Serdar Demirel

Serdar Demirel

“Türkiye halkları”

“Türkiye halkları”

Bugün, son yazımızda kullandığımız “Türkiye halkları” ibâresine içerlenen Azmi Polat isimli okuyucumuzun itiraz emailini okuyacaksınız. Gelecek yazımızda da Azmi Bey’in bize yönelttiği eleştirilere cevaplarımızı bulacaksınız inşaallah.
“13.06.2010 tarihli ve “Bundan sonra ne olacak?” başlıklı yazınız.
Muhterem kardeşim, uzun yıllardır beni çok üzen bir hususta sizin vesilenizle duygularımı ve düşüncelerimi dile getirmek istiyorum.
Şöyle ki; Ülke ve Millet olarak başımıza ne geldi ise maddi ve manevi olarak batıdan (batıldan) gelmiştir. Düşünce, fikir, eylem, yaşantı, ahlak, hukuksuzluk, enva-i tür kötülük namına ne varsa hatta ve hatta tasavvur ve hayallerimiz bile batı kaynaklıdır.
Bu yozlaşmanın en etkili araçlarının başında kullandığımız dildeki taklit ve tahrif gelmektedir. Batılılaşmaya karşı duyarlı olan İslâmcı çevrelerde bu duyarlılığın yok olduğunu gördükçe üzülmemek elde değil.
TV pencerelerinde ve haber sitelerinde gerek konuşan, gerekse yazan sizin gibi kendime yakın gördüğüm kardeşlerimin zihni arızalarından birini anlatmak istiyorum. Yazılarınızda “Türkiyeli, Türkiye halkı” gibi deyimler, tabirler, sıfatlar (siz ne dersiniz bilmem) kullanıyorsunuz. Bu hassasiyetin temelinde ülkemizin çeyrek asırdır gündemine oturmuş ve böylece zihinleri esir almış kavmiyetçilik fırtınasının etkili olduğunu düşünüyorum.
Kürtler rahatsız edilmesin diye, bedeli çok ama çok ağır ödenmiş ve hâlâ daha sorguda bekletildiğimiz tarihi marka değeri olan ve de ülke nüfusunun büyük ekseriyetinin adını taşıyan “Türk Milleti” ifadesini söylememek için, neyin karşılığında nekadar fedakarlık yaptığınızı ve kime nekadar hakaret hatta haksızlık yaptığınızı acaba hiç düşündünüz mü?
Kardeşim zalimlerin ağzıyla konuşmak istemiyoruz derken bir başka zalimlerin ağzına yem olmanın ne anlamı var? Görmez misiniz ki, ırkçılık ne adına yapılırsa yapılsın, nerede kullanılırsa kullanılsın, kim yaparsa yapsın bir başkasına karşı haksızlıktır. Ne de güzel söylemiş Merhum Akif: “Fikri kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber”.
Yurtdışında bizim alameti farikamız, künyemiz, adımız, sanımız Türk değil midir? Gavurun Türklükden kasdı nedir? İslâm aleminin Türklükden kasdı nedir? Bu kavramları zamanın kasırgalarına kurban edemeyiz. Marka isminden utanan bir nesil yetişiyor farkında mısınız? Ayyıldızlı bayrağımızı yüz yıldır İslâm düşmanları İslâm’a ve Müslümanlara hakarette kullanıyor diye bayrağımızdan utanacak mıyız?
Keza İstiklal Marşımız ve diğer nice değer ve mukaddesatımız. Türkiye’de nüfusun ekseriyetinin adından rahatsızlık duyan insanlar ya hastadır ya da düşmanın maskarasıdır. Peki nasıl diğer kavim isimlerinin anayasada yer almasını teklif ediyorlar, bu ne yaman çelişkidir. Ben Müslüman bir insan olarak hiçbir kavmin üstünlüğüne inanmıyorum. Bu doğru olsaydı İsrail oğulları lanetlenmezdi. Çünkü onlar üstünlük hastalığının bedelini ödüyorlar. Ayrıca insanlığın başına da bela olmuşlardır.
Bizim milletten kasdımız kavmimiz değildir. Biz tek ümmet ve tek milletiz. Çocukluğumuzda evde ebeveyinlerimiz, medresede hocalarımız İbrahim (A.S.) milletinden olduğumuzu öğretmişlerdi. Dışarıda bizi Türk diye anıyorlarsa bunu içeride ayrışma ve kavga veya utanma arlanma vesilesi olarak görmemek lazım. Irkçılık batının mikroplu aşısıdır.
Bütün yeryüzünde bu aşı uygulanmıştır. Görmüyor muyuz Orta Asya’da Türkler ne haldedir? Araplar kaç parçadır? Pakistan, Hindistan, İran ve diğer İslâm milletleri atomize edilmektedir. Türkçülük ve Kürtçülük aşısı batıdan ithal edilmiştir dedim. Bir de fikir sahibi aynı Yahudi değil mi? Müslümanlar bu mikroplu aşıdan kurtulmanın tedavisini yaptırmak ve yeni nesilleri bu mikrop aşısından korumak zorundadır. Çünki hem Müslüman hem de ırkçı olunamaz.
“Küfrolur billahi kavmini sürmek ileri”, ne veciz söz.
Vaktiyle bir Arap ülkesinde Hataylı bir vatandaşımızla bir müddet beraber olduk. Adam Arap asıllı ve ana dili Arapça olduğu halde, orada ‘Türko S.’ diyerek hitab ediliyordu. Bu bahsini yaptığım insan Şii olmasına ve Yavuz Selim düşmanı olmasına rağmen Türk olarak görülmesinden son derece onur duyuyordu.
Bu minval üzere çok sohbetimiz olmuştu. Yıllardan beri TV pencerelerinden Türkiyeliler deyip duruyorsunuz. Bülent Yıldırım Mavi Marmara’dan operasyonun başladığını ilan ederken bile Türkiyeliler gereğini yapsın demişti. Bence bu anlamsız ve onursuz kompleksten kurtulmamız lazım. Yahudi bahsi geçen gemiyi Türk gemisi kasdı ile kuşattı ve bu kasıtla muamele yaptı, bilmem anlaşıldı mı?
Selamlar…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Serdar Demirel Arşivi