D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

İnkılâplar Anayasa’ya aykırı mı?

İnkılâplar Anayasa’ya aykırı mı?

Malûm Anayasa’da “değişmez, değişmesi teklif dahi edilemez” maddeler var. “Latin harfleri” de bu değiştirilmesi teklif edilemezlerden midir? Öyle olmalı! Anayasa’nın sonunda “inkılâp kanunları” ile ilgili bir bölüm mevcut. Bu kanunların hükümleri “Anayasa’ya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz” deniliyor. Bu ibare bile, inkılâpların Anayasa’ya aykırılığını ortaya koyuyor!
Esasında bu; “değiştirilemez” hükümlerden daha mantıksız! Çünkü, bir metnin nasıl anlaşılamayacağını ve yorumlanamayacağını tanzim ediyor! Dinler bile böyle keskin hükümler koymamıştır. Bütün dinî metinler anlamlandırılır ve yorumlanır. İslâm’da tefsir başlıbaşına bir ilimdir. İslâm hukukunda bir prensip vardır ki Mecelle’de şöyle ifade edilmiştir: “Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz.”
Ne demek bu? “Zamanın değişmesiyle hükümlerin değişmesi de inkâr olunamaz” demek! Bu prensip İslâm hukukunun çok şişirilen çağdaş Türk hukukundan daha esnek ve üstün olduğunu bize anlatmıyor mu?
Devrim kanunlarının nasıl yorumlanamayacağını biliyoruz. Nasıl yorumlayacağız peki? Yorumlamayacağız! Çünkü yorumlamaya kalkıştığınızda işin rengi değişecek!
Zaman gerçekten değişti: Kimse şapka takmıyor! Bu bir devrim kanununu “takmamak” değil mi? Kanun yürürlükte ve Anayasa teminatı altında. Erkeksen uygula! Uygularsan şapka sektörünü sıçratırsın, elâleme rezil olursun, bir de, hapishaneleri doldurursun!
Tekkeler, türbeler kapalı. CHP 1950 seçimlerinden önce bu kanunu değiştirdi: “Türk büyüklerine ait olanlarla, büyük sanat değeri bulunanlar, Millî Eğitim Bakanlığınca açılabilir.” Değişiklikten sonra ilk açılan türbeler: Fatih, Yavuz Selim, 2. Mahmud, Reşid Paşa, Barbaros Hayreddin, Mimar Sinan, Gazi Osman Paşa, Eyyub Sultan. Bunlar birinci derecede Türk büyükleri olmalı! İçlerinde Eyyüb Sultan da var! Neyse ki kimse bu “Arap büyüğü”dür diye itiraz etmemiş! Sonra hepsi açıldı. Yeni yatırlar keşfedildi. “Oruç Baba” gibi. Basının yakın ilgisiyle, ramazan günlerinde ziyaretçileri cumhuriyet mitinglerinin kalabalığını geçiyor!
Bey, efendi, paşa gibi lâkap ve unvanlar yasak. Şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık yapmak memnu...
Gerçekten yasak mı? Günlük hayatta “bey”siz, “efendi”siz, “beyefendi”siz konuşuyor muyuz? Komutanlarımız kendilerine (Başbuğ hariç) paşa denilmesinden hazzetmiyor mu? Devlet, alevilerle ilgili konular için dedeleri, babaları dâvet etmiyor mu? Tekkeler gizli açıkken, “cemevi” adıyla tekke açılmasına cevaz verilmiyor mu?
Fal yayınlamayan “atatürkçü”, “laik” gazete var mı? Üfürükçüler, gaipten haber verenler (medyumlar) bu gazete ve televizyonların baştacı değil mi?
Demek ki “ezmanın tagayyürü” hükümlerin değişmesi gerektiğini inkâr edilemez şekilde bize hatırlatıyor.
Latin harfleri meselesi de öyle. Latin harfleri cahillikten kurtuluşumuzun tek ve yegâne çaresi gibi gösterilmiştir. 1928’de kanun çıkmış, 1929 başında Türkiye’de Latin harfleri dışında kitap basılması yasaklanmıştır. 80 yıl sonra böyle bir yasağın geçerliliği olabilir mi?
Son yıllarda, alfabeye bazı harflerin ilâvesi tartışılıyor. W, X, Q... Bu harfler Latin esaslı alfabelerde var. Türkiye’de alfabe oluşturulurken dışarıda bırakılmış. Mesela Q harfine ihtiyaç var. Eski alfabenin kaf’ını ka okuyabiliriz, kef’i ne yapacağız? Şapkasız Kazım “Q” ile mümkün!
Bu harfin alfabede bulunmayışının arkaplanını Falih Rıfkı anlatıyor: “Atatürk el yazısı majisküllerini bilmezdi. Küçük harfleri büyütmekle yetinirdi. Kâğıdı aldı, Kemal'in baş harfini küçük q'nün büyütülmüşü ile, sonra da k'nın büyütülmüşü ile yazdı. Birincisi hiç hoşuna gitmedi. Bu yüzden Q harfinden kurtulduk. Bereket Atatürk q'nün majiskülünü bilmiyordu. Çünkü o k'nın büyütülmüşünden daha gösterişli idi.”
İnkılâplar çok ciddi ve korkutucu! İlgili kanunlar Anayasaca tahkim edilmiş. Peki bu ciddiyetin, korkutuculuğun arkaplanı?
Zaman değişti baylar, hükümlerin değişmesi kaçınılmaz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi