Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde iki gün (2)

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde iki gün (2)

Muhterem Vakit okurlarının, bizim yazılarımızı okuyan kardeşlerimizin geçen haftaki ESKAD’ın dâveti üzerine Kıbrıs’a gittiğimi, iki günde dokuz konferans verdiğimi, bunların da 18/Mart Çanakkale Zaferiyle ve de Fetih döneminin yeniden başlangıcı olarak addettiğim 20/Temmuz/1974 Kıbrıs Barış harekâtını teşkil ettiğini aktarmıştım. Önümüzdeki günlerde Kıbrıs’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğundan bu konferanslarda temas ettiğimiz konuların söz konusu seçimlerde vatanseverliğin önde gelmesini ve bu önde gelişi ecdadımızın bin yıldan beri gösterdikleri feragat ve fedakârlıkların, 20. asrın ilk çeyreğinde ve yine aynı asrın 3. çeyreğinin son yılında yâni 1974/Barış harekâtının şehid ve gâzilerine minnet duyduğunu belirten bir tercih olacak iki adaydan birinin devletin ilân edilmesinde, edilmesin diye rey kullanan kişi ile, devletin kurulmasının gerektiğini ileri süren ve geçmişte vatanseverliğini göstermiş birini tercih etmelerinin gerektiğini, kimi vatansever görüyorsanız onu tercih tavsiyesi yaptım. Bu girizgahdan sonra Kıbrıs ile alakalı tahassüslerimi aşağıda arz ediyorum efendim.
Yapmış olduğumuz bu ziyareti verimli kılmak için, ilerlemiş yaşımın tempoya uyabileceğinden endişe ettiğim oldu. Çünkü önümde, çok yüklü bir konferans listesi vardı. Dört tanesi hanımefendi kızlarımıza, beş tanesi de beyefendi kardeşlerime olmak üzere dokuz konferansdı. Ana mevzuumuz Çanakkale savaşlarıyla, 1974 Kıbrıs Barış harekâtını birlikte vermekti. Ayrıca muhterem Mehmet Niyazi Özdemir kardeşimin, 18/Mart/2010’da Milli Gazete’de yayınlanan bir ifadesinde ezcümle; Çanakkale savaşları çok geniş bir karihası olan vak’adır. Hep aynı şeyleri anlatıp, milleti bıktırmayalım, ikazından mesajı almış, bu sene farklı tarza geçtim. Meselâ, Gelibolu ve Ç.Kale köylerinin genç kızlarının üç günlük nişancılık eğitimiyle adetâ pireyi gözünden vurabilecek başarıyı yakalamalarını, köylerine saldıran müstevlilere karşı koyuşlarını, dedelerini, anneannelerini ve küçük yavrulara nasıl sahiplenip, gereğinde akşamın karanlığına kadar düşmanı köyünün içine sokmayan ve bu uğurda şahadet şerbetini içen, düşmanın üsteğmenlerinden birisinin daha doğrusu, Avustralya’da İngiliz devletinin genel valiliğine yükselmiş Üsteğmen Cosey’in kendi annesine yazdığı mektupta, o şehid olan kahraman kızın vücudunda aldığı yara sayısının 52 olarak tespit edildiğini bildirmesini anlattık. Ahmed Paşa’nın kızı Safiye Hüseyin Elbi başhemşirenin yüzlerce gözü bu dünyaya açık giden şehitlerimizin gözlerini elleriyle kapadığını anlattık. Reşadiye hastane gemimizin, Kızılay bayrağı yâni hastane gemisi olmasına rağmen bunun o bayraklarla işaa edilmesine dahi aldırış etmeyen uçak saldırılarını, top salvolarına maruz kalan hastane gemisinin her an batırılma teşebbüslerini izaha çalıştık. O insanların genç yaşta bize bu vatanı bırakabilmek için feday-ı can ettiklerini, Allah vermesin o haller başımıza gelecek olursa onlara hâkim olan ruhun elbette bizlerde de tecelli edeceğine dâir kendilerine temin etmeğe gayret ettik.
Nitekim 1963 Kanlı Noel katliamında, Kıbrıs Mücahidlerinin TMT’nin(Türk Mukavemet Teşkilatı) önderliğinde 600 kişilik yüksek tahsil gençliğinin büyük kısmını teşkil ettiğini bildiğimiz kardeşlerimizin 17 bin kişilik Rum birliklerine Erenköy savunmasıyla nasıl karşı koyduğunu anlatmaya gayret ettik. Bu anlatımların yapılmasına vesile olanların tespit edebildiğim kadarıyla adlarını aşağıda zikredip, kendilerine müteşekkir olduğumu bildirmek isterim. Umuyorum Kıbrıs’daki tahassüsatımı gelecek hafta da sizlere arz etmek isterim değerli okurlarım.
ESKAD’IN Yavru Vatan Kıbrıs’da vazifeleriyle bana yardımcı olan evlatlarımız: Ada Başkanı: Sadık Çakır, Lefkoşa Şube Bşk. Faruk Duruş, Magosa Şube Bşk. Osman Ergün, Girne Şube Bşk. Sami Başgil, Kalkanlı Şube Bşk. Mücahit Tuğla, Lefke Şube Bşk. Kâzım Cihat Kılıçarslan, Magosa’da Fâtih Cihat Büyükbatur, Lefkoşa’da Ömer Dursun ve bir dünya tatlısı Kalkanlı’dan Sinan Şenocak evladımıza ve her birine medyunu şükranım.
Zamanın çok önemli, Veli bir şahsiyet Sultan hazretleri Şeyh Nâzım Kıbrısî hazretlerinin elini öptüm. Vakit gazetesi yazarlarından olduğumu, kendilerini kırk yıl önce Bayezit’de Beyazsaray’a geldiğinde gördüğümü, iki metreye yakın boyu, yapılı vücudun kara kaşlar, kara gözlerle bakan bir zatın şimdi bir asra yaklaşan ömrü halinde, o heybet yoksa da, ak-pak olmuş saç sakalı ve gönüllere işleyen bakışıyla mehabetinin devam ettiğini beyan eyledim. Çok teşekkür ederek, Vakit gazetesine ve okurlarına selam söyledi. Ben de buradan okurlarıma duyururum.
Geçtiğimiz C.tesi akşamı AGD Sanayi mah. temsilciliğinde “Bitmeyen Mücadele” adlı konferansımıza katılan kardeşlerime müteşekkirim. Öte yandan, Ankara ve Sakarya’dan soran değerli okurlarıma, Ankara’da Ak-Çağ kitapevine, Sakarya’da ise Değişim Kitapevine “Milli Görüş Zaviyesinden 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı” kitabımız gönderilmiştir, bilgilerinize. Fiemanillah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi