Cemal Nar

Cemal Nar

Bize yalan söylediler

Bize yalan söylediler

Bu ülkede mekteplerde yerli kültür verilmedi öğrencilere, halka kendi din ve medeniyetini öğrenme imkan ve fırsatı tanınmadı malesef. Hatta bilerek yalan söylendi ülke insanına.

Bunu itiraf edenlerden birisi de 9. Cumhurbaşkanıdır. Bir konuşmasında diyordu ki: “O zaman Osmanlıyı karalamak, kötülemek gerekti, öyle yapıldı. Yoksa adama sormazlar mıydı: “Madem Osmanlı iyi idi, neden ortadan kaldırdınız” diye? Şimdi artık buna gerek kalmadı. Tarihi artık doğru öğretelim.”

Dedi ama, tek tipleştirilen kafalar, kolay düzeltilemiyor işte. Bazıları hala yalanı gerçek sanarak “nato mermer, nato kafa” olmaya devam ediyor.

Halkın kafası karışık haliyle. Sanki Osmanlıyı sevmek, Türkiye Cumhuriyetini sevmemektir. Sanki Kürdü, Arabı, Farsı, Afkanı… sevmek, Türkü sevmemektir. Parola şudur: “Türkün Türkten başka dostu yoktur” ve “etrafımız düşmanlarla çevrilidir”…

“Halk Aydına Ders Veriyor” yazımızda da belirtmiştik, çok şükür ki halkımız böyle düşünmüyor.

Halk, yalan ve yanlış eğitimden daha az pay aldıklarındandır ki aydınlardan daha bilinçli ve daha hoşgörülüdürler çok konuda.

Ne dersiniz, şu kafa karışıklığını bir sonlandıralım mı?

Öyleyse yüksek sesle konuşalım:

Dinimizi ve dindaşlarımızı seviyoruz.

Vatanımızı ve farklı kökenli de olsa üstünde yaşayan bütün milletimizi seviyoruz.

Dilimizi seviyoruz. Bu ülkede konuşulan bütün dillere de saygılıyız.

Bütünüyle ırkçılığın her çeşidine karşıyız.

Var mı anlaşamadığımız bir nokta?

Bence yok.

Bir meseleye daha parmak basmak istiyorum. Nasıl karşılanır bilmiyorum. Ama yine de söyleyelim:

“Türk Kültüründen taviz vermem” diyen birçok insanla karşılaştım hayatım boyunca. Öyle diyorlar, ama hayatlarında Türk kültürünün eseri yok. Kılık kıyafetleri, örf ve adetleri, anlayış ve davranış biçimleri ile tam bir batılı gibidirler.

Açalım mı biraz?

Kılık kıyafet dedik mesela. Atalarının kıyafetini giyenleri, örneğin şalvar giyenleri tenkit ederler. Yahu bu nasıl kültür ve medeniyete sahip çıkmadır? Giymiyorsan bile bari tenkit etme.

“Yok, o ancak folklor ekibinde iken giyilmeli.”

İyi ama bu nasıl milli kültüre sahip çıkmaktır böyle?

Yine bakıyorum “Türk Kültüründen taviz vermem” diyen o kişilerin içinde namaz kılanlar azınlıkta. Sakal bırakanlar da azınlıkta. Özel hayatlarında Batı hukukunu reddederek atalarının uyguladığı İslam Fıkhına göre sorunlarını çözmeye çalışanları ise azın azı. Evlerinde misafirlerini batı usulünce karşılar ve ağırlarlar. Haremlik selamlıkları yoktur mesela çoğunlukla. Selamı dahi İslamca vermez, “iyi günler, hayırlı geceler” ile geçiştirir, “hadi görüşürüz” ile işi bitirirler.

Şunu demek istiyorum, aslında hiç olmazsa özel hayatında dindar olmayan bir insan, nasıl yerli kültüre sahip çıkabilir anlamıyorum…

Yani yaşamadığı kültüre sahip çıkmak da ne demektir, anlamıyorum.

Şimdi ben böyle derken haklı mıyım, yoksa haksız mı?

Bunu birisine sordum. Bani “aşırılıkla” suçladı.

Birileri beni gericilikle, tutuculukla, köktendincilikle, fanatiklikle, radikallikle suçluyor.

Sahi ben hiç sevmediğim bir fanatik miyim?

Eğer öyleyse aklıma Bekrî Mustafa geldi.

Saçı sakalı birbirine karışmış bu ayyaş yolda giderken cenazeleri için imam bekleyen bir cemaate rastlamış. Millet uzamış sakalına bakarak kendisini hoca sandıklarından arkasında saf bağlayarak onu cenaze namazını kıldırmaya mecbur etmişler.

Namaz bitince Bekrî cenazeye eğilmiş ve kulağına bir şeyler söylemiş. Merak bu ya, cemaat ille “ne dedin?” diye tutturmuş. Çaresiz cevap vermiş:

“Ey cenaze! Şimdi mezara inince eş dost yanına gelir ve ‘dünyada ne var ne yok?’ diye senden sual ederler. Sen onlara “ Bekrî Mustafa imam olmuş” dersen, onlar gerisini anlar.”



Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi