Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Bu katil hangi odadan çıktı?

Bu katil hangi odadan çıktı?

Bıkmadınız mı aynı nakaratı tekrarlamaktan? Aynı kalıba, aynı şablona, aynı mazmuna dayalı yazılar yazmaktan?

Bıkmadık...

Ülke, aynı ülke...

Manzara, aynı manzara...

Kafa, aynı kafa...

Filmi 30 yıl geriye sardırdığınızda karşılaşacağınız gurur tablosuyla, bugünkü “gurur tablosu” aynı.

Bir katili, “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganları eşliğinde, davullu zurnalı törenle karşılayıp, Ankara Sheraton Oteli’nin 540 Euroluk süitine yerleştirdik.

Hiç kuşkunuz olmasın, 30 yıl sonra da izleyeceğiz bu filmi.

İpekçi’nin katiliyle gurur duymuştuk.

Hrant’ınkiyle de gurur duyacağız.

Hiç kimse sormayacak: “İpekçi cinayetinin Özel Harp Dairesi’nde çalışan bazı kimselerin bireysel eylemi olduğunu söyleyebiliriz” diyen general ne demek istemiştir?

Bu general kimdir?

Neyi, ne kadar bilmektedir?

Bazı cinayetlerin “devlet çalışanlarının bireysel eylemi” olduğunu söyleyecek cesarete sahip bu generalin, “Silahlı Kuvvetler Birliği” adı verilen cunta örgütlenmesiyle ilişkisi nedir? Bu örgüt, geçmişte, Cumhurbaşkanlığı seçimini manipüle etmiş midir? 60 Konvansiyonu ve “Milli Birlik Komitesi” üzerindeki etkisi nedir? Cevdet Sunay’ın torbadan çıkması, bu örgütün marifeti midir?

Peki, “İpekçi suikasti bilgileri devletin elindeydi? Emri verenler, telefon konuşmaları, hepsi biliniyordu?” diyen Hasan Fehmi Güneş ne demek istemiştir?

Neydi devletin elindeki bilgiler?

Hasan Fehmi Güneş, İçişleri Bakanı olarak, neden olaylara müdahil olamıyordu?

Elini tutan neydi?

Hasan Fehmi Güneş’i “ketm” eden iradeyle, George Alexander Peck belasını memleketin başına sardıran irade aynı mıydı?

Hasan Fehmi Güneş niçin istifa etmişti? Aynur Aydan kimdi? Peck niçin akredite bulunduğu Lefkoşa’da değil de, Türkiye’de dolaşıyordu? Çorum’da, Amasya’da, Kahramanmaraş’ta ne arıyordu? Kim tarafından sınır dışı edilmişti, hangi iktidar döneminde tekrar Türkiye’ye dönmüştü? Aynur Aydan’ın neden olduğu “skandal” hangi ünlü gazetecinin “hususi gayretiyle” manşete taşınmıştı? Bu gazeteci niçin yıllar sonra özel şoförüyle birlikte öldürülmüştü? Olay neden hemen İranlı ajanlara fatura edilmişti? Bu cinayeti işleyenlerle, durduk yerde “bireysel eylemde bulunan” bazı devlet çalışanları arasında ne gibi bir ilişki vardı? Durduk yerde “bireysel eylemde bulunan” bazı devlet çalışanlarının ofisi niçin JUSMATT adlı Amerikan kuruluşunun binasındaydı? Koskoca Ankara’da boş yer mi yoktu? Bugün kozmik odasına girilen yapıyla, Özel Harp Dairesi adı verilen yapı aynı mıydı?

Soruları çoğaltabilirsiniz...

Fakat, asıl soru şu:

Bugün de “durduk yerde bireysel eylemde bulunan” bazı devlet çalışanları mevcut mu?

Mevcutsa (ki, mevcut olduğu görülüyor), biz de dönüp dolaşıp aynı nakaratı tekrarlayacağız? Aynı kalıba, aynı şablona, aynı mazmuna dayalı yazılar yazacağız.

Hazirun, “Bıktık sizin derin devletinizden, Hrant’ınızdan, Ergenekon’unuzdan, darbe yazılarınızdan... Başka konunuz yok mu?” dese de devam edeceğiz.

Kamuoyundan haber gizleseler de devam edeceğiz...

Memleketin “sivil faşizme gittiğini” yazıp hedef saptırsalar da devam edeceğiz.

Bıkmadan usanmadan devam edeceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi