LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

Genç işsizler rahatsız!

Genç işsizler rahatsız!

- Lütfü Bey; son bir yılda işsizler ordusuna bir milyona yakın kişi daha katılmış. Bu bir milyon kişinin çoğunu da genç işsizler oluşturuyormuş. İşsizler ordusu her yıl böylesine büyürse bu işin sonu nereye varır sizce?
- Bakın geçenlerde Halkbankası’nın 1250 kişiyi işe almak için açtığı sınava 300 bin genç başvurdu. Sırf bu bile ülkedeki işsizliğin, özellikle de genç işsizlerin ne boyutta olduğunu göstermiyor mu? Hani bazıları diyorlar ki; “genç subaylar rahatsız!” Oysa asıl genç işsizler rahatsız! Malumunuz aç insanın fırın yıkabilecek kadar tehlikeli olabileceğine dikkati çekmiş atalarımız. Onun içindir ki yöneticilerimizin; işsizlerin, dolayısıyla da açların durumunu dikkate almasında yarar var. Bir an önce işsizler ordusunun sayısını azaltacak tedbirleri almasında yarar var. Türk ordusunun darbe yapma ihtimali azaldı ama, bir de bakmışsınız darbeyi işsizler ordusu yapmış! Bir de bakmışsınız işsizler ordusu işsizliğe, açlığa, sefalete karşı ayaklanmış. İşsizler ordusuna her yıl bir milyona yakın insan eklenirse olacağı bu değil mi? Öyleyse ülkeyi yönetenlerin bir an önce işsizliği azaltacak tedbirleri alması gerekmez mi? Onun için de ithalata dayalı bu ekonomik modelden bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Ya da şöyle söyleyelim; başka ülkelerin ürettiği malları pazarlamaya dayalı bu ekonomik modelden bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Sanayi ürünlerini geçtik, tarım ürünlerini, hayvancılık ürünlerini bile dışarıdan alır hale geldik. Yakın zamana kadar kendi kendini besleyen dünyadaki yedi ülkeden biriydik; şimdi beslenmemiz için gerekli ürünleri bile dışarıdan alır hale geldik. Oysa işsizlik sorununu çözebilmek için dışarıda üretilenleri alan değil, kendi üretimlerini dışarıya satan bir ülke olmamız gerekli. Sanayide de, tarımda da, hayvancılıkta da sürekli üreten bir ülke olmamız gerekli. İthalata dayalı ihracatı teşvik eden bir ekonomik modeli değil, üretime dayalı ihracatı teşvik eden bir ekonomik modeli uygulamamız gerekli. Bir bakıma Çin gibi olmamız gerekli. Zaten uygulanan yanlış ekonomik politikalar yüzünden hayvancılığımız, tarımımız bitkisel hayata girmişti. Dünyadaki ekonomik krizin de etkisiyle şimdi sanayimiz de bitkisel hayata girdi. Çalışan fabrikaların, atölyelerin sayısı artmıyor, azalıyor. İşte onun içindir ki işsizler ordumuz büyüdükçe büyüyor. Bilinmeli ki işsizler ordusu rahatsız! Özellikle de genç işsizler rahatsız! Başka söze gerek var mı?
ATATÜRK'Ü TAKDİR ETMEYENİ ETMELİ TEKDİR!

- Atatürk'ü ya da orduyu yöneten generalleri en hafif şekilde eleştirenleri bile "Kemalist" denilen çevreler "Atatürk düşmanlığı" ile, "ordu düşmanlığı" ile suçluyorlar. Onların bu tavrını nasıl yorumluyorsunuz?
- Atatürk'ü ya da orduyu yöneten generalleri eleştirmek neden onlara düşmanlık demek olsun ki? Mesela Atatürk için eleştirilecek hiç hatası yoktur demek, ona insan muamelesi yapmamak demektir! Çünkü her insanın hata yapması gayet tabiidir. Kısacası, bir insanı ya da bir kurumu eleştirmek ona düşmanlık yapmak demek değildir. Öyleyse mesela Atatürk düşmanlığı nedir? Atatürk düşmanlığı, onun yaptığı olumlu işleri, onun başardıklarını kasıtlı olarak takdir etmemektir. Olumlu yanları, başardıkları konusunda Atatürk'ü etmeli takdir, takdir etmeyeni de etmeli tekdir! Sonuçta Atatürk bağımsızlık savaşını kazanmış bir milletin önderi, bir ordunun komutanıdır. Bu konumuyla takdire şayandır. Atatürk'ü bu gibi yönleriyle takdir ederiz, ama tenkit edilecek yönlerini de tenkit ederiz. Atatürk'ü en hafif şekilde tenkit edenleri bile "Atatürk düşmanlığı" ile suçlayanları da ciddiye almaz; güler geçeriz. Aynı şekilde orduyu yöneten generallerin hatalarını, yanlışlarını eleştirmek niye "ordu düşmanlığı" olsun ki? Bu millet, "Peygamber ocağı" dediği orduyu yöneten generalleri durduk yerde niye eleştirsin ki? Ama siz bu milletin iradesini tanklarla çiğnerseniz, toplarla döverseniz elbette eleştirilirsiniz. Siz bu milletin iradesine savaş açarsanız, ABD’nin emriyle darbeler yaparsanız, sizinle aynı fikirde olmayanlara akıl almaz zulümler uygularsanız, bu milletin çocuklarını asarsanız, yargısız infazlarla mezarlara yollarsanız, elbette eleştirilirsiniz. Bu yüzden eleştirilmeyi "ordu düşmanlığı" olarak yutturmaya kalkışırsanız ciddiye alınmaz, gülünüp geçilirsiniz. Ordumuza yoktur düşmanlığımız. Biz darbeci paşalara, Amerikancı maşalara düşmanız!
DARBECİ ASKERDEN BETERİ DARBECİNİN SİVİLİ!
- Bugün bayram; ama görüyoruz ki bazı sivil kesimler, bugün bir darbe olsa asıl bayramı o zaman yapacak. Askeri darbelerde sivillerin rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Sorunuza cevap vermeden önce tüm Müslümanların Kurban Bayramı’nı tebrik ediyorum. Ve ardından da sorunuza geliyorum. Biz de darbeleri askerler yapar, ama birtakım siviller de teşvik eder. Sözüm ona bu siviller düzenledikleri mitinglerde "Ordu göreve" der. Nitekim geçmişte üniversite hocalarının, yargı mensuplarının da katıldığı mitinglerde "Ordu göreve" denmedi mi? Yine vakti zamanında bazı üniversite hocalarının, bazı yargı mensuplarının, bazı politikacıların, bazı medyacıların Genelkurmay'a gidip, orduyu darbe yapmaya teşvik ettiği bizzat darbeyi gerçekleştiren generallerce dile getirilmedi mi? Ben size daha da ilginç bir şey söyleyeyim; dünyada sendikacıların askeri darbeye destek verdiği tek ülke de bizim ülkemizdir. Mesela Türk-İş, zamanın darbe hükümetine bırakın destek vermeyi, Genel Sekreterini bakan olarak vermiştir. Yahu daha geçen 10 Kasım'da Anıtkabir'de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un çevresini saran bazı siviller, "Ordu göreve" dercesine bir yaklaşım içine girmedi mi? Bugün bir askeri darbe olsa birçok sivil kişi ve kurum bayram etmeyecek mi? Askeri darbenin hedefindeki politikacıların, aydınların, gençlerin hapse atılmasını, işkenceden geçirilmesini, hatta bazılarının kurbanlık koyun gibi boğazlanıp asılmasını alkışlayarak desteklemeyecek mi? Nitekim geçmiş darbelerde birçok sivil kişi ve kurum, darbecilerin zulümlerini alkışlayarak desteklemedi mi? Kısacası, darbeci askerden de beteri darbecinin sivili! Zaten bunlar "Orduyu yıpratmayalım" derken, ordu güçlü olsun ki ülkemizi dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korusun düşüncesiyle bunu demiyor. Ordu güçlü olsun ki, her an darbe yapabilsin düşüncesiyle bunu diyor!



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi