Ramazan eğlence ayı değildir

Ramazan eğlence ayı değildir

“Dinlerini oyun ve eğlence edinen ve dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak; sen Kur'an ile, kişinin, kendi kazancı yüzünden, Allah'tan başka bir dost ve şefaatçinin bulunmadığı ahirette tehlikeye düşmemesi için öğüt ver. Zira o kişi, bütün varlığını fidye olarak verse bile, kendisinden alınıp kabul edilmez. işte bunlar, kendi kazandıkları yüzünden tehlikeye girmiş kimselerdir. Nankör olmaları dolayısıyla onlar için kaynar bir içecek ve acı bir azap vardır.” (En’am, 70)
Ramazan ayı şenlik ve şölenlere dönüşmeye başladı. Bu şölen ve şenliklerde de maalesef tüketim kültürü egemen. Sultanahmet, Eyüp gibi kitap fuarları, kitap fuarı olmaktan çıktı, sucuk ve döner fuarına dönüştü. Ramazan, kişilerin kendilerini sorgulayacakları, nefis muhasebesi yapacakları bir ay olmaktan çıktı. Ramazan ayı İstanbul’da Sultanahmet, Eyüp, Üsküdar şölenlerine, şenliklerine, başka illerde ve büyük ilçelerde de yine benzer şölen ve şenlik ayına dönüştü. Muhasebe yapılacak ay değil, stres atılıp eğlenilecek bir ay oldu.
Maalesef bugün Ramazan ayı israfın en fazla yapıldığı ay. Bu ayda mutfak masrafları üçe beşe katlanıyor. İftar yemekleri muhteşem ziyafetlere dönüşüyor. Rahmetli Selahattin Özer abi Mehmet Soyalan’a verdiği bir röportajda şu sözleri dikkatimi çekti:
“Kendi evladım gibi sevdiğim bir kardeşim bizi ailecek iftara davet etti. Gittik. Yalnız başıma geleceğimi biliyorum. İftar için masaya oturduk. Masadaki yemekleri saydım. On dört çeşit yemek var. Hanım kızımız bunu için en az üç gün uğraşmıştır. Sonradan öğrendim öyle de olmuş. Kendi kendime düşünüp, konuşuyorum: “Bu sofra senin için, sana değer verildiği için üç gün çalışılarak hazırlanmış. Sakın bir şey söyleyip kalp kırma” diye kendimi frenlemeye çalışıyorum. Bir yandan da bir şey söylemesem kendi kendim ile çelişiyorum, Selahaddin Özer olmaktan çıkıyorum. Dayanamadım, evin beyine “Kusura bakma bir şey söyleyeceğim.” dedim. Özür dileyerek başladım, “bir daha böyle bir şey yapmayalım, bir daha beni çağıracak olursanız, “Üç çeşit dışında bir şey hazırlamanızı istemiyorum” dedim. Evin beyi “Ben de rahatsızım, hanıma söz dinletemedim, buyur sen anlat, senin gelinin sayılır.” dedi ve hanımını çağırdı. Aynı şeyi ona da söyledim. Aradan dört sene geçti, bir daha ne iftara çağırıldık, ne de iftara gelindi. Böyle bir durum söz konusu maalesef.”
Ramazan eğlence ayı değil, ibadet ayıdır.
Ramazan şenlikleri düzenleyen laik devletin dindar belediyeleri, Allah’tan hiç mi korkmuyorsunuz diye sormak gerekir.
Dini bir ayı, din dışı etkinliklerle süslemeye, insanları zevk ve sefaya sürüklemeye ve türlü hokkabazlıkların malzemesi haline getirmeye ne hakkınız var?
Bırakın Ramazanı, Ramazan’dan ve Müslüman insanları ifsat etmekten ellerinizi çekin, diye isyan edesi geliyor insanın. Canınız ne zaman isterse başka bir ay seçin ve istediğiniz eğlenceyi, istediğiniz şenlikleri o ayda düzenleyin. Ama dinin arınma ve kendini tutma, kendine gelme ayını oyuncak etmeyin. Hem kendinizi hem de ümmeti Muhammed’i rezil etmeyin.
Ramazan ayı, her müslümanın kendisini hesaba çekmesi gereken bir aydır. Kurumsal hatalar kadar, ferdi hatalar da maalesef bu ayda çok yaygın olarak yapılmaktadır. İbadet ve sevap kazanma yerine israf, ifsat ve günah kazanma daha öne çıkıyor.
Sigara içenler burnundan soluyor, akşamı zor ediyor. Bazıları orucunu bile sigarayla açıyor. İftar vakti trafik felç oluyor, kazalar artıyor. Bir az geç yetişseniz evinize orucunuz ifsat olmaz korkmayın. Orucu asıl ifsat eden başkalarının hakkını gasbetmek, oruçlu ağızla kavgaya tutuşmak, kötü söz söylemek veya başkalarına zulmetmektir.
Bilin ki Allah’ın sizin ne namazınıza ne orucunuza ihtiyacı yoktur.
Onlara ihtiyacı olan biziz.
Orucu, bir gösteriye ve başkalarına dindarlık havalarına dönüştürmek de geleneksel olarak uydum kalabalığa orucu da insana bir fayda kazandırmaz.
Oruç bizi, öz değerlerimizle buluşturduğu, gözümüzü ve gönlümüzü Kur’an’ın rehberliği ile aydınlattığı ölçüde, ahlakımızı ve amellerimizi ıslah ettiği ölçüde makbuldür.
Eğer Ramazan vesilesi ile Kur’an’ı anlayarak okuyor ve hayatımıza kılavuzluk etmesini sağlayabiliyorsak o oruç bize bir şeyler veriyor demektir.
Peygamberimizin buyurduğu gibi sırf bağlı olduğu için aç kalan develer gibi olmayalım.
İrademizi ilahi iradenin tercihine sunmanın vecdi içerisinde huzur dolu bir ramazan geçirmenizi ve ramazanla yanmanızı ve ramazana kanmanızı dilerim.
Ramazan-ı şerifiniz mübarek olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi