bir antlaşma çıkarmıştır. Berlin Konferansı. Almanya’nın Berlin şehrindeki bu konferansın yıldızları, Alman Başvekili Prens Bismark ve Abdülhamid Hân’ın İngilizleri, Ruslar üzerine hayli kışkırtmayı başaran beyanları, İngiliz murahhasını, Rusları sindiren bir güç hâline getirmeye yetmişti. 1870’den sonra Almanya, İngiltere’nin hemen ensesinde olan durumuyla, cihanın 2. devleti hâline gelmişti. Bu muahedenin elle tutulur tarafı, Rusya karşısında menfaat karşılığı olsa da Avrupa devletlerinin ileri gelenleri Osmanlı’yı vikayeyi yâni korumayı bırakmamış olmasıydı.
Bu kadar Rus tahriki ve bu tahrike kapılış ve aksiyon sonunda Osmanlı’nın gölgesinden kurtulamayan prenslikler, bir müddet daha hârici meselelerde zât-ı şahanenin idaresinde kalıyorlardı. Rusya bu antlaşma sonunda, sanki savaşı kaybedenmiş gibiydi ve şaşkındı. Sultan Hamid politikası; Rusya’ya adetâ avuç yalatıyordu. Çar 2. Aleksandr ise büyük prestij kaybediyordu. 13/Haziran/1878’de başlayan oturumlar 20 celse hâlinde cereyan edip 31 gün sürerek 13/Temmuz/1878’de nihayet bulmuş idi. 64 maddeden oluşan bu antlaşmayı Osmanlı heyet-i murahhasası başda, Hâriciye nâzırı Aleksandr Karatodori Paşa, Müşir Mehmed Ali Paşa ve Sadullah Paşa takip ve Osmanlı adına imzaya yetkili olarak katılmışlardı. Ermenilerin çok olduğu bölgelerde ve Makedonya’da ıslahatlar yapılması maddesi pek önem arzediyordu. Rusların; Ayastefanos antlaşması hasebiyle, 245 milyon Osmanlı altunu harp tazminatı istenmesine ki günkü paramızla 3 katrilyon 185 trilyon yapar ki, bu meblağı da, Berlin Konferansı bir haylice indirmekte çok faydalı olmuştur. Berlin sulhuna göre Karadağ, Sırbistan ve Romanya devlet-i âliye’den tefrik olunmuş yâni ayrılmıştı ve böylece elli yılda, Balkanlar’da Yunan dâhil dört bağımsız devletin doğumu gerçekleşmişti. Bunlar din olarak hristiyan ve mezhep olarak da ortodoks idiler. Fiemanillah.
Not:(*)-(**) Büyük Osmanlı Târihi Hasırcızâde Metin Hasırcı Cilt: 6/Sh.29/30/31

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi