D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

“Demokratik açılım”dan en fazla rahatsız olanlar

“Demokratik açılım”dan en fazla rahatsız olanlar

“Demokratik açılım” konusunda kısa zamanda saflar belirginleşti. Meclis’te en yüksek sesle karşı çıkanlar sağ ve sol iki “milliyetçi” parti. Elbette CHP artık kendini milliyetçi olarak tanımlamadığı için biri milliyetçi, diğeri “ulusçu” iki parti diyebiliriz. Meclis’te başka bir parti var ki, demokratik açılımı istiyor görünmesine rağmen en fazla istemeyen konumunda olduğu artık ayan beyan ortaya çıktı.
Kürtçülüğün/Kürt ulusçuluğunun ancak şiddetle beslenen bir ideoloji olabileceğine olan kanaat bu kesimlerin tutum alışlarıyla pekişti.
Şiddet yoksa kürtçülük yok!
Kürtlerin bu ülkede etnik aidiyetlerini (her neyse) sürdürmeleri yönünde atılabilecek adımların meydana getireceği rahatlık kürtçü kesimlerde büyük tedirginlik meydana getirdi. Şiddetle, kanla beslenen ve böylece varolabilen bir zemin, bu ortadan kalktığında ülkenin demokratik atmosferinde çatışmasız kabullere sahip olmak zorunda. Kürtlerin ülkenin her yerinde yaşaması, geçimini sağlaması, daha da ötesinde ülkenin her türlü seçkinleri arasında yer alması, büyük işadamı, yüksek siyasetçi, yüksek bürokrat olması ancak diğer vatandaşlar gibi ülkenin kuşatıcı kültürel-manevi ikliminde kendini ısbatlaması ile mümkün.
Mesela Türkiye sınırları içinde türkçe bilmeyen bir Kürt büyüğünün, seçkininin olması mümkün değil. Aynı şekilde İran’da farsça bilmeyen, Irak’ta arapça bilmeyen bir Kürt öndegeleni mevcut değildir ve olamaz.
Kürtlerin etnik farklılıklarının abartılacak kadar büyük bir değişim gerektirmeyeceği açıktır. Dilin konuşulması, yazılması, öğretilmesi. Bunlardan ilk ikisi zaten sağlanmış durumda. Öğretilmesi ise “anadilde öğretim” değil, isteyenlere kürtçe öğretmek şeklinde olabilir. Türkiye’de sırf kürtçe öğretim alan bir çocuğun gelecekte nasıl bir toplumda yaşayacağını bilmeden bunu yapması akla uygun bir yol değildir.
Kürtlerin kültürel farklılıkları konusunda ortaya atılan tezlerin gerçekçi bir zeminden yoksun olduğu ortada. Bugüne kadar kürtler için farklılık oluşturmaya yönelik olarak bir “nevruz bayramı projesi” ortaya atıldı ve bu da bilgi duvarına tosladı! Nevruz, türklerin de diğer birçok doğu kavmi gibi etnik bir gelenek olarak kutladıkları bir gün! Kürtçülerin Fransa’da imal edilmiş Latin asıllı “Kürt alfabesi”yle “newroz” yazmaları binlerce yıllık “nevruz”un mahiyetini değiştirmez elbette!
Ortadoğulu bir müslüman toplumun içinde bulunan etnisitelerin birbirine geçişi/benzeyişi konusunda uzun tahlillere ihtiyaç yok.
Bugün Suriye’de yaşıyan türkmenler nasıl farklı etnik kimliklerinden ötürü farklı bir hukuk talebinde bulunmuyorlarsa, aynı şekilde, Türkiye’nin güneyinde yaşayan araplar aynı taleplerle ortaya çıkmıyorlarsa, sebebi sözünü ettiğimiz geçiş/benzeyişte aranmalıdır.
Demokratik açılım, kürtçüler/kürt ulusçuları tarafından görünüşte ve mecburiyetten razı olunan, gerçekte şiddetle karşı çıkılması gereken bir projedir. Bir Kürt ulusçusu için Devlet Bahçeli veya Deniz Baykal zıt kutuptur ama, demokratik açılımı ortaya atan Tayyip Erdoğan kadar tehlikeli, zararlı bir isim değildir. Bunun böyle olduğu yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Bütün strateji “demokratik açılım”ı ortaya atan hükümeti ve onun başbakanını zor duruma düşürmek üzerine kurulmuşa benzemektedir. Ülkenin çeşitli kasaba ve şehirlerinde son günlerde patlayan şiddet olayları bunun göstergesidir.




Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi