Cemal Nar

Cemal Nar

İsterler ki Kafir Olalım

İsterler ki Kafir Olalım

Bir akşam biraz dinlenmek isteğiyle televizyon başına oturdum. İlgi çekici bir program veya izlenebilir bir film arıyordum. Zampinklerken bir resim dikkatimi çekti. Afganistan dağları gibi bir yerde, Afgan kıyafetleriyle Müslümanlar var. Durdum orda. Sokaklara yoksulluk, perişanlık, kirlilik, kargaşa ve karmaşa hakim. Eli silahlı, sakallı adamlar her yerde.

Merakımı celbetti ve kaldım orada. Bir yabancı filimdi, şimdi adını dahi hatırlamıyorum. Kabul etmek gerekir ki sürükleyici bir senaryo vardı ve iç içe geçmiş casuslar, teröristler, darbeciler, siyasetçiler, polisler ve barış için çalışanlar. Araya serpiştirilmiş aile, çocuk, okul, sanat sevgisi.

Ama her kötünün yanında, terör makinası Müslümanlar var. Afganistan’da din alimi bir zat, etrafında mücahitler, cihat adına ele geçirdikleri bir bombayı daha çok çocukların bulunduğu bir etkinlikte patlatarak kafirlerden intikam almak istemektedirler.

Ama oyun içinde oyun vardır. Kanlı entrikalar ve olaylar olur. Din istismarcısı teröristler her haltı yerken “Allahu Ekber” demektedirler. Bunu da bizimkiler seslendirirken yavan ve yanlış seslendirerek çirkinliğe çirkinlik katmaktadırlar.

Derken bu teröristler git gide davayı da unutur ve her şeyi para için yapan aşağılık birer adam olur ve feci bir şekilde gebertilirler. O din alimi de Afganistan’da teröristleri halleden uçaklar ve bombalarla saldırılıp öldürülür.

Filmin sonunda uygar batı bir kere daha ilkel doğuya, daha açıkçası Müslümanlara galip gelir ve dünyayı kurtarır. Dünya rahat bir nefes almıştır.

Bizimkilerin “Ayrılık”ta İsraillileri ayıplayan ayıplanan bir dizinin karşısında acaba bunun gibi kaç film yaptı kafirler cephesi, sayısını bilen var mı? Ve de bu sadece bir film mi? Eğlenmek için yapıldı ve orada kaldı mı?

Keşke öyle olsa ve orda kalsaydı…

Bugün batı İslam dünyasına “gerici, yobaz, ilkel, çağdışı, terörist, kökten dinci, (fundamantalist)” olarak bakmıyor mu? Onlara göre bu İslam dünyası demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ile ıslaha muhtaç bir dünya değil mi?

Soru da hazır: Hâlâ bu dine inanmaya devam mı edeceksiniz?

Bu din faydalı olsaydı, önce inananlarına bir yarar sağlardı değil mi?
Tek kurtuluş var, o da bu dini ehlileştirmek.

Yani bu dinde reform yaparak, İslam’ın o sert, o acımasız ve bu çağda uygulaması mümkün olmayan ilkel kanunlarından(!), yani şeriattan kurtulmak. Bu da laikliği almakla olur. Laikliğin tek şartı da batı hukukunu alıp uygulamaktır.

Bunu istemektedirler. Batılılar, yani Yahudiler ve Hıristiyanlar bunu istemektedirler. Bu ise bir Müslüman için dinden çıkmaktır, yani mürted olmaktır, irtidat etmektir. Allah Teâlâ’nın sakındırdığı da budur:

“Sırf nefislerinden ileri gelen bir kıskançlık sebebiyle, Ehl-i Kitabtan birçok kimse, gerçek kendilerine ayan beyan belli olduktan sonra, sizi imanınızdan uzaklaştırıp kâfir haline çevirmek isterler. Allah bu husustaki emrini bildirinceye kadar affedin ve hoşgörün. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.” (Bakara, 109)

“Ey iman edenler! Eğer Ehl-i Kitaptan bir kısmına uyacak olursanız, iyi bilin ki onlar sizi imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler.”(Al-i İmran, 100)

İlk sunduğumuz ayetlerin iniş sebebi olarak şu olay anlatılır: “Yahudi hahamlarından Fenhas b. Azura ve Zeyd İbni Kays ve daha birkaç kişi, Uhud savaşından sonra Huzeyfe b. Yemân ile Ammar b. Yasir'e:

- Başınıza gelenleri gördünüz ya, eğer hak din üzerinde olsaydınız, muharebede bozguna uğramaz, mağlup olmazdınız. Artık bizim dinimize dönünüz, bu sizin için daha iyi, daha hayırlıdır. Bizim yolumuz sizinkinden daha doğrudur, demişler.

Bunun üzerine Ammar onlara:

- Sizce andını bozmak nasıldır?" diye sormuş, onlar da:

- Korkunç bir şey" demişler. O da:

- Öyleyse dinleyin, ben hayatta olduğum müddetçe Muhammed'e küfretmemeye andetmiş, söz vermişimdir." diye cevap vermiş. Yahudiler:

- Ha, bu adam sapıtmış." demişler. Huzeyfe de:

- Bana gelince, Rabbim Allah, peygamberim Muhammed, dinim İslâm, imanım Kur'ân, Kâ'be kıblem, müminler de kardeşim. Ben de bundan memnunum." demiş. Daha sonra bunu gelip Resulullah'a anlatmışla r. O da:

- İsabet etmiş ve felah bulmuşsunuz." buyurmuş. Daha sonra da bu âyet inmiştir.”( Elmalılı, Hak Dini Kur’an Dili, Azim Neşriyat, I. 384)

Yahudiler ve Hıristiyanların bizi dinimizden döndürerek kafir etmek istemeleri anlaşılmaz bir şey değildir. Esas anlaşılmaz olanı, Müslümanların dinlerinde eksiklik bulup ondan vazgeçmeleridir.

Daha da anlaşılmaz olanı nedir biliyor musunuz?

Müslümanların kafir olmayı istemedikleri halde, bilmeden dinden çıkıp kafir olmalarıdır. O da dinlerinin bir kısmını alıp da bir kısmını “çağdaşlık, laiklik, sekülerizm” adına atmalarıdır.

Yarın ahirette “niye bize bildirmediniz?” diye sitem etmemeleri için ilgilileri uyarması bizden.

Gerisi kendilerine kalmıştır elbette.



www.cemalnar.com



Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi