Faruk Çakır

Faruk Çakır

Doğru teşhiste birleşme vakti

Doğru teşhiste birleşme vakti

Şanlıurfa Cezaevindeki ‘yangın’ sonrası 13 kişinin vefat etmesinin verdiği acı bitmeden, daha fecî bir acı ile daha karşı karşıya kaldık. Hakkâri, Şemdinli ilçesi Dağlıca bölgesindeki Yeşiltaş karakoluna saldıran teröristler 8 askerimizin şehit olmasına, 16 askerin de yaralanmasına sebep olmuşlar. Vefat edenlere Mevlâ’dan rahmet dilerken, daha feci acılar göstermemesini yine Allah’dan (cc) niyaz ediyoruz.
İşin doğrusu, terörü sözle lânetlemek çare değil. Hele hele hayalî bilgilerle övünmek hiç çare değil. “Terör durmuyor, o halde yakalım, yıkalım” demek de doğru olmaz. Zaten terör örgütünün bir maksadı da bu olsa gerek. İnsanları ümitsizliğe sevk etmek ve sonrasında akl-ı selîm ile düşünme ve hareket etme kabiliyetini kaybettirmek. İnsanları, yöneticileri, sivil toplum kuruluşlarını öfke ile kalkıp, zarar ile oturtmaya çalışmak. Bu tuzağa düşmeden, ama mutlak surette kararlı adımlar atarak bu belâdan, bu musîbetten, bu tuzaktan kurtulmalıyız.
Elbette kan akarken akl-ı selim ile düşünmek kolay değil. Fakat başka çaremiz de yoktur. Devam eden terör olaylarına doğru teşhis koymak mecburiyetindeyiz. Netice vermeyen tedavi metodlarından vazgeçmek durumundayız. Bunun için de en başta terörün sebeplerini iyi tahlil etmek icap eder. Terörün sebebini yanlış bilirsek, doğru çareyi bulmak da imkânsız hale gelir.
Kanlı terörün sebebi bir değil, bindir. Ancak tedavisi olmayan bir dert de değildir. Bilhassa ‘tek parti’ devrinde atılan yanlış adımların bedelini millet olarak ödüyoruz, bunu da bilelim. Bununla birlikte, geçmişte yapılan hataları saymakla da terör bitmez. “Bugün ne yapabiliriz?”i konuşma vakti.
Muş’un büyük âlimlerinden ve kanaat önderi Şeyh Mustafa Baskın, feci hadise sonrası yaptığı açıklamada şöyle demiş: “Toplumsal barışın pekiştirilmesi, sorunların çözülmesi, huzur ve sükûnetin hâkim olması, acıların ve gözyaşının dinmesi ancak İslâmla ve İslâm kardeşliği ile mümkündür. (...) Milletçe Allah’a duâ etmeliyiz bu acıların son bulması bir daha tekerrür etmemesi için, yeniden İslâm kardeşliğimizin tesisi için bütün imkânlar seferber edilerek, en güçlü şekilde pekiştirmeliyiz. Ülkemizin toplumsal barışını tesis etmek, kangrene dönmüş sorunları çözmek yolunda şuurlu bir iman ve İslâm kardeşliğimizin tesisi için herkesin duyarlılık göstermesi lâzım.” (Cihan bülteni, 19 Haziran 2012)
Hadisenin temelinde İslâm kardeşliğinin berhava edilmesi vardır. Elbette ekonomik, siyasî ve sosyal diğer şartlar da terörün tırmanmasına kaynaklık teşkil etmiştir, ama temelinde ‘iman zaafı’ olduğunu görelim. Hâliyle çare de İslâm kardeşliğini yeniden ve sağlam bir şekilde tesis etmek olmalıdır. “Yok, biz başka yollarla terörü bitireceğiz” diyenler çeyrek asırdır niçin bitirilemediğini de izah etmek mecburiyetindedirler.
Şunu da unutmamak lâzım: “Dede erik yemiş, torununun dişi kamaşmış, o eriğin ekşiliğinden torun da etkilenmiş” diye bir söz vardır. Nerede ve ne zaman olursa olsun ‘sistem’ içinde yapılan yanlışlar bir şekilde karşılık bulur. Terör yüzünden bu ağır faturaları ödemek mecburiyetinde kalıyorsak, bunda geçmişte yapılan hataların da payı olduğunu hatırlamak lâzım. Aynı zamanda başka konularda yapılan hataların faturası da terör olarak önümüze çıkıyor olabilir...
Bu noktada, medyanın tavrı da önemli. Hemen her gazetede farklı ve birbirini desteklemeyen haberler yer alıyor. Kimi gazeteler “100 terörist çemberde” derken, kimilerinde “300 terörist çembere alındı” ifadeleri yer almış. Peki, saldırıyı yapanlar 300 kişi ise ve 10 terörist öldürüldüyse, (bir kısmının da kaçtığı varsayılsa) çembere alınan terörist sayısı nasıl olur da 300 diye ilân edilir?
Doğru bilgilerle yola çıkıp, doğru teşhiste birleşelim, vesselâm...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi