Gökhan Özcan

Gökhan Özcan

Gökyüzü çiçekleri

Gökyüzü çiçekleri

Son zamanlarda çocukların bulabildikleri her şehir boşluğunda yeniden uçurtma uçurmaya başlamış olmaları beni nasıl mutlu ediyor bilemezsiniz. Adeta kaybettiğimiz bir cepheyi yeniden kazanmışız duygusuna kapılıyorum. Gökyüzünü dolduran bu kâğıttan çiçeklerin rüzgârla birlikte bir o yana bir bu yana salınışları benim de içimi bir nebze serinletiyor. Kimilerine çok önemli gelmeyebilir bu manzara, bu işi biraz abarttığımı düşünebilirler. Varsın öyle düşünsünler, ben bu sevinç ve heyecanı içimde hissetmeye devam edeceğim.

Çocuklarımızın çocuk gibi olamamaları, kendilerini çocuk gibi hissedememeleri, sadece çocuklukta yaşanabilecek hayat güzelliklerini hiç tadamadan büyüyüp gitmeleri benim en büyük üzüntülerimden biri. Büyükler arasındaki ilişkileri insani bir sıcaklıktan ve asgari bir nezaketten mahrum bırakan sebebin, bu kaybedilmiş, boşa harcanmış çocukluk zamanları olduğunu düşünüyorum. Çocukluğunu bütün renkleriyle birlikte yaşayanların, hayatlarının daha sonraki evrelerinde insaflarını, merhametlerini, sevgilerini bir daha hiç yitirmeyeceklerine inanıyorum. Çocukların hayatlarının tadının kaçtığı günden beri, hayatın tadının da kaçtığını görüyor, hissediyorum. Bahçelerden erik çalan, çember çeviren, misket oynayan, uçurtma uçuran, akşam ezanı okununcaya kadar patlak bir plastik topun peşinde koşturan ya da terli terli su içtiği için boğazı şişen çocukları özlüyorum. Başka yerlerde var mı bilmiyorum, ama ben etrafımda hiç göremiyorum o çocukları. Benim gördüklerim kendilerini odalarına ya da bilgisayarlarına kilitliyorlar, sürekli test çözüyorlar, kulaklıklarındaki sesleri hayatın sesine yeğliyorlar. İşte bunun için bahçelerde, parklarda, boş arsalarda uçurtma uçuran çocuklar çok iyi bir haber benim için…

Oturduğu evin yakınlarında bir kullanım ihtilafı nedeniyle uzun zamandır kendi haline terk edilmiş epeyce geniş bir arsa var. Ortasından asfalt bir yol geçiyor ama o da kullanılmıyor. Her tarafını otlar bürümüş durumda. Asfalt yolda ve otların içinde düzensiz çizgiler şeklinde uzayan küçük patikalarda koşuya çıkıyor insanlar son birkaç yıldır. Yakın zaman önce onlara bisikletli çocuklar eklenmişti. İşte şimdi de uçurtma uçuran çocuklar geldi. İkindi vakti geçip güneş keskinliğini kaybettiğinde insanlar yavaş yavaş o arsada toplanmaya başlıyor. Çok değil beş on dakika sonra gökyüzünü renk renk uçurtmalar kaplıyor. Son yıllarda yaşadığım bu heyecansız şehirde gördüğüm en güzel manzara bu, hiç kuşku yok!

Bu akşamüstü buluşmalarının en güzel tarafının da her şeyin kendiliğinden olması… Etrafta yaşayan insanları her akşam ayaklarının bu evvel zaman hatırasını yâdetmeye doğru çekmesi… Küçücük çocuklardan kocaman adamlara, kadınlara kadar herkesin uçurtmaların heyecanını anı anına yaşaması, onların rüzgarla iki yana savrulması gibi iki tarafa koşuşturup durması… Uçurtmaların ipleri karışmasın diye yerlerini sürekli değiştirmeleri… Bütün yüzlerin, bütün gözlerin gökyüzüne çevrilmesi… Ruhların, kalplerin, gönüllerin genişlemesi… Yaş farkının ortadan kalkması, herkesin öyle böyle değil, tam kıvamında çocuklaşması…

Her fırsatta bu güzel çocuk bahçesinin kapısından içeri gireceğime, gökyüzü çiçeklerini uzun uzun seyredeceğime, bu güzelliği doya doya içime çekeceğime emin olabilirsiniz. Hatta şöyle en renklisinden bir uçurtma bile alırım belki kendime!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gökhan Özcan Arşivi