Dağdaki Çobanla General Aynı mı?
Kamuoyu “açığa alınan” generalleri tartışıyor.
“Gecikmeli de olsa bu yapılan doğrudur” diyenler olduğu gibi, CHP dahil generallere sahip çıkıp yapılanı şiddetle eleştirenler de var.
TSK ise, “benim açığa alma işlemiyle hiçbir alakam yok” diyerek personelinin arkasında durduğunu ima etmiş oldu.
***
Bildiğimiz kadarıyla, durup dururken ortada fol yok yumurta yok kabilinden generaller açığa alınmış değil!
Haklarında büyük iddialar ve kuvvetli deliller var ki, bu askeri bürokratlar şu an yargıdalar.
Onların unvanlı olması, hukuk karşısında bir imtiyaz hakkı doğurmuyor.
Askeri, resmi veya özel kurumlar içinde yanlış insanlar olduğu gibi, doğru insan bilinip yanlış iş yapan veya suça bulaşan insanlar da olabilir.
Böyle bir ihtimal veya şüphe ortaya çıktığı zaman yapılacak ilk iş, taraftar refleksiyle hemen bunlara sahip çıkmak değil, gerçeğin ortaya çıkması için görevlilere yardımcı olmaktır.
Devlet geleneğinde, ciddi suçlamalara muhatap olan kamu görevlileri için uygulanan çok güzel bir teamül var:
Görevliyi “açığa almak”.
İlgili Bakanlar da bunu yapmıştır.
Hatta, bu konuda geç bile kalmışlardır.
Çünkü bu uygulama, hem devletin hem de kamu görevlisinin itibarını korumaya yönelik bir idari ve hukuki tedbirdir!
Soruşturmanın selameti bunu gerektirir.
Geçmişte bunun binlerce örneği görülmüştür.
“Sivil bürokratlar” için bu uygulandığında normal bir “yasal işlem” oluyor da, aynı uygulama “askeri bürokratlar” için yapıldığında neden karşı çıkılıyor, bunu anlamak mümkün değil!
***
Hadi diyelim CHP, politik rekabet adına hükümetin her yaptığına karşı çıkmayı muhalefet kabul ettiğinden siyaset refleksiyle buna karşı çıkıyor olabilir.
Ama TSK’nın “açığa alma” işini tasvip etmeyip "pasif direniş" göstermesi, ya da "savunma refleksi" içinde sanık durumundaki ordu mensuplarını korumaya çalışması, akıllarda soru işareti bırakmaktadır.
Genel Kurmay, belki de meslekî dayanışma adına veya kurum mensubiyeti gereği generallerine sahip çıkma ihtiyacı duymuş olabilir.
Hatta bu, tamamen duygusal bir refleks de olabilir!
Ama, hukukta ve yasaların uygulanmasında bunların hiçbir anlam ve değeri yoktur.
İster sivil olsun ister asker, kendi personelinden sorumlu olan amirlerin yasaları uygulamadaki kararlılığı, halk için bir güven unsurudur.
Ayrıca, yasalara ve bu yasaları uygulamaya çalışan yargı mensuplarına güvenmek gerekir.
Dağdaki “çoban” neyse, “hukuk” karşısında “general” de aynıdır.
***
Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin, bu olup bitenler karşısında kamuoyu nezdinde ciddi "yara" aldıklarını ve "itibar" kaybı yaşadıklarını düşünmeleri gerekir.
Yapılan anketlerde orduya güvenin önceki yıllara nazaran hayli azalması, askeri bürokratların alacakları tavır açısından önemli bir göstergedir.
Şu aşamada, aşağı doğru inen "güven" ibresini yukarıya taşımak, halen görevde olan komutanların elindedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.