Karne ve kene ve grip ve tatil!..

Karne ve kene ve grip ve tatil!..

Ahir zamanda para, fitne ve fesat ve hastalıklar çoğalacakmış... Adına kuş gribi, domuz gribi, deli dana, AIDS, SARS vs. vs... ne derseniz deyin!

Kimileri “domuzların itibarını(!) kurtarmak için”, hınzırdan geçtiği bilinen sari hastalığın adına ısrarla HıVı filan diyor... Maymunlardan geçtiği sanılan AIDS hastalığına HIV ismi verilirken de acaba, maymunların itibarı mı düşünülmüş?!. Öyleyse kuşların itibarı ne olacak? “Tavukkıran” demek tavuklara hakaret mi sayılır? Yoksa “Kene hastalığı” demek de yasaklanacak mı? “Deli Dana” yerine ne diyeceğiz?.. Nevzuhur virüsler insan sağlığını tehdit ederken, beri yanda kara mizah tartışmalar sürüyor.

Bir zamanlar veba varmış... Asırlar boyu, kimbilir kaç milyon insanın hayatını söndürmüş. Mesela 14. Asırda Orta Asya’da baş gösterip Avrupa’ya doğru yayılan “Kara Veba”dan 75-80 milyon kişi ölmüş. Şimdi de AIDS için asrın vebası diyorlar. Özellikle Kara Afrika’yı pençesine almış... On milyonlarca insanın bu virüsü taşıdığı biliniyor. Bazı ülkelerde nüfusun üçte biri, belki daha fazlası bu hastalıkla malul... Tıp ilmi deva arıyor ama, insanlar da patır patır ölüyor. Afrika’da insan hayatı çok ucuz olduğu için(!) bu ölümler, gelişmiş dünya medyasında çok da fazla yer işgal etmiyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün çağrıları, uyarıları yeterince yankılanmıyor. Aslında Afrika’da daha pek çok sari hastalık kol geziyor. Mesela sıtma (Malarya) bunlardan biri.

Afrika’da var da, Asya’da yok mu? Afrika, Güney Doğu Asya ve Batı Pasifik bölgelerinde halen yıllık sıtma vak’ası 300-350 milyon. Ölüm miktarı 1.7 - 2.5 milyon arasında... Ne yazık ki, dünya nüfusunun yarıdan fazlasını barındıran Asya’da da insan hayatı çok ucuz! Dolayısıyla Hindistan’da, Çin’de ve diğer kalabalık ülkelerde her yıl sari hastalıklardan kaç kişinin öldüğünü tam olarak bilmek mümkün değil.

1918-1920 yıllarında yaklaşık elli milyon insanın hayatına mal olan hastalığın adı “İspanyol Gribi” idi... Sahi Deli Dana hastalığına (BSE), niçin ‘İngiliz Şapı’ denilmedi acaba?. Şimdilerde Dünya Sağlık Örgütü, “Domuz Gribi” için küresel boyutta alarm veriyor. Haydi bakalım çıkın işin içinden. Bu sene Müslümanların hac farizasını yerine getirmesi de tehlikeye girdi. HıVı yani “Domuz Gribi” virüsünün sıcakta fazla yaşayamadığını söylüyor uzmanlar. Doğru mu değil mi, yine bu virüsün 800 metre rakımdan aşağı yerlerde yaşayamayacağı da iddia ediliyor. Lakin tehlike giderek büyüyor. Virüs bilmem kaçıncı safhaya girmiş...

Peki şimdi ne olacak?

Deniz kenarında, yani sıfır noktada bu virüs olabilir mi? Bu yaz tatilciler ne yapacak? Turizm sekteye uğrayacak mı? Dana, kene, kuş vb. hayvan ismiyle anılan başka virüsler de ortaya çıkacak mı? Karadeniz yaylalarımızda tehlike hangi boyutlarda? İki üç senedir, Giresun, Tokat, Amasya havalilerini tehdit eden kene hastalığı (KKKA), alan genişletecek mi?

Daha dün karnelerini alan çocuklar, kene korkusunu yenebilecek mi? İnsanlar çekinmeden çimenlere oturup şöyle keyifli bir piknik yapabilecek mi? Yeterince kene ilacı var mı?

İlaç firmaları bu işten ne kadar kazanacak? Turizmciler endişelenirken, ilaççılar voleyi mi vuracak? Yoksa o korkunç iddialar doğru mu? Yani bütün bunlar bir büyük oyun mu? Daha doğrusu küresel güçler, ekonomiyi kendilerine göre dizayn etmek için, çaktırmadan biyolojik savaşı sürdürüyor da haberimiz mi yok? Mesela SARS hastalığında Çin ne kadar darbe yedi? “Domuz Gribi virüsünü ABD’liler laboratuvarda üretti” diyen Ruslar, neyi anlatmaya çalışıyor? Tamiflu adlı ilaçtan kaç milyar dolar ciro yapıldı?

Aman... Tatil mevsiminin daha ilk gününde bu can sıkıcı sorulara ne gerek var! Keyfinize bakın. İyi tatiller!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi