Resul Tosun

Resul Tosun

Büyük felaket bir tane değil ki

Büyük felaket bir tane değil ki

Haklının değil güçlünün haklı olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Bizim hak anlayışımıza ters bir dünya. Bizde haklı olan güçlüdür fiziken zayıf da olsa.

Güçlünün desteği haksızı haklı kılmaz/kılmamalıdır.

Hatırlarsanız Obama'ya güvenmiyorum demiştim bu sütunda. Yanılmayı çok isterdim. Soykırım yerine daha ağır bir ifade kullanmış. Büyük felaket. Fakat Obama'ya kızmaya hakkımız yok. Bizdeki özürcüler de aynı ifadeyi kullanmışlardı.

Onlara da kızmaya hakkımız yok. Kızacaksak kendimize kızmalıyız.

Ermeni diasporası, kendi davasını bütün dünyaya tek taraflı olarak anlatıyor ve semeresini topluyor. Ya biz?! Biz ne yapıyoruz? Ne yaptık?

Bugüne kadar maalesef pek bir şey yapmadık. Devlet olarak bizi bekleyen tehlikeye karşı uluslararası platformlarda ve dünya kamuoyunda soykırım iddialarına cevap teşkil edecek çalışmayı maalesef devlet olarak –bu hükümet zamanında atılan adımlar hariç- beceremedik.

Onlar 94 sene önce sorumluları bile hayatta olmayan bir olayın izini sürerken, biz aynı yıllarda Ermenilerle birlikte Müslüman nüfusun çektiği sıkıntılar bir yana, failleri bile hayatta olan -16 sene önce Karabağ'da Hocalı'da yaşanan- soykırımı uluslar arası platforma taşıyamadık bile.

Onlar 94 sene önce yaşanmış acıları soykırım iddiasıyla gündemde tutarken biz İslam dünyası olarak Filistin'de hâlâ yaşanan soykırımdan beter felaketi kendi insanımıza bile anlatmakta güçlük çekiyoruz.

Biliyor musunuz Filistinlilerin uğradığı soykırımın adı da "en Nekbe" yani "Büyük Felaket"tir. Ve bu felaket halen devam etmektedir. En şiddetli örneğini 2008 yılının son günlerinde başlayan Gazze saldırılarıyla tekrarladı. Gazze'de daha o yaralar sarılmadan dünya Gazze'yi unuttu ama 94 sene önceki olaylarla ilgili Ermeni iddialarını unutmadı.

Bizim en büyük hatamız kendi problemlerimizi gündeme taşıma konusundaki tembelliğimizdir, beceriksizliğimizdir.

Bu bağlamda 25 Nisan 2009 Cumartesi günü Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde yapılan Mescid-i Aksa Sempozyumu'nu takdirle anmadan edemeyeceğim. İstanbul Barış Platformu'nun düzenlediği bu uluslararası sempozyum tarihteki değil yaşayan bir sorunun gündemde tutulmasını sağlaması ve tarihe not düşmesi açısından fevkalade önemliydi. Gündem böyle oluşuyor, kamuoyu böyle etkileniyor ve ABD Başkanı da başkası da benzeri faaliyetlerden ve baskılardan etkilenerek açıklama yapıyor.

Tarih'ten Günümüze Mescid-i Aksa, Kudus'te Gerçekleştirilen İhlaller ve Uluslararası Toplumun Rolü ve Aksa'nın Geleceği konularını içeren üç oturum yapıldı. Son oturuma katılamadım ama birinci ve ikinci oturumda gördüğüm yoğun ilgiye hayran kaldım. Salonun içi de dışı da tıklım tıklım doluydu. Çoğunluğu gençlerden oluşuyordu. İlgi fevkaladeydi. Fakat aynı ilgiyi basında göremedim. Bir ikisini dışarıda tutarsak, ne televizyon kanalları ne de gazeteler bu toplantıya gereken ilgiyi göstermediler!

Olsun öyle de olsa bu hayırlı bir adımdır. En azından felaketi bizlerin hafızalarında canlı tutmaktadır.

Hocalı katliamı için de sadece Türkiye kamuoyunu değil dünya kamuoyunu etkileyecek etkinlikler düzenlenmeli ve tek taraflı diaspora propagandasının Türkiye aleyhine oluşturduğu baskı hafifletilmelidir.

Bu bağlamda Ermenistan'ın tarih komisyonunun kurulmasını kabul etmesi, tek taraflı iddialara karşı Türk tarafının tezi de artık konuşulacağından uzun vadede Türkiye lehine bir gelişmedir.

Aşırı milliyetçi Taşnaksütun Partisi hükümetten boşuna çekilmedi!

Azeri dostlarımız da Türkiye'nin attığı bu adımları anlayışla karşılamalıdır.

Biz onları hep anlayışla karşıladık!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi