Mayın temizlenmesi üzerine

Mayın temizlenmesi üzerine

Osmanlı Devleti’ni yıkan Hıristiyan âlemi, Osmanlı idaresi altında yaşayan Müslümanların aralarındaki gönül bağını yıkamamıştı. Gün gelir birleşebilirler düşüncesiyle, aradaki bu gönül bağını da yıkmaya uğraştılar.
Bizi “Araplar sizi arkadan vurdu” diye kandırırken, Arapları da “Türkler sizi asırlarca sömürdü” diye bize düşman etmeye çalıştılar.
Mısırlıları, “Türkler toptan dinden dönüp mürted oldu” diye kandırdılar.
Mısırlıların, bizi mürted zannettiklerine şahit olanlardan biri de Özal zamanında resmi bir heyetle Mısır’a giden eski Bakan Sayın Ali Coşkun’dur.
Birbirlerine maddeten yakın olan Müslümanların birleşmesinden de çekiniyorlardı batılılar. Onların tesiriyle midir nedir, güney sınırımızı kendimiz mayınlayıp aramıza ölümcül bir engel koyduk. Nice vatandaşımızın yaralanmasına ve ölümüne yol açmış olduk.
Girdiğimiz yolun çıkmaz sokak olduğunu anlayıp “Ben çizdim ama ben oynamıyorum” diyen çocuklar gibi “Mayını ben gömdüm ama ben geri çıkaramıyorum” diyoruz.
Bir kanun tasarısı hazırlamışız. Demişiz ki, “Bu mayınları hangi firma temizlerse, 5 senede temizlesin, 44 sene de kullansın, 49 yıllığına bu topraklar onun olsun.”
Temizlensin tamam. Ama niye biz kullanmayacağız da temizleyen firma kullanacak!
49 yıl bir ömürdür, bu bir...
İkincisi:
Mayınlı arazinin bir kısmı devletin, bir kısmı vatandaşın. Şimdi vatandaş temizlenecek olan arazisini haklı olarak geri istiyor.
Temizlenmesinin masrafı olacakmış. Olabilir...
Vatandaş mı mayınlattı kendi arazisini?
Devlet, vatandaşının 1 kuruşluk hakkını 10 kuruş harcayarak alır, sahibine verir...
Mayınlı arazilerin İsrailli firmalara temizlettirileceği haberi, Sayın Başbakan’ı kızdırdı. Bu tasarıda İsrail isminin olmadığını söylüyor. “İsrail ismini nereden çıkarıyorsunuz?” diyor.
Doğrudur. İsrail ismi yok. Peki bu işin İsrail firmalarına verilmesine bir engel var mı?
Hayır, o da yok!
Mayın temizleme işinin İsrailli firmalara verilmesine tasarı açık mı?
El cevap: AÇIK
İşte tepkiler buna.
Niye tepki var?
Çünkü İsrailliler zaten bu toprakların kendilerinin olduğunu söylüyorlar açık açık.
“Oralar zaten benim” diyen kimselere, “Sen buraya yanaşamazsın” denilmesi şart.
Daha geçen hafta, Güneydoğu Anadolu’da “Hazreti İbrahim Buluşması” toplantısında, İsrail Büyükelçisi “Bu topraklar bizim için mühimdir, değerlidir” dedi. Bunun gizlisi kapaklısı yok.
(Buradan, onlara kendi topraklarımızda bu sözleri söyleme imkânı verenlere de acı bir biber gönderiyorum.)
Sevgili Serdar Arseven, “Sayın Başbakan mayın tasarısını geri çekti şükürler olsun” diyordu.
Haklıdır; çünkü gerçekten bu mesele şükredilecek kadar mühim.
Serdar kardeşim devam ediyordu;
“Uçurumun kenarından dönüldü.”
Aynen öyle...
İyi de; bu tasarı Türkiye’nin zararına idiyse, niye hazırlanmıştı?
Türkiye’nin faydasına idiyse, niye geri çekildi?
Sayın Başbakanımız, tasarıya karşı çıkan muhalefete de, köşe yazarlarına da kızıyor.
Ne var ki; milletin bir beklentisi var. Millet, İsrail’in mayın temizleme işinden uzak tutulacağına dair Başbakan’dan açık bir söz bekliyor.
Böyle bir söz söylese, muhalefet de mecburen susar, köşe yazarları da tenkitten vazgeçer.
Ama Sayın Başbakan çok şey söylemekle beraber, bu hususta susuyor. “Bu işin İsrailli firmalara verilme ihtimali yok” demiyor da, “Biz burada olduğumuz müddetçe ne Yahudisi, ne bilmem ne belası zerre yamuk yapamaz” diyor.
Haliyle bu sözden “Bu işi İsrailli firmalara versek de bir zararı olmaz” mânâsı anlaşılıyor ve tasarı geri çekilmiş olsa bile ilk düşünceden geri çekilmediği düşünülüyor.
“Kimse yamuk yapamaz” deniliyor ama bir de gerçek var.
Kaymakamımızın tokatlanması gerçeği.
Başımıza çuval geçirilmesi gerçeği...
İsrailli firmaları bu topraklara sokup, bir de başımıza çorap mı ördürelim!
Yediğimiz yamuklar, yapılacak yamukların teminatı değil mi?
Sayın Başbakanımız, “Biz burada olduğumuz müddetçe” diyor.
26.02.1954 doğumlu olan Başbakanımız, 49 sene sonra 104 yaşında olacak. O zamana kadar iktidarda kalacağını mı düşünüyor acaba?
“Buraya yabancılar ellerini-kollarını sallayarak giremezler” diyor.
Girdiler Sayın Başbakanım!..
1 Mart tezkeresinin reddinden önce ABD, Güneydoğu Anadolu’ya girip, hatta oralarda birçok yerleri de kiralamadı mı?
Teskere reddedilince de “Bunu kaydettik, unutmayacağız” diyerek çekilmediler mi?
Çekildiler ama neye dayanarak girmişlerdi?
Hatta o günlerde şöyle bir zül bir yamuk yaşanmıştı;
Bu ABD bizim topraklarımızda ne yapıyor diye öğrenmek için giden bir milletvekilimize, “Hayatınız hakkında garanti veremeyiz” demişlerdi.
Nerede?
Türkiye topraklarında.
¥
• İsrailli firmalar zararına bu işe talip olsalar bile, mayın tarama işi onlara verilmemeli.
• O toprakların 49 yıllığına verilmesi, 49 yıllık üs kurulması demektir. Uçak bile indirebilirler oraya. Müdahale bile edemeyiz.
• Gayriresmi Kürt yönetiminin Akdeniz’e açılması için bir koridor vermiş oluruz.
Not: Bu yazı mayın temizleme meselesinin Meclis’te görülmesinden önce yazılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi