Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Başkan Erdoğan

Başkan Erdoğan

Dünkü adaylık konuşmasını “Bu bir hâtime değil, Fâtiha’dır” diye bitirdi Başbakan Erdoğan. Hamd, duâ ve vefâ yüklü; teşekkürün, merhametin, affın, kadirşinaslığın terennümü olan konuşma Yeni Türkiye’nin de ‘inşâ manifestosu’ gibiydi âdeta.

Hiç şüphesiz Erdoğan’ın belediye başkanlığından cumhurbaşkanlığına kadar, adaylıklarından başından beri hazzetmeyen çevreler, vesayet-severler, darbe-perestler dünkü konuşmadan da ciddi rahatsız olmuşlardır. Ama ne yaparlarsa yapsınlar neticede hep Allah’ın dediği olur.

Konuşmanın hemen başındaki “Mülk Allah’ındır, Zafer Allah’ındır” ifadesindeki Tevhid mânâsını sadece Erdoğan muhaliflerinin değil taraftarlarının da gayet iyi mütalaa etmesi lazım. Mesele İlâhî inâyetin yâr olmasıdır çünkü…

MUHASEBE VE İNŞÂ DÖNEMİ

İlâhî inâyet ve nusretin üzerimizde olması için muvahhid olmak kadar müttehid ve mütesanid olmak da gerekiyor. Yani birlik ve dayanışma halinde bulunmak.

Bu sırrı fark etmek ve yaşamak her harekete nasip olmaz: Dayanışma ve birlik, başarının ve Allah’ın rızasının sebebi olduğu kadar sonucudur da…

Yeni Türkiye’yi bu ‘sır’rı keşfedip yaşayanlar inşâ edecek. Makam, mevkii, ikbal, istikbal, rütbe, mansıp, vitrin, ücret peşinde koşanlar değil!

Bu inşânın bereketli ve etkili olması için âdil, dürüst ve hakkaniyetli bir muhasebe dönemini yaşamamız gerekiyor.

Bugün Türkiye’nin vesayetçi yapı ve zihniyetle mücadelesini suiistimal edip medeniyet değerlerini yıpratırcasına pespayeleşen bir sorgulama ile nezih bir inşâ süreci tetiklenemez. Vesayetle mücadele adına kimi gazete manşetlerindeki ve televizyon programlarındaki sığ müptezellik Yeni Türkiye’nin dili değil, olamaz da. Ciddiyet ve sertlik yahut sağlam irade vizyon, hakkaniyet, vakar ve itibar gerektirir.

Bu anlamda muhasebe yaparken, sorgularken, soruştururken hakikatleri incitmemeye dikkat etmek gerek. Bu ihtar ve îkazımızın siyaset kurumundan çok siyasetin dilini kafasına göre yorumlayıp kraldan çok kralcı olan çevrelere olduğunun altını çizelim…

KENDİNİ VAZGEÇİLMEZ ZANNEDENLER!

Başbakan Erdoğan, dünkü konuşmasında bakî davaları fânî şahsiyetlere bağlayanlara ve kendini vazgeçilmez zannedenlere de iyi bir ‘dava dersi’ verdi.

Elbette dâvâ adamı iddialı olur. Dâvâ adamının derdi de devâsı da dâvâsı da birdir. Ancak hakiki dâvâ adamı kendini vazgeçilmez zannedenlerden çıkmaz. Birilerini vazgeçilmez görenler de dâvâ adamı olamazlar. Dolgu adamı olurlar.

Nebevî düsturlar bize idarecileri sorgulama cesareti ve izni verdiği gibi sâlih ve sağlam idarecilere kadirşinas olmayı da öğretir. Ancak kim olursa olsun, vazgeçilmez insan yoktur. Vazgeçilmez dâvâ vardır.

Yeni Türkiye, çok şükür Fâtiha okumaya başladı. Onun için Başkan’ını seçmeyi de hak ediyor artık.

Kıymetini bilelim.    Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı ülkemize ve İslâm Dünyasına hayırlı olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Muhsin Meriç Arşivi