Metin Hasırcı

Metin Hasırcı

Başlar ve Kılıçlar

Başlar ve Kılıçlar

2008/2009 öğretim ve eğitim yılı P.tesi günü başlamış bulunmaktadır. İlköğretim 1. sınıfa gidecek yavrular ise, mektebe alışabilmek için 1/Eylül itibarıyla başladılar. 4. ve en küçük torunum Mustafa Oğuzhan da aralarında yer aldı. Yeni öğretim yılının hayırlara vesile olmasını dilerken, kıymetdar öğretmenlerimize ve talebelere Cenab-ı Hakk'ın sağlık ve huzur içinde bir ders yılı geçirmelerini, Cenab-ı Hakk'ın siyanetinin bütün vatan sathında üzerlerinde tecelli etmesi dualarımızdır.
Değerli araştırmacı yazar Ekrem Şama Beyefendi, Muhterem büyüğümüz Adalet eski bakanı İsmail Müftüoğlu Beyefendinin Çengelköy Martı Restoranda İstanbul Platformu'na verdiği iftarda lütfedip bendenize hediye buyurdukları, yazımıza başlık olan kitapla, neşir hayatımıza bir güzel eser daha hediye etmiş bulunuyorlar. Gonca Yayınevinin neşrettiği kitabın Hak ve Batıl çatışmasında önemli yeri olan öğreticilerin yâni öğretmenlerimizin, sakim zihniyetler hasebiyle, baskı, zulüm, hakaret hâtta hayatlarının sonlandırılmasına girişildiği herkesçe mâlumdur.
1428. Ramazan-ı Şerifin ilk gününe rastlamış bulunan mekteplerin açılışı, bu kitapla buluşmuş olmam, bahse konu kitabın 183. sahifesinde ara başlıkla yer almış olan "Şeytânî Bir Tuzak" bölümünü değerli öğretmenlerimize aktarmayı münasip buldum. Sayın Şama şöyle anlatıyor:
"..Adal ve Kare kabilelerinden birileri yeni Müslüman olmuş gibi, Medine'ye gidip; Resulullah'ın huzuruna çıkarak şu ricada bulundular:
-Ya Resulallah! Bizim kabilelerimiz, İslâmiyeti kabul ettiler. Yalnız Kur'an-ı Kerim öğretmenine ihtiyacımız var. Lütfen bize İslâmiyeti ve Kur'an-ı Kerim'i öğretecek kimseler yollar mısınız? Sevgili Peygamberimiz kendilerine, 10 kişilik bir öğretmenler heyeti yolladılar. Başlarında Asım bin Sâbit'in bulunduğu bu heyette: Mersed bin Ebi Mersed, Hâlid bin Ebi Bükeyr, Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne, Abdullah bin Târık, Muattip bin Ubeyd gibi sahabei kirâmın okur yazar kişileri de bulunuyordu.
Bu öğretmenler kafilesi, geceleri yürüyerek, gündüzleri gizlenerek Hüzeyl kabilesi topraklarında, Reci Suyu başında, seher vakti konakladılar.
Bu sırada yanlarında bulunan Adal ve Kare kabilesi heyetinden biri, bir bahane ile yanlarından ayrıldı. Hemen Lihyanoğullarına gidip haber verdi. Çok geçmeden kafilenin etrafı sarıldı. İkiyüzden fazla silahlı eşkıya oradaydı.
Bize öğretmen lâzım diyenler, çekip gittiler. O güzide Müslümanları, eşkıya ile karşı karşıya bıraktılar. Lihyanoğulları mensupları, esir ticareti ile geçinirlerdi. Bu sebeple: Teslim olun canınızı kurtarın! Teklifinde bulunuyorlardı. Asıl niyetleri onları Mekke'de köle olarak satmaktı. Böylece çok para kazanacaklardı. Çünkü Mekkeli müşrikler kendilerine: Yakalayıp getirdiğiniz her Müslüman için değerinden fazla para öderiz! Demişlerdi. Lihyanoğulları bunu açıkça Müslümanlara da söylemişlerdi.(Öğretmenler)onun için aralarında istişare ederek, çarpışmaya karar verdiler. Durumlarından Resulullah'ın haberdar olması için dua ettiler… Arkalarını dağa dönüp, kılıçlarını çekip, Allah'ın dini uğrunda vuruşmaya başladılar. İki yüz kişilik düşmana karşı, görülmemiş bir kahramanlıkla çarpıştılar. Üzerlerine saldıran kuvvetten bir kısmını öldürdüler.
Asım bin Sâbit'in silah olarak çantasında 7 oku, elinde mızrağı ve belinde kılıcı vardı. 7 okla, 7 müşriki öldürdü. Mızrağı ile de bâzı müşrikleri öldürdü. Mızrak parçalanınca da kılıcını çekti. Kılıcının kınını kırıp attı. Ve niyaz etti:
Allahım, ben günün başında Senin dinini korudum. Sen de günün sonunda benim cesedimi koru, müşrikleri benim cesedime dokundurma!.. İki ayağından da yaralanıp yere düştü. Nihayet çarpışa çarpışa on sahabiden yedisi okla vurularak şehid düştü. Asım bin Sabit'in, kendi cesedinin müşriklere kalmaması için yaptığı duanın sebebi de şu idi: Bu yiğit sahabi, hem Bedir, hem de Uhud savaşlarına katılmıştı. Uhud savaşında, birçok müşriki öldürmüştü. Bu arada müşrik kadınlarının ileri gelenlerinden, Sülafe binti Sa'd isimli kadının iki oğlunu da öldürmüştü. Bunun üzerine Sülafe, Asım Bin Sâbit'in başını ele geçirecek olursa, kafatası ile şarap içeceğini kendi kendine adamış ve ilân etmişti.
…….
Asım bin Sabit şehid olunca Lihyanoğulları koşarak onun başını kesmek istediler. Cesedin üstüne bir arı sürüsü konmuştu. Yaklaşamadılar. Arı sürüleri bulut gibiydi kimseyi cesede yaklaştırmıyorlardı. Yaklaşanın eline, yüzüne konarak, geri kaçmalarına sebep oluyordu. Aralarından bir tanesi: 'Bırakınız akşam olunca, arılar onun cesedi üzerinden dağılırlar. Biz de başını o zaman keser alırız!' edi. Akşam olunca da, hiç hava yağmurlu olmamasına rağmen, müthiş bir yağmur başladı. Cesedi alıp götürdü. Müşrikler onun cesedini ne bulabildiler, ne de her hangi bir yerini kesebildiler. Yüce Allah, Asım bin Sabit'in duasını kabul etmişti…"
Evet muhterem öğretmenler, Asım bin Sabit bu olaydan sonra anılırken; hep arıların koruduğu adam diye yâd edildi. Reci Suyu vakasında Hubeyb bin Adiy, Zeyd bin Desinne ve Abdullah Bin Tarık kalmışlardı. Çarpıştılar.. Çarpıştılar.. sonunda esir olarak ele geçirildiler. Abdullah bin Târık götürülürken, ellerinden kaçmayı başardı ancak yetişip taşlıya taşlıya şehid ettiler. Geriye kalan Hubeyb ve Desinne'yi de ipe çekip, ok, taş, mızrak darbeleriyle şehid ettiler.
Yazımızı Hz. Muaviye'nin bu vak'aya şahid oluşunu ve anlatımını kendi ağzından dinleyerek tamamlayalım:
"Hubeyb bin Adiy esir edilip hapsedildiğinde ben de(orada)bulunuyordum. Hubeyb'den daha hayırlı bir esir ve mahkûm görmedim. O günlerde değil Mekke'de, yeryüzünde bile üzüm bulmak mümkün değildi. Kendisi zincire bağlı hapsedilmiş olduğu halde, onun kocaman bir üzüm salkımından üzüm yediğini görmüştüm. Herhalde bu üzümleri Allah O'na rızık olarak veriyordu." Fiemanillah.
……..
Not: Başlar ve Kılıçlar adlı kitaba Gonca Yayınevi Yümni İş Mrk. Lâleli tel: 0212 528 50 76'dan ulaşabilirsiniz.
Tel. İrtibat: 0542 497 03 27

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Metin Hasırcı Arşivi