İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

'Yıldız ülkeler' yeni bir 'dünya haritası' çiziyor

'Yıldız ülkeler' yeni bir 'dünya haritası' çiziyor

Rusya ile Venezüella arasında 5 milyar dolarlık silah anlaşması kararının alınmasından sonra Moskova metrosunda bombaların patlaması arasında bir bağlantı olabilir mi? Ya da, Çeçenistan'ın bağımsızlık mücadelesiyle "arka bahçe savaşları" arasında ne tür bir ilişki olabilir? Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in Venezüella ziyaretinden iki hafta sonra, Devlet Başkanı Dimitri Medvedev'in Arjantin'e gitmesi, Latin Amerika'nın yıldızlaşan ülkesi Brezilya'yı ziyaret edecek olması, adeta kapsamlı bir "Latin Amerika açılımı" görüntüsü vermesi, ABD ve Avrupa'nın İran'a odaklandığı bir dönemde ne anlama geliyor? Ziyaretin ABD'yi rahatsız edebileceği sorusuna Medvedev; "Bütün küresel aktörler Latin Amerika'da bulunmalıdır. Gerçek kimsenin tekelinde değildir" cevabını vermesi bize ne anlatır?

Kimsenin tekelinde olmayan o "gerçek" sadece Rusya'nın Latin Amerika'ya ilgisini artırmasıyla sınırlı değil. Washington'daki toplantı sırasında, ABD Başkanı Barack Obama, Başbakan Tayyip Erdoğan ve Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula arasında "üçlü zirve" yapılmamış olsa da, Türkiye ve Brezilya, sadece İran konusunda değil, bir çok meselede belirleyici/etkileyici ülkeler haline geldi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Washington'dan Brezilya'ya geçti. Türkiye ve BM Güvenlik Konseyi üyesi olan Brezilya, İran konusunda ortak bir çalışma yapıyor. İki ülke ve Rusya, ABD ve Avrupa'nın "ağırlaştırılmış ambargo" paketine karşı sağlam ve kararlı bir duruş sergiliyor. Davutoğlu, BM üyesi olmamıza rağmen, Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinin, hazırladıkları ambargo paketinin içeriği konusunda "kendilerini bilgilendirmediğini" söyledi. Yakın gelecekte Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da Brezilya, Arjantin ve Venezüella'yı ziyaret etmesi bekleniyor.

Dikkat çekici bir durum var: Türkiye ve Brezilya'nın sadece İran krizine bakışında değil, birçok uluslararası gelişmeye bakışında olağanüstü bir benzerlik görülüyor. Yıldızı parlayan, gelecekte hem bölgesel hem de küresel etkilerini artıracağına inanılan iki ülke arasındaki ortak/benzer yaklaşım her geçen gün daha da belirgin hale geliyor. İki ülke de, İran'la ilişkilerini, özellikle ekonomik alanda güçlendiriyor. Ambargoya meydan okur bir tavır sanki bu. Son olarak Brezilya Endüstri ve Dış Ticaret Bakanı, tam 120 işadamıyla birlikte İran'ı ziyaret etti. Türkiye ile İran arasındaki ticaret hacmi artmaya devam ediyor. Devlet Başkanı Lula da Mayıs ayında Tahran'a gidecek.

Görünen o ki, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin, "İran'a ambago uygulamazsak İsrail İran'a saldıracak ve savaş çıkacak" blöfünü kimse ciddiye almıyor. ABD'nin, nükleer zirvede Çin, Rusya, Türkiye ve Brezilya'yı ikna çabaları başarısızlıkla sonuçlandı. Peki bu ülkeler İran'ı neden bu kadar koruyor? Ya da bu ülkeler arasındaki ilişkiler, tam da kriz döneminde neden dikkat çekici biçimde gelişiyor?

Hani Türkiye için "eksen kayması" tartışması yapanlara şunu söylemek lazım: Dünyanın ekseni kaydı. Gerçekten, küresel düzeyde çok ciddi anlamda güç kaymaları yaşanıyor. ABD ve Avrupa, küresel hegemon gücünü çoktan kaybetti. Ekonomik, siyasi ve askeri açıdan tekel değil artık. Yeni ekonomik başkentler yeni siyasi merkezler oluşuyor.

Türkiye'nin de içinde yer aldığı ülkeler, kriz alanlarına yönelik tavırlarıyla dünyanın ağırlık merkezlerini test ediyor ve kendi güçlerini tartıyor. Bu bir güç mücadelesi, var olma mücadelesi bu. Çin ve Rusya dışında Hindistan, Türkiye, Brezilya gibi, kendi bölgelerinin etkin güçleri, küresel ölçekte yeni aktörler olarak öne çıkma yolunda kararlı adımlarla ilerliyor. Bu ülkeler, olağandışı bir değişiklik olmazsa, varolan statükoyu sorgulamaya, buna göre pozisyonlarını güçlendirmeye, küresel iktidardan haklı paylarını almaya odaklı politikalara devam edecek. Küresel konjonktür, bu büyük yürüyüş için yeterli ortamı kendilerine zaten sunuyor.

Mesele şu: Dünyanın patronları eskisi kadar güçlü değil. Oluşmaya başlayan yeni merkez güçler, bu güçleri şiddetli bir şekilde sorguluyor, kendi doğrularında diretiyor, kolay kolay ikna olmuyor. Türkiye de, doğrularda direnen, kolay ikna olmayan ülkelerden biri. Bu hal, önümüzdeki yıllarda dünya genelinde köklü değişimlere yol açacak. Birkaç yıl sonra bazı ülkelerin nasıl yıldızlaştığını göreceğiz. Adeta bir tür yıldızlar geçidi olacak. Bugünkü göstergeler buna işaret ediyor çünkü.

İRAN İÇİN ORTAK HAREKET

İran'a yeni yaptırımlar uygulanmasına karşı çıkan Türkiye ve Brezilya, Batı ile Tahran arasındaki nükleer sorunun çözümü için alternatif bir öneri üzerinde çalışıyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, konuya ilişkin görüşmelerde bulunmak için Brezilya'ya gidiyor.

Washington'daki Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasında Washington'a İran'a yaptırımlar konusundaki duruşunu net bir şekilde ileten Ankara, sorunun diplomatik yollardan çözümü için bir kez daha kolları sıvadı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmede, uluslararası baskıya rağmen nükleer programını durdurmayı reddeden İran'a yeni BM yaptırımları uygulanmasına sıcak bakmadığını ifade etti.

Erdoğan, Obama ile görüşmesinden önce, tıpkı Türkiye gibi, Batılı devletlerle ile İran arasındaki sorunun diyalog yoluyla çözülmesinden yana olan Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva ile görüştü.

İki lider, İran'ın nükleer sorununun çözümü için yaptırımları içermeyen, ortak bir öneri sunulması konusunu ele aldı.

ABD dönüşü Ankara'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan iki ülkenin bu konudaki çalışmalarının sürdüğünü belirtirken, "Brezilya ile Türkiye'nin İran'la ilgili nükleer programla ilgili düşünceleri büyük ölçüde örtüşüyor" dedi.

DAVUTOĞLU BREZİLYA YOLCUSU

İran konusunda "demokratik çözüm ve diplomasinin tek yol olduğunu" belirten Erdoğan, ortak önerinin Davutoğlu'nun 16-17 Nisan'da Brezilya'ya gerçekleştireceği ziyaret sırasında masaya yatırılacağını ifade etti.

Davutoğlu, Yüksek Düzeyli İşbirliği Komisyonu'nun ikinci toplantısı nedeniyle gideceği Brezilya'da Lula ve Brezilya Dışişleri Bakanı Celsa Amorim'le bir araya gelerek bu konuyu görüşecek.

Davutoğlu bu ülkede; Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in dahil olduğu BRIC ülkeleri zirvesine de katılacak.

ABD ve müttefiklerinin gelecek haftalarda İran'a yaptırımları Güvenlik Konseyi'nde gündeme getirmesi bekleniyor.

BM Güvenlik Konseyi'nin daimi olmayan üyeleri Türkiye, Brezilya ve Lübnan yaptırımlara karşı çıkarken, daimi üyelerden yaptırımlara sıcak bakmayan tek üye ülke Çin'in son haftalarda, diğer daimi üyelere yakın bir tutum sergilemeye başladığı görülüyor. BM Güvenlik Konseyi'nde daimi olmayan üyelerin veto hakkı bulunmuyor. Ancak alınan kararların teamül olarak oy birliğiyle alınması hedefleniyor.

ABD'nin öncülüğündeki Batılı devletler, nükleer programını durdurmayı reddeden İran'ın hedefinin atom bombası üretmek olduğunu söylüyor. Tahran ise çalışmalarını barışçıl amaçlarla sürdürdüğünü belirtirken, Türkiye bölgede İran ve İsrail dahil hiçbir ülkenin nükleer silah sahibi olmasını istemediğini ifade ediyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi