Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Kehanet panayırları

Kehanet panayırları

Dünya çok ağır şartlarda bir değişim ve istihale dönemini yaşadığından dolayı, fütüroloji ilmi çok revaçta. ‘İstikşaf el mustakbel’ de denilen bu ilim, aynen tarih ilmi gibi yorumcudan yorumcuya değişiyor. Aslında fütürolojiye geleceğin tarihi demek daha doğru olur. Geçmişi analiz etmek, somut olaylardan dolayı daha kolaydır. Lâkin bugünün verileriyle geleceği okumak da mümkündür. Zira adetullah denilen işleyiş kanunları vardır. Yanılma payı olmakla birlikte, bu kanunlar çerçevesinde geleceği okuyabiliriz. Bunu pekala materyalistler bile yapabilir.
Geleceği okumanın kâhinlikle bir irtibatı olduğu gibi, kâhinliğin ötesinde müspet ve pozitif ilimlerle de bir alakası vardır. İbni Haldun, tarihçi ve ilmi’l ümran denilen medeniyet ilmi uzmanı olduğundan dolayı, tarihten çöküş ve yükseliş yasalarını çıkarmıştır.
Günümüzde Paul Kennedy de bunlardan birisidir. Dolayısıyla geleceği okumak anlamında fütürolojinin çok büyük bir fezası ve gök kubbesi vardır. Kimileri buna falcılık ve astrolojiyi de katarken, kimileri de tarih gibi ilimler üzerinden ilerlerler. Diğer kâhinler ve müneccimler çıkmadan önce uzun yıllardır Nostradamus’un tahtını kimse sallayamıyordu.
Lâkin son yıllarda Nostradamus’un tahtı sallanmaya başladı. Rakipleri çıktı. Bu bağlamda, 1996 yılında 84 yaşında vefat eden Bulgar kâhin Vangelia Pandeva, Putin’in yükselişinin habercisi oldu!
Pandeva, Arap tarihinde ünlenen bir kâhin ismi olan Satıh’a benziyor. Tıpkısı demek de mümkün.
Her yıl Bahreyn’de yapılan kehanet panayırında ortaya çıkarak, gelecek yıla kadar olacakları haber verirmiş. Satıh’ı altın bir tepsiye koyuyorlar ve bu tepsi içinde kehanetlerini söylüyormuş. Satıh denmesinin sebebi de vücudunun kemiksiz oluşundan dolayı daima yatalak halde bulunmasındanmış. Satıh, Sasani Kralı'nın bir rüyasını tabir etmiş ve rüyada Arap Atları Perslerin başkenti Medain’e kadar geliyormuş. O da Hz. İsmail’in soyundan gelecek bir Peygamber'le birlikte tacını tahtını kaybedeceğini haber vermiş.

Putin, gücünü bir Stalin’den, bir de kâhin ve falcılardan alıyor. Selefi Yeltsin de öyle idi.
Rus dergilerinin de Vladimir Putin'in Rusya Devlet Başkanı olduğu dönemde konu ettiği Bulgar medyum Vanga'dan söz ediyoruz. 1996 yılında 84 yaşındayken ölen iki gözü kör Bulgar kâhin Vangelia Pandeva’nın 1994'de “Vladimir'in zaferi dünyada her şeyi buzlar gibi eritecek. İklimler değişecek. Rusya ayakta kalacak. Dünyaya hâkim olacak..” dediği ileri sürülüyor. Buna mukabil, kâhin değil de fütürolog olan George Friedman, geleceğin dünyasında dünyanın dört önemli ve büyük ülkesinden biri olarak Türkiye’yi gösteriyor. Hatta onu Rusya’nın bile durduramayacağını ve önüne geçemeyeceğini söylüyor. Gelecek 100 yıl (The Next 100 Years) isimli eseriyle gündeme gelen ve Türkiye ziyaretiyle ülkemizde 7'den 70'e herkesin tanıdığı George Friedman, hem gazeteciler, hem de tarihçiler tarafından biraz şarlatan bulunuyor.
Ona Türkiye’yi ayartmaya ve tehlikeli sulara çekmeye çalışan bir ajan gözüyle bakıyorlar. Adamın ajan olması normal de Türkiye hakkındaki düşüncelerinin bir mühendislik çalışması olup olmadığı bilinmiyor. Eski bir muhafazakâr olan ve Stratfor isimli kuruluşun başında bulunan, CIA ile ilişkisi bilinen Friedman, kimilerince çok şüpheli birisi olarak görülüyor. Şahsından ziyade fikirlerini tartışmakta fayda var. Esasında RAND’da çalışan Graham Fuller de bu kadar keskin olmasa bile, Türkiye’nin geleceği ile alakalı olarak benzeri yaklaşımlarda bulunmuştu. Özgüvenden yoksun olduğumuzdan dolayı, Türkiye’nin ufkunu ve geleceğini gören nice yabancı kadar bile geleceğimizi göremiyoruz.

Tarihçi Yılmaz Öztuna, Bilderbergci Cüneyt Ülsever ve Hasan Bülent Kahraman’ın şarlatan olarak gördüğü Friedman, bence esaslı şeyler söylüyor: Önümüzdeki dönemde Türkiye yeniden Osmanlı İmparatorluğu olacaktır. Hem kaybettiği, daha önce kontrolü altındaki toprakların denetimini yeniden ele geçirecektir, hem de tarih boyunca asla yenemediği (çoğu kez) Rusya'yı hak ile yeksan ederek o bölgedeki devletlerin efendisi kabul edilecektir. ABD bu dönemde kendisini destekleyecek, kendisiyle işbirliğine gidecek ama yüzyıl sonunda öteki süper güç olarak onunla Japonya ile ittifak ederek savaşa tutuşacaktır. Friedman'a göre merkezi Avrupa'nın denetimini ise Polonya sağlayacaktır. AB yıkılacağından bu gücüyle Polonya yüzyıl sonundaki dünya savaşının üçüncü odağı olacaktır. Bu ifadelerde hafife alınabilecek yönler görmüyorum.
Yeni Osmanlı çoktandır tartışma alanına girdi. Bazıları provokatif olarak Tayyip Bey’in posterlerini yeni Osmanlı niyetine taşısalar da onun dışında bir gerçek var. Yılmaz Öztuna, kitabı ABD’nin derin devletinin ısmarladığına inanıyor. Bugün Türkiye’nin dünya devletleri arasında ekonomide 17. iken, 30 ilâ 40 yıl içinde 10. veya daha üst bir sırayı elde edeceğini söylüyor. Friedman, dünyaya Türkçe öğrenmelerini öğütlüyor. Çin ve Rusya’nın gerileyeceğini, Japonya’nın daha da gelişeceğini savunuyor. Sakın bu kehanetler yeni soğuk savaşın da bir parçası olmasın? Cüneyt Ülsever onun tezlerine katılmasa bile, kendisini benzeri kehanette bulunmaktan alıkoyamıyor. 10 yıl içinde Türkiye’de Genelkurmay Başkanı'nın eşinin türbanlı olabileceğini yazıyor. Bu da yerli Lieberman. Yoksa bunları, katıldığı Bilderberg toplantısında mı öğrettiler?..
Amerikalı fütürolog Friedman, “Yakın gelecekte Türkiye Rusya’yı yutacak..” derken, karşı cepheden Rusya namına konuşan fatürolog Igor Panarin de cevap veriyor; “2010 yılında ABD gümleyecek..” diyor. Bunlardan birisi tutacak ama bakalım bu tutan hangisi olacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi