Bizi banyo oturakları mahvetti!
"Himmeti var olsun", Radikal gazetesi bizi en az bir ay eğlendirecek çok sevimli bir haber yapmış.
"Sanatçılar evrimi ve bilimi savunuyor" gibi çok şık ve karşı konulmaz derecede çekici bir ambalajla servise konulan haberin alt başlığında, "Tiyatro, sinema ve müzik dünyasının alanlarında en önemli isimleri (...)'nin evrimi neden savunmak gerektiğini anlattıkları video büyük ilgi gördü" deniliyor.
Haliyle merak ediyorsunuz, nedir bu video diye; efendim, video, "Evrimi Savunuyorum Grubu" ve NHKM video ekibi tarafından ortaklaşa hazırlanmış; haberde, Başbakan'ın "Dindar nesil" sözlerine cevap veren sanatçıların samimi üslûbunun dikkat çektiği de ileri sürülüyor ve şöyle devam ediliyor: "Çocuklar, ebeveynler ve eğitimcilerle gerçekleştirilecek 'Evrim Atölyeleri', çocuklar için hazırlanacak kitap ve çizgi film çalışmalarıyla devam edecek."
Haberi okuyunca insanın hemen gidip Evrimci olası, "Evrimle bilim ayrılamaz cemaatine" mürid yazılası geliyor; şahsen ben bizzat kendim olaraktan videoyu seyrettikten sonra şevke gelip, "Bre zındıklar, bilin ki evrime inanmayanın ukbâda yatacak yeri yok" diye nârâ atmamak için kendimi zor zaptettim, düşününüz yani!
Videoda dört sanatçı, sırayla evrimi ve bilim kavramlarını birbirinden ayırmamaya özel bir dikkat gösteriyorlar; maşallah! Kezâ bu elemanların sanatçı olmaları, söylediklerinin inandırıcılığına çok zengin boyutlar katıyor ve bu konularda benim gibi gaafil kalanlardan iseniz, kendinizi cehâletinizden ufalanmış hissediyorsunuz. İnşallah!
Ee, sizlere, bu eğlenceli videodan birtakım "tape" çözümlemeleri sunmama izin verirsiniz artık; meselâ bakınız bir sanatçımız, "Şimdiki iktidar kendi ideolojisi doğrultusunda diyor ki ben bilime ihtiyaç duymuyorum. Yani evrim teorisinin 200 yıl önce kanıtlanmış olması beni ilgilendirmiyor, benim şu andaki iktidarımda bu bilgiye yer yok." diyor; maşallah! Sözü diğeri alıyor hemen, dinlerken ağlamamak için insanüstü gayret göstermeniz gereken bu tirad aynen şöyle, "Yav, ben ortaokulda kürsünün üzerinde namaz kılmayı reddettiğim için sınıfta kaldım çünkü bunun yeri burası değildi, ben öğrenmek istersem gider annemden babamdan öğrenirim." (Burada ağlamamak gerçekten çok zordu; olanca metânetime rağmen hıçkırıklarıma engel olamadım nitekim!) Ardından öteki sanatçımız, hükümetin halkı cahil bırakma hesabı yaptığından, böylece daha kolay idare edebilme planlarından bahsediyor ve biz, "Hee, hakikaten öyle yav; niye fark etmedikti ki?" demekten kendimizi alamıyoruz. Daha sonra hükümetin şöyle düşünmemizi istediğini açıklıyor sanatçı arkadaşlarımız: "Benim şu bilgiyi kabul etmiş olmam anlamına gelir; bizi leylekler getirdi. Bu iktidar beni üç yaşında çocuk zekâsında görüyor!" Tam burada kafam karıştı işte; leylek teorisi doğru değilse ne olmuş olabilir ki arkadaşlar?
Videonun en eğlenceli ve defalarca seyretmekten bıkmadığım bölümünde tiyatrocu eleman, Hamlet'in mezarlık sahnesindeki tiradını andırır bir vecize irâd ediyor: "Arkadaşlar güneşi balçıkla sıvayamazsınız; bilim durmaz, durdurmaya çalışırsın ama başaramazsın; adam küvete girer, su taşar, bilim durmaz; adam ağacın altına oturur kafasına elma düşer, bilimi tutamazsın."
Yıllarca küvete girmiş, fakat hep ayakta veya tabureyle oturarak yıkandığımız için suyu bir türlü taşıramamış olmanın acı sonucunu, derin bir pişmanlık sızısı halinde ruhumun bütün çeperlerinde hissediyor, utançla eziliyorum. Evet, gerçek bu işte: Hamama girersin, terlersin ama bilim alır başını gider... Vay canına!
Ardından sırayla, "Bilim bilim bilim; başka yok ben de ona inanırım işte", "Örgütlenmek de evrimin bir parçasıdır" ve özellikle "Evrimsiz olmaz, e bilimi savunuyoruz, bilimi savunduğumuz için de evrimi savunuyoruz yani" sözleriyle video sona eriyor.
Arkadaş, videoyu seyrettikten sonra bende bir aydınlanma, bir arınma halleri... Ağzımdan ışıklar fışkırıyor âdeta ve birdenbire bütün eşyanın anlamı değişiyor, Prometheus gibi bir şey oluyorum! N'olaydı da şu videoyu, elli sene önce seyretseydim diye başımı duvarlara vuruyorum!
...
Değerli solcu abilerim, ablalarım; kimsede kabahat aramayınız, sizi bu havalar değil, bu kafalar mahvetti işte!