Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Davayı kavmiyet kaltabanları

Davayı kavmiyet kaltabanları

Kur'an-ı Kerim ' El fitnetü eşeddu mine'l katl' buyurmaktadır. Bu ayeti iyice tedebbür ettiğimizde bizi mehalik ve tehlikelerin uzağına davet ettiğini görürüz. Gereğini yaparsak muhakkak ki bizi tehlikelerden masun kılacak ve koruyacaktır. Hadislerde de fitne uykudadır uyandırana lanet olsun buyrulmaktadır. Fitne kargaşa ise neden kargaşa, katl ve cinayetten büyük oluyor? Bunun nedeni şeksiz şüphesiz sebep olmasından ileri geliyor. Katl yani öldürmek veya cinayet bir sonuçtur. Ona götüren amil ve faktör ise fitnedir. Bundan dolayı fitne ile katl sebep sonuç ilişkisidir ve sonuca götüren faktör de bu durumda sonuçtan daha şedit olmuş oluyor. Bu itibarla, İslam alemindeki en büyük iç fitnelerden birisi davayı kavmiyet yani ırkçılıktır. Bir diğer ifade ile şuubiyye cereyanıdır. Diğeri de mezhebi anlamda fırkacılığa dayalı asabiyet veya taifiyye gailesi ve belasıdır. Zındıka cereyanı nasıl ki İslam dışı dinlerden daha tehlikeli ise taifiyye ve şuubiyye cereyanları da belki küfür olmadığı halde küfürden daha tehlikelidir. Nedeni, küfürle aranıza fasıla ve set ve mania koyabilirsiniz lakin içten geldiğinden dolayı zındıka cereyanının bir kolu hükmünde olan ırkçılığa veya fırkacılığa karşı kolay kolay karşı koyamazsınız. Bundan dolayı ırkçılık cahiliyet gelenekleri arasında sayılmış ve buna çağıran cahiliyet hamiyeti peşinde olan kişi olarak tanımlanmıştır. Mehmet Akif merhumun en samimi ve candan dostlarından olan ve onun tabiriyle bakiyyetü'l seleften sayılan Babanzade Ahmet Naim haklı olarak ırkçılık taun ve belasını küfürden daha tehlikeli saymıştır. Hilafı düşünülemez. Bunun sebebi ayrımının ve ilacının zor olmasıdır. Bir benzerini Musa Carullah Bigiyev, el Veşia kitabında ehl-i bidat meslekleri için söylemiştir. Hatta ifadesi şudur :" Fırka bidatı küfürden daha şiddetlidir zira ehl-i bidat fırka, kafir bir fırka olsa küfrünün zararı kendisinedir. Lakin İslam dairesinde ehl-i bidatın ve fırkacıların bidatı ve fırkacılığının zararı bütün Müslümanlaradır..."

Bu durum için genelde ayıkla pirincin taşını derler. Demek ki nasıl fitne cinayetten daha büyük ise bu bağlamda da davayı kavmiyet (ırki fırkacılık) ve taifiyye olarak anılan dini veya dine dayalı fırkacılık da küfürden daha beterdir.

Osmanlı sonrasında davay-ı kavmiyetin içimizdeki panzehirleri Bediüzzaman, Babanzade Ahmet Naim ve Mehmet Akif Ersoy'dur. İlk ikisi Kürtçülüğün Mehmet Akif de Arnavutçuluğun panzehiridir. Akif, Müslümanları temelden yıkacak zelzelenin ve felaketin ırkçılık belası olduğunu ifade etmektedir. Günümüzde bölücülük dediğimiz hususa onlar tefrikacılık demektedir. Ahmet Naim üzerine yazdığı eseriyle tanınan Hüseyin Hansu İslam'da davayı kavmiyet kitabı bulunan Babanzade ile alakalı olarak şunları kaydetmektedir: "Ahmet Naim, İslam'ın birliğini, Müslümanların hem düşünce hem de siyaset anlamında bir birlik vücuda getirmelerini engelleyici ulusçuluk akımlarına karşı sert bir şekilde mücadele etmiştir. Ona göre milliyetçilik akımı da dinden ayrı bir devlet isteyen Batıcılık gibi, batıdan gelen ve İslam birliğini bozan kanser kadar tehlikeli bir mikroptur. Meşrutiyetin ilanından hemen sonra Arap İttihad Kulübü'nü kuran Arap milliyetçilerini, ırkçılığın dini ve siyasi açıdan tehlikeleri ve zararlı sonuçları hakkında yazdığı yazılarla uyarmış, daha sonraları aynı yolu takip eden Türkçülerle mücadele etmiştir. Bu derneğin ırkçılığı çağrıştıran "Arap" ismini kullanmasının müslümanların birliğini zedeleyeceğinden endişe ederek bu konudaki düşüncelerini İttihad gazetesine "Arap Kardeşlerimize Bir Nasihatimiz" adıyla yazdığı birkaç yazıyla dile getirmiştir. Sebilurreşad dergisinde uzun bir makale halinde yazdığı daha sonra da kitaplaştırdığı "İslam'da Davayı Kavmiyet" başlığı altında ise Türk milliyetçilerini hedef almış, ırkçılığın İslam'a aykırı oluşunu ve tehlikeli sonuçlarını uzun uzun açıklamıştır.

Ulusçuluğa düşman olmasını Kürt kökenli olmasına bağlayanlar varsa da, o Kürt ulusçuluğuna da karşıdır. Onun inancına göre ideal olan Müslüman birliğidir. İslam'da Ona göre ırkçılık dinsizlikten daha tehlikelidir. Çünkü dinsizlik açıktır ve maddidir, İslamiyeti yıkamaz, fakat ırkçılık sinsi bir şekilde İslam inançlarını baştan başa tahrif eder..."

Akif de dahili tehlike olması hasebiyle ırkçılığı en zararlı meslek olarak görür. Gözünde adeta taundan farksızdır. Mehmet Akif'in ifadesiyle ırkçılık lanetli bir tohumdur. Mikroptur ve Bediüzzaman da ona Frenk illeti der. Süleymaniye Kürsüsünde Akif bu habis ura ve belaya karşı haykırıyor ve Batılıların 'kal'a içinden alınır' yaklaşımı sonucu ırkçılıktan medet umduklarını ve Müslümanlar arasında teşvik ettiklerini ifade ediyor. Kaleyi içten fethetmenin en kolay yolu da milleti İslamiyeyi ırkçılık belasıyla tefrikaya düşürmektir. Bundan dolayı

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez ;

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez...

demiştir.

Irkçılık aynı zamanda bir taklit hastalığıdır ve ırkçılar Batı mukallitleridirler. İskilipli Akif'in deyimiyle onlar Batı mukallitleridir. Onlar papağan gibidirler başkalarının söylediklerini tekrar eder ve sarhoşcasına sayıklarlar. Irkçılık belası hiçbir Müslüman milleti payidar edemez ve etmemiştir de. Bu anlamda Akif

Sır-ı terakkinizi siz,

Başka yerlerde taharriye heveslenmeyiniz.

Onu kendinde bulur yükselecek bir millet;

der... Akif, bu hastalığı yalın olarak teşhis ediyor ve bunu kaltabanlık olarak tavsif ediyor. Mukallit kaltabanlar yüzünden millet ne çekiyor!

Müslümanlıkta "anasır" mı olurmuş ? Ne gezer !

Fikr-i kavmiyeti tel'in ediyor Peygamber.

En büyük düşmanıdır ruh-u Nebi tefrikanın;

Adı batsın onu İslam'a sokan kaltabanın!

Gerçekten de davayı kavmiyet kaltabanları tefrikaya hizmet ederek İslam düşmanlarının görünmez destekçileri ve aleti oldular. Bu çığırı açanlara da fitneyi uyandıranlara da ve bu fitnenin ardına düşünlere de Allah lanet ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi