Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Cumhuriyetin ağaları

Cumhuriyetin ağaları

Cumhuriyet ile ağa kelimesi yan yana hiç gelemez. Bizde geldi. "Biz kurduk, biz asılız, biz yönetiriz" zihniyeti; dünya değiştiği, insanımız değiştiği halde, koskoca bir topluma dayatılmaya devam edildi.
"Aşiret yönetimine, ağalığa son" diye kükrediler, ama bütün aşiretlerin yerine tek bir aşiret olarak kendi aşiretlerini, bütün ağaların yerine kendi ağalarını ikame ettiler. Bürokrasi ağaları, yargı ağaları, basın ağaları, baro ağaları, sendika ağaları, üniversite ağaları, eski garip ağalara rahmet okuttular... Ağalar; totaliter, otoriter ama temelleri çürük bir statüko kurdular.

AK Parti'nin 22 Temmuz seçimlerindeki galibiyetine kadar, ağalıklarından çok emindiler. Çünkü korkunun gücünü kullanıyor, darbelerden sonra başbakan asıyor, parlamento dağıtıyor, hükümetler yıkıp hükümetler kurduruyorlardı. Kozmik adamları, kozmik siyasileri vardı. Zorlandıkları yerlerde topluma yeni korkular saldılar. "Komünizm gelir yer sizi", "İrtica gelir, girersiniz karanlıklara", "bölücü hainler bölerler vatanınızı" korkuları, hep üretilmiş korkulardır. Hepsinde, kendi adamları, tertipler, provokasyonlar, faili meçhul cinayetler vardır. Terör ağacıkları da onların üretimidir. Toplumu bölmek, kutuplaştırmak, Anadolu insanının arasına kin ve nefret tohumları ekmek için terör ağalarını, tepe tepe kullandılar. En acımasız oyunlarını ise, laik kesim diye nitelendirilenlere oynadılar. Uğur Mumcu'lar, Abdi İpekçi'ler, Doğan Öz'ler, Çetin Emeç'ler acımasızca katledilirken, Danıştay'ı bastırıp hâkimleri kurşunlatırken, ağalar hep göstermelik tepkiler verdiler, timsah gözyaşları döktüler. Bilirsiniz, timsahlar da avlarını yerken, gözlerinden yaşlar geliyor... Uzatmayacağım.

Bir yerde sendelediler ve afalladılar. 27 Nisan e-muhtırası ile Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahale etti. İşte ertesi gün, hiç yaşanmamış bir şey oldu. Hükümet, bu muhtırayı iplemedi. Öyle kararlı ve cesur bir tavır koydu ki, ağalar şaşırdılar. Ama asıl şaşkınlıkları üç ay sonra oldu. Büyük kırılma noktası geldi. 22 Temmuz seçimlerinde, AK Parti hem de yüzde 47 oyla yeniden iktidar oldu. Statükonun temelleri çatlamaya başladı. Ağalar öfkelendiler, öfkelendikçe telaşlandılar, telaşlandıkça yanlış yapmaya başladılar.

Bir şey daha oldu. Ergenekon davası başladı. Dokunulamayanlara dokunuluyordu. Emekli orgeneraller, muvazzaf subaylar tutuklanıyor, ordu komutanları ifadeye çağrılıyor, görev başındaki amiraller sorgulanıyordu. Ağalar iyice şaşırdılar. Ne oluyordu? Medya ağaları neredeydi? Yargı ağaları neredeydi? Sendika ağaları neredeydi? Neredeydi o 28 Şubat'taki mahşerin beş atlısı?

Yoktular, çünkü alternatif medya vardı. Yalanların, karartmaların, saptırmaların, sulandırmaların foyasını çıkaran yeni bir medya vardı. Hele Taraf Gazetesi, cesareti ile bunları darmadağın etti. Uykularını kaçırdı. Bu da bir ilkti. Darbe planlarını, Kafes Eylem planlarını, Balyoz planlarını, Taraf olmasaydı nereden bilecek, nereden öğrenecektik?

Bir şey daha oldu. Cesur emniyet görevlileri, cesur savcılar, cesur hâkimler geldi. Bu da bir ilkti. Artık, korkunun yerini cesaret almıştı. Ve çok önemli bir şey daha oldu. Acılı yürekler, Aleviler, Sünniler, Kürtler, laik kesim cesaretlendi. Ağaların oyunlarını artık fark ettiler. Ses vermeye başladılar.

Artık, Cumhuriyet ağalarının karşısında güçlü demokrat bir toplum kesimi var.

İşte 17 Şubat yargı darbesi, bunun için, tıpkı 27 Nisan darbesi gibi geri tepecektir... Ağaların, akla, vicdana, hukuka aykırı hamlesi boşa çıkarılacaktır. Bu son virajı asla alamayacaklar.

Çünkü artık demokrasiyi isteyenler değil, ağalar korkuyor. Daha önce korkuttukları iktidarlara benzeyen bir iktidar da yok karşılarında. Şemdinli asla bir daha yaşanmayacak. Asla, yeni Ferhat Sarıkaya'lara kıyamayacaklar.

Bu maçın beraberlik ihtimali yok. Statüko kaybedecek, demokrasi kazanacak...


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi