Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Elvedâ ey mâh-ı rûze, merhaba ey rûz-ı ıyd!

Elvedâ ey mâh-ı rûze, merhaba ey rûz-ı ıyd!

1434 Ramazan-ı Şerifini uğurluyoruz bugün. Ailemizin, İslâm âleminin diğer fertleriyle aynı gün bayram yapamayacağız yine. Bilmem kaç defa rû’yet-i hilâl konferansı yapıldı, komisyonlar kuruldu geçmişte, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) bu konuda çalışmalar yaptı. Sonuç: Başarısız! İttihad-ı İslâm için önce ittihad-ı bayram gerekiyor. Hoş, Mısır’daki kanlı darbeyi destekleyen, sessiz kalan hatta mali destekte bulunan, Suriye’de zalimleri besleyen İslâm ülkesi liderleri işbaşında olduğu müddetçe, teknolojinin bu kadar geliştiği zamanda bile hilâl’in göründüğü günde ihtilaf her zaman olur!   

NORMALLEŞME

Müslüman halkların izzetli, onurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaları da İslam ülkeleriyle aynı günde bayram yapacak aynı dertle dertlenecek bir ‘kemâlât’a ulaşmaları için önce ‘kem âlât’ (kötü âletler)’den kurtulmaları gerekiyor. Kem âlât’la kemâlât olmuyor çünkü. Kemâlât’ın siyasi sahadaki yansıması ise hiç şüphesiz ‘meşrûiyet’. İslâm ülkelerinde meşrûiyet zemini kuvvetlendikçe ‘ümmetin vicdanı’nı terennüm eden; derdi, davası, iddiası ve sevdası milletiyle aynı idareciler iş başına geldikçe ‘normalleşme’ tahakkuk edecek. Üç yıldır devam eden Arap uyanışının hedefi de bu uyanışı boğmaya çalışanların kâbusu da budur aslında. Bu ülkeler normalleştikçe, meşrûiyet zeminlerini güçlendirdikçe ‘gerçek bağımsızlığı’ tadacaklar...   

ZİNDANAKON

Türkiye, normalleşme savaşını on yıllardır bedel ödeye ödeye veriyor. Türkiye’nin İslam Dünyası üzerindeki muhtemel etkisini gayet iyi bilen çevreler ise bu normalleşmenin önüne geçmek için âdetâ bir haçlı seferi havasıyla gerçek-sanal ordularını yığdılar bugüne kadar. Her yolu denediler, her silahı kullandılar. El ân da devam ediyorlar. 
İşte bu sinsi ordulardan birisi belki en önemlisi olan Ergenekon Terör Örgütü iki gün önce mahkeme kararıyla tescillenip mensup ve elebaşlarından bilinebilen ve derdest edilebilenler âleme örnek olacak sürelerle zindana sevk edildi. 
Yaşasın adâlet!
Giden canları, kırılan onurları, kaybolan yılları geri getiremese de dünyevî adaletin nüfûzu nispetinde Türkiye’nin dostlarına şevk, düşmanlarına korku veren bu ‘adâlet hamlesi’ tepeden tırnağa, en kılcal damarlara kadar kararlılıkla devam ederse istikbali kazanabiliriz. Yoksa bu virüsten beslenen yılan ruhlu bezirgânlar ve satılmış hâinler her zaman bulunacaktır.          

SICAK SONBAHAR, KAVURUCU KIŞ!

Nitekim parmaklıklar ardından sonbahar ve kışın harareti hakkında mesajlar gönderen cüretkâr mendeburların ve bu mesajları satın alan satılmışların varlığı bu hıyanet virüsünün ölmediğinin delili. Varsın ölmesin! Kâfi derecede mikrop bünyeye kuvvet verir, teyakkuza sebeptir. 
Şunu iyi bilmek gerekir: Türkiye, İslâm Dünyası’nın ‘son gemisi’dir. Bu geminin rotasındaki en ufak bir değişiklik veya zeminindeki en küçük bir delik veya çatlak, hızındaki en ihmâl edilebilir bir artış veya azalma tüm ümmeti ciddi anlamda etkilemektedir ve etkilemeye devam edecektir. Onun için bu memleketin her şuurlu ferdine, cemiyetine, cemaatine, siyaset adamına, işadamına çok büyük vazifeler düşmektedir. Bize ümmet olmayı öğreten Mısırlıların, yüz binlerce şehit vererek bize direniş dersi veren Suriye ve Iraklıların, binlerce kilometre ötede tarifsiz zulümlere rağmen davalarından taviz vermeyen Patanili, Doğu Türkistanlı, Morolu, Arakanlı kardeşlerimizin gözleri ve kulakları Türkiye’dedir. 

BEDİR OPERASYONU

İşte tam da bunun için, gelin 1434 Ramazan-ı Şerifini uğurlarken 1444 Ramazanı için hedefler belirleyelim ve ömrü olanlar bu hedefleri gerçekleştirmek için gayret etsin. Günlük boğuşmaların ve keşmekeşin tesirinden sıyrılıp, her havlayan kelbe taş atmaktan uzak durup kendi gündemimizi yaşayalım, kendi kurallarımızla kendi oyunumuzu kuralım. Bu konuyu konuştuğumuz münekkid ve mütefekkir bir dostum “Ben, Bedir Operasyonu’nu başlatıyorum; on yıllık hedefim çoktan belli” dedi ve ekledi: “On kişi tespit ettim, genç ve dinamik. On senede her yönden hem kendimi hem bu on genci yetiştirmeye ahdettim.” Aklın yolu bir ve kalpler aynı atıyor çok şükür…
Bu sene yine “Elvedâ ey mâh-ı rûze, merhaba ey rûz-ı ıyd!” ifadesini bayrama, huzura, saadete hasret kardeşlerimizin varlığının hüznü ve kederi ile diyoruz ama ümitvarız ve bir önceki seneye göre ümitvar olmamızı gerektiren maddi-manevi sebepler daha fazla. 
Ben kendi hesabıma ‘Bedir Operasyonu’nu tuttum. Siz de bir ucundan tutun lütfen. 
Bayramınız mübarek olsun. İstanbul’da olanlar Sultanahmet’te bayram namazına buyursun. 
Yer ve zaman: Ayasofya’nın yanı başında, fecrin doğuşuna dakikalar kala…      

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi