Faruk Çakır

Faruk Çakır

Terörün önünü açan el

Terörün önünü açan el

Terör belâsının ülkemize neye mâl olduğunun her halde farkındayız. Hem maddî hem de manevî olarak hepimizi etkileyen bu belâdan bir an önce kurtulmak için fiilî ve kavlî duaya ihtiyaç var.

Bu konuda en büyük hata, en başta yapıldı. “Bir iki terörist var, Türkiye ile başa çıkamazlar” denildi ve tehlikenin farkına varılmadı. Tehlikenin farkına varıldığında da geç kalındığı görüldü. Terör hadisesini bu şekilde özetlemek her halde yanlış olmaz.

Tabiî bir yanlış da ‘teşhis’ koyma noktasında yaşandı. Bölgeye yapılacak maddî yatırımlarla kanın duracağı varsayıldı. İmkânlar ölçüsünde bölgeye yatırımlar yapılmak istendi, ama o paralar da yatırım yerine başkalarının cebine, belki de teröristlere gitti. Nihayetinde problem içinden çıkılmaz bir hâl aldı ve bugün çok farklı noktalarda, çok farklı konular konuşulur, tartışılır hale geldi.

Terörün kök salması safhasında bazı önemli tarihler de vardır. Hepimiz bir ölçüde şahidiz ki, ne zaman ki bölgede terör azalmaya başlıyor, hemen bir bahane üretilerek terör tekrar körüklenmeye çalışılıyor. Uzun yıllar devam eden sıkıyönetim ve sonrasındaki ‘Olağan Üstü Hal’ uygulaması terörün kökünü kurutmak yerine maalesef onu körükledi, belki de kök salmasına sebep oldu. Hatırlanacağı üzere OHAL uygulaması 3 ya da 6 ay arayla uzatılıyordu. Tam da bu sürelerin sonuna yaklaşılınca hemen ‘menhus bir el’ devreye giriyor ve bölgede kan akıtıyordu. Herkes işin farkındaydı, ama bu ‘tuzağın’ bozulması epey zaman aldı.

Şimdi bölgede OHAL yok, ama birileri boş durmayıp bu hali “OHAL”e çevirmek için gayret sarfediyor. Geçmişteki dönüm noktalarından biri de Malatya’dan yola çıkan “33 er”in birliklerine katılamadan yolda katledilmesi hadisesidir. Aradan yıllar geçince dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin konuşmuş ve belki bugün de faaliyetini sürdüren “menhus el”e dikkat çekmiş. Konu ile ilgili haberde şu bilgiler var: “Eski Bakan, Türkiye’nin, o dönemde terör örgütü ile çok etkin bir mücadele verdiğini ve PKK’nın bitme noktasına geldiğini söyledi. Bunun yanı sıra önemli adımlar attıklarını anlatan Sezgin, ‘Bölgeye yönelik, sosyal, kültürel ve ekonomik anlamda çok önemli iyileştirmeler ve yatırımlar yaptık. 13 bin insanı istihdam ettik. Terörü bitirme noktasına getirdik. Ama bilinmeyen bir el devreye girdi ve bunu sabote etti. Bunun sıradan bir terör saldırısı olmadığını herkes biliyor.”

Çok ayrıntılarını bilmesek de o dönemde medyada yer alan haberlerin şahidiyiz. Şimdi olduğu gibi o zaman da tam “Törer bitti” demek üzereyken bu ciddî tuzak devreye sokuldu ve 33 er katledildi. Artık o günkü havayı tahmin edin! 33 şehidin cenazeleri Türkiye’nin gündemini haklı olarak meşgul ederken akl-ı selim ile düşünmek mümkün olur muydu? Nitekim olmadı ve ele geçen büyük bir fırsat değerlendirilemedi.

Aslında günler ve yıllar değiştiği halde ‘tuzağın’ değişmediği görülüyor. Aynı menhus el, şimdi de devrede ve terörün bitmemesi için elinden geleni ardına koymuyor.

“Bu menhus el kimin?” sorusu ciddî bir soru ve cevaplanması gerekir. Ancak bu yolla yeni ‘tuzak’lara düşmeden kanlı terörün üstesinden gelebiliriz...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Faruk Çakır Arşivi