MHP'nin Kürt politikası

MHP'nin Kürt politikası

Türkiye'nin "Kürt sorunu"nu (hadi bazıları için "terör sorunu" diyelim) hal yoluna koyacak aktörleri tek tek sıralasak, birinci sıraya MHP'yi yerleştirmemiz gerekir. Şayet MHP bulunacak çözümü benimsemezse ve direnirse kalıcı bir çözüme ulaşılamaz.
MHP'nin rolünü, bu alandaki gücünü değil sorumluluğunu hatırlatmak için vurguluyorum. Çünkü MHP'nin belirleyici gücü yapıcı değil, yıkıcı bir faktör olarak kapıda bekliyor. Eğer sorun silahla değil siyasetle çözülecek ise siyasî aktörlerin rolü belirleyicidir. Gelişmeler bir siyasal aktör olarak TSK'nın (ve devletin), AK Parti hükümetinin ve karşı cephede PKK'nın "siyasal çözüm"e yakın durduğunu gösteriyor. Bu aktörlerin hepsinin çözümde yer alması gerekli, ama yeterli değil. MHP'nin çözüm yolunda ilerlerken denkleme koyacağı ağırlık ise her şeyi altüst edebilir.

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin bu haftaki grup konuşmasında verdiği mesajlar ve kullandığı dil bu yüzden çok önemliydi. Bahçeli, genel olarak ılımlı ve dikkatli bir dil kullanıyor. Yeterli mi?

MHP'nin kullandığı dilde (sadece MHP'ye özgü jargonda) ciddi sorunlar var. MHP'nin büyük bir tehlike olarak önümüze koyduğu "PKK'nın siyasallaşması" bunlardan biri. "PKK'nın siyasallaşması" ne demek? Hadi olduğu gibi kabul edelim. Bir terör örgütünün elindeki silahı bırakarak "siyasallaşması" yani siyasal araçlarla yoluna devam etmesi olumlu bir gelişme değil mi? Yine bir başka deyim: "Siyasal bölücülük". Şayet böyle bir şey varsa bunun "siyasal olmayanı" da olmalı. Bahçeli'nin kullandığı "siyasallaşmış bölücülüğün eylemlerini toplumsallaştırma çabaları"nı, herkesin anlayacağı biçimde nasıl tanımlarız?

Kürt sorununu, partiler arasında bir polemik konusu olmaktan çıkartacak sorumluluğu da MHP'nin üstlenmesi lâzım. Bu yüzden, son gelişmeleri yapıcı bir dille analiz ederken hükümeti "gaflet, kararsızlık ve çaresizlik"le itham etmesinin sorunun çözümüne bir katkısı yok. Teröre kurban giden şehitlerle, hükümetin "taviz veren siyaset sicili" arasında ilişki kurmak da sorumlu bir dile aykırı. Bahçeli'nin "...yaklaşık 25 yıldır süren bölücü terörle mücadeleye son vermenin zamanı çoktan geçmiştir" sözü, retorikten ibaret değilse o zaman bulduğu çözümü söylemeli. Zira, "terör örgütünün ya tam bir imhası... ya da tam bir teslimiyet haliyle silahsızlandırılmış mensuplarının adaletimize intikali" diye önümüze koyduğu iki seçeneğin, 25 yıldır askerlerin söylediklerinden hiçbir farkı yok. Sahi MHP bugün, 25 yıldır savunduklarına ilave yeni ne söylüyor? Bugün artık askerlerin bile terk ettiği, Kuzey Irak yöneticileri için "aşiret reisleri" tabirini ısrarla kullanmaya devam etmesinin kime ne faydası var? MHP'nin bir Kürt politikası var mı? "Terör örgütünü yok etmek veya adalete teslim etmek" seçenekleri dışında canımızı yakan bu soruna dair MHP'nin söylediği ne var? Meselâ Bahçeli, bir Kürt vatandaşımızın bir Kürt olarak sahip olduğu hakları acaba nasıl sıralar ve koyduğu yasakları nasıl temellendirir? Bu konuda içinde olumsuzluk eki olmayan kaç cümle kurabilir?

MHP'nin siyasî misyonu ile parti çıkarları arasında çelişkiler var. Türkiye Kürt sorununun çözümünde yeni bir aşamaya girdi. Kanı kanla yıkamaya kalkmanın ne bu ülkeye ne de yaşayanlara faydası var. 40 bin kişi öldü diye, yeni 40 bini gözden mi çıkartalım? Devletler kan davası gütmez. MHP bugüne kadar bu sorunu sömürerek siyaset yapmadı; ama katkı da sağlamadı. Şimdi, pozitif bir dille bir adım ileri geçmesi, çözüm önünde engel gibi görünmekten çıkarak bir ucundan meseleye el atması lâzım. Sorun çözülecekse MHP'nin de taşın altına elini koyması şart.

MHP'nin itiraz etmek, denenmiş ve imkânsız olduğu anlaşılmış olanda ısrar etmek dışında yapıcı bir dilin egemen olduğu Kürt politikası geliştirmesi lâzım. Devletin, milletin ve ülkenin MHP'nin Kürt politikasına şiddetle ihtiyacı var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi