Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Hayalet taşlamak

Hayalet taşlamak

Her olayın ardından bilinenin ötesinde bir şeyler aramak, bir diğer ifade ile komplo teorileri üretmekten toplum olarak usandık. Usanmanın ötesinde bıktık, hayatımız çekilmez hale geldi. Sanki ülkemizin her tarafını hayaletler sarmış ve toplum olarak bunlarla mücadele ediyor gibiyiz. Gerçekten ülkemizde bizim göremediğimiz ama gerçekte var olan hayaletler var mı? Sürekli olarak kan döken, bu güzel ülkeyi yaşanmaz hale getiren melanet odağı haline gelmiş hayaletleri bulmak ve tesirsiz hale getirmek bu kadar imkansız mı? Sözünü ettiğimiz hayaletler sadece yaptıkları ile canımızı yaksalar yine sineye çekebileceğiz ama iş onunla da bitmiyor, toplumumuzun değişik kesimlerinin karşı karşıya gelmesine vesile oluyor. Çünkü bu hayaletler bazen, 'Bize bir şey yapamazsınız" dercesine görünmezlikten çıkarak yüzlerini gösteriyorlar. Bu gösteri sebebiyle de ister istemez her olayın ardından insanımız, 'Acaba bu işin arkasında kim ya da kimler vardır?' sorusunu tekrar tekrar dile getiriyor. Bu sebeple de siyasiler, gazeteciler cereyan eden olayın görünen yüzünün yanında bir de görünmeyen yüzünün peşine düşüyor. Bu düşüş ister istemez el yordamı ile oluyor, varsayımlara dayanan değerlendirmeler ortaya çıkıyor. Elbette varsayımlara dayalı değerlendirmeler bazılarının canını sıkabiliyor, hatta canını yakabiliyor. Aslında taraflar yaşanan olayların sona ermesini, artık canların yanmaması, kan akmamasını istememesine rağmen bulundukları konum itibariyle alınganlıklara yol açabiliyor, karşı karşıya getirebiliyor. Bu geliş bazen karşılıklı suçlama, bazen de çatışmaya kadar varabiliyor. Bunun da ötesinde güvensizliği körüklüyor.

Bu bakımdan ülkemizin ana sorununu bu görünmeyen hayaletler ve bu hayaletlerle işbirliği halinde olanlar oluşturuyor. Bu hayaletler medyada ve toplumda bazen iç ve dış odaklar, bazen çeteler, bazen de görünmeyen güçler ya da derin devlet olarak nitelendiriliyor. Bunlar için hangi nitelendirme daha gerçeğe uygun düşüyor bu ayrı bir konu. Önemli olan canımızı yakan bu güçlerin varlığı ve bir türlü ortadan kaldırılamayışıdır. Bazen bu güçlerin kökünün kazınmak üzere olduğu yolunda açıklamalar yapılıyor olsa da bir süre sonra bir yerlerde ortaya çıkıyor olmaları ve biz daha ölmedik, nefesimizi ensenizde hissetmeye devam edeceksiniz anlamına gelebilen olaylar yapılan açıklamaların gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Elbette yıllardan beri örgütlenmiş bir takım yasa dışı oluşumlarla mücadelenin bir anda yok edilmesi mümkün olmayabilir. Ancak, hemen her kesimden insan yeri geldiğinde özellikle ülkemizdeki terörün dış destek ve bağlantılarından söz etmelerine rağmen bu bağlantıların sahipleri ile ilişkilerin devam ediyor olması, devam etmenin de ötesinde bu ilişkilere bir takım özel anlamlar yüklenmesi insanı endişeye sevk ediyor. Çünkü sanki düşmanla işbirliği yapıyor görüntüsü veriyor. Bu ilişkilerin zaruri ve reel gerçeğin bir sonucu olduğu söyleniyor olsa da bu bizim yaşadığımız acıları ortadan kaldırmıyor. Çünkü dost ile düşman birbirine karıştırılmış oluyor.

Düşmanın dost bellenmesi bir süre sonra toplum içinde farklılıklaşmalara, kamplaşmalara yol açıyor. Bu da dost postuna bürünmüş düşmanların istedikleri bir sonuç. Korunması için hazinenin hırsıza teslim edilmesi gibi bir şey. Hazinenin sürekli olarak tırtıklandığı bilinmesine rağmen hırsıza bir şey yapılamıyor olması da yönetim ile halkın arasını açıyor. Güvensizlik giderek yaygınlaşıyor. Bu bakımdan toplum olarak yapılması gerekenlere yoğunlaşmak durumundayız. Bir takım suni gündemlerle oyalanmanın ve toplumu da oyalamanın manasızlığının farkına varılması gerekiyor. İktidar ile muhalefet demagoji yarışını sürdürür, siyaseti sadece laf yarışı olarak görmeye devam edecek olursa toplum olarak daha çok hayalet taşlamaya, attığımız taşlar da boşa gitmeye devam eder.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi