Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Direniş ABD pazarlığı mı?

Direniş ABD pazarlığı mı?

Irak Direnişi Siyasi Konseyi Sözcüsü Abdurrahman Bağdadi, Türkiye'de Amerikalılarla yaptıkları görüşmelerin müzakere olmadığını sadece görüşmeler çerçevesinde şartlarını deklare ettiklerini söyledi. Bağdadi'nin bazı internet sitelerine yansıyan açıklamalarından bu şartları da öğrenmiş bulunuyoruz. Elbette ki bu şartları Amerikalıların dikkate almaları beklenemez veya düşünülemez. Bu dört şarttan birisi, ABD'nin işgalden dolayı resmi olarak Irak halkından özür dilemesidir. Elbette ki gönül arzu eder ki keşke Amerikalılar, Irak ve Afganistan halkından özür dileseler. İsrail de aynısını Filistin halkına yönelik olarak yapsa. Lakin temenniler başka bir vadide gerçekler başka bir vadide salınıyor. Irak direnişinin ikinci talebi ise Iraklı işgal kurbanlarına ve işgalden zarar görenlerin zararlarının telafi edilmesi. Aynen yıllar yılı Almanya'nın, Nazilerden dolayı günah çıkartması ve Nazi kurbanları adına tazminat ödemesi gibi. Üçüncüsü de, bütün esirlerin salıverilmesi ve direnişin meşruiyetinin tanınması. Bunları yaptığında ABD hem kendisini hem de yaptıklarını inkar etmiş olur.

Bu talepler haklı olmakla birlikte gerçekçi değil. Yani Amerikalılar bu talepleri dikkate almazlar. Buna rağmen neden Amerikalılar Iraklı dört direniş örgütü temsilcileriyle görüşme ihtiyacını hissetti? Özellikle de direnişin tavsadığı bir sırada. Son sıralarda yeniden tırmanma şeridine geçmiş olsa bile Irak direnişi geçmiş yıllara nazaran en tavsamış dönemini yaşıyor. Öyleyse Amerikalıların niyeti ne ? Amerikalılar işgalden sonra insiyatifi kaybetmiş ve işbirlikçi olarak getirdiklerinin siyasi olarak güçlenmesi ve başka gündemlere yönelmesi karşısında onları da dengelemek istemektedir. Bundan dolayı da Hizb-i İslami gibi Sünni partilerinden sonra Sünni direniş örgütlerini de siyasi arenaya çekmeye ve onları da siyasi ameliyeye ve sürece dahil etmeye çalışıyor.

İşte bundan dolayı Maliki hükümeti bu görüşmeler karşısında beyninden vurulmuşa döndü ve derhal tepki gösterdi ve Türkiye'ye protesto notası verdi. Halbuki, böyle bir notayı Mukteda Sadr gibiler Türkiye'yi ziyaret ettiğinde vermemişti. Belli ki, Maliki hükümeti ve ortakları da Amerikan işgali üzerinden kazandıkları imtiyazları başkalarıyla paylaşmak istemiyor. Türk tarafından yapılan açıklama ise bunu reddeder nitelikte olmuştur. Türk tarafı görüşmeleri ve detaylarını Irak tarafıyla paylaştıklarını söylemiş bulunuyor. Dolayısıyla meselenin bu noktası anlaşılmamış durumda. Direnişi temsil eden taraflar da Irak hükümetinin tepkisini anlayamadıklarını ifade ediyorlar. Zira, onlar da Türkiye'nin temaslar konusunda Irak hükümetini önceden haberdar edeceğini ve bilgilendireceğini kendilerine de ifade ettiğini teyit ediyorlar.

Direniş sözcülerine göre, Maliki hükümetini veya Yeşil Bölge hükümetini asıl rahatsız eden Irak'ta başka aktör ve faktörlerin de varlığının ortaya çıkması. Tekelin kırılması. Abdurrahman Bağdadi, son Amerikan askeri çıkıncaya kadar da ellerini tetikten çekmeyeceklerine ve direnişi sürdüreceklerine dair söz veriyor. Amerikan askerleri ve diplomatlarının da katıldığı görüşmeler Mart ve Mayıs aylarında Türkiye'de gerçekleşmiş ve Amerikan heyeti Haziran ayına kadar cevap vereceklerini ve yeni bir tur yapacaklarını söylemiş lakin ardından heyetten ses seda çıkmamış.

Iraklıları kuşkuya düşüren ise Amerikan yönetiminin görüşmeleri Washington Post'a sızdırması olmuştur. Washington Post'un haberinden sonra Irak hükümeti işkillenmiş ve bunun üzerine tepkilerini dile getirmiştir. Washington Post gazetesinin haberinde yer alan detaylarda göre Amerikan yönetimi direnişçileri siyasi sürece dahil etmek istiyor. Herhalde Maliki yönetimini rahatsız eden bu nokta olmalı. Maliki yönetimi Amerikalılarla önceden anlaşmış olmanın avantajını sonuna kadar götürmek istiyor. Bu noktada tekel olarak kalmak istiyor. Yıl sonunda Irak meclis seçimleri de yapılacağından dolayı karşı kutupların organize olmasını istemiyor. Amerikalılar haziran ayında yapılması beklenen görüşmeyi tek taraflı olarak iptal ettiklerine göre bu sürüncemede kalan süreci neden duyurdular? Acaba bu yolla Maliki hükümetine şantaj ve baskı mı yapmak istiyorlar? Tabii hepsi mümkün. Lakin bu durumda herkesle herkesi buluşturan Türkiye'nin çıkarı ne? Türkiye Hizb-i İslami gibi Sünni kesimin kitle partilerinin siyasi sürece dahil edilmesinde öncü bir rol oynamıştı. Bununla Irak'taki işgal ve işgal sonrası rejim bir nevi meşruiyet kazanmıştı. Şimdi direniş gruplarını da aynı şekilde siyasi sürece dahil etmek için aracılık rolü oynuyor. Burada İran'ın rolüne mümasil bir rol oynuyor. Taraflar birbirinden farklı olsa bile oyunun kendisi aynı. Bilindiği gibi Ahmet Çelebi'nin el Hayat gazetesine de anlattığı gibi Iraklı Şii partiler İran'dan icazet aldıktan sonra siyasi sürece katılmışlardı. Irak Sünnileri de Türkiye'nin işaretiyle aynı sürece dahil oldular.

Türkiye Afganistan'da da benzeri bir rol oynuyor. Direnişi dönüştürüyor ve kırılmasına neden oluyor. Belki bu yöntemin kazanımları da olmuştur lakin bedeli hiç hesap edildi mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi