D.Mehmet Doğan

D.Mehmet Doğan

Vıy monşer!

Vıy monşer!

Alınganlık gerekli miydi?
72 emekli diplomat yazılı bir açıklama yapmış. Böylece kendilerine “monşer” dendiğini kabullenmiş.
Oysa, birçoğu bize göre, bu tarife uymaz. Ama onlar kabullenmişler.
Biliyorum, kötü örnek ama, anlatmadan geçemeyeceğim. Hani Bektaşi babası bir sokaktan geçiyormuş da, o sırada kime veya kimlere kızdıysa “pezevenkler!” diye naralanmış ya… O anda pencereler açılmış, bir hayli baş uzanmış. Baba erenler “ne kadar da çoklarmış” demiş!
Monşerlerin mesleği diplomasi… Ne zaman, nerede ve nasıl konuşulacağını bilmek, onların işi. Elhak işlerini iyi bildiklerini açıklamaları ile gösterdiler.
Türkiye İsrail ilişkilerinin en gergin günlerinde, bu cirmi küçük fakat tesiri büyük devletin Türkiye’ye karşı görünen ve görünmeyen unsurları ile hamle ettiği sırada, monşerler kendilerini savunur gibi yapıp, mesajlarını gönderiyorlar.
Nereye? Kime! Sanki iç kamuoyuna!
Türkiye sana söylüyorum, İsrail sen (beni) anla!
“Ey lobiler, strateji, kuruluşları; felanlar, feşmekanlar…Yanınızdayız. Sizden çok biz mağduruz. Bilin neler çektiğimizi… Bu iktidar, ezberimizi bozdu. Olmadık işlere girişti. Halen emekli olmayanlarımız, onların tutsağı. Ama bizim dahlimiz yok sizi rahatsız eden bu dış siyasette!”
Böyle demiyorlar mı yani?
Böyle demiyorlarsa, ne diyorlar?
“Monşer”lerin eleştirilmesinden nem kapanlar, önce başbakanın ingilizce kelimeler kullanmasını dillerine doluyorlar.
Bilmediği bir dilin kelimelerini kullanıyor adam. Çok da sükse yapıyor! Bilse ve baştan sona İngilizce konuşsa, bunun hiçbir tesir yapmayacağı meydanda. Başbakan herkesin bildiği kelimeleri söylüyor ve bu kelimeler slogan oluyor. O İngilizce olsun diye konuşmuyor bence. Yani mütekaid büyük elçilerin ima ettiği gibi kompleksten yapmıyor bunu. Üç beş kelime ingilizcesi olan bütün dünya vatandaşlarına ulaşıyor.
Monşerler, monşer kelimesine de açıklama getiriyorlar. Bu derse ihtiyacımız vardı! Meğer “mon cher” azizim, dostum demekmiş! Türkçemizde argoda “hanım evladı” anlamına gelirmiş.
Tamam, diplomasi sizin sahanız. Sözlükçülüğü erbabına bırakın bari!
Türkçede monşer, hanım evladı anlamına gelmez. “Züppe, aşırı batı hayranı” anlamına gelir. Monşerler batıya öylesine hayrandırlar ki, onların her şeyini benimsemeye, emirlerine sonuna kadar uymaya mecbur hissederler kendilerini.
“Monşer, İsrail’le çatışmak ne haddimize? ABD’ye hayır demek ne mümkün? İran’a bu kadar yakınlık, arabize oluruz alimallah, oh may gad!”
Şimdi beni de eleştirecekler, bilmediği kelimeleri kullanıyor, üstelik de imla kurallarına uymuyor diye!
Her Türk vatandaşı, yurtdışına çıkmışsa, bu monşerlerden birilerini ya tanımıştır, ya da tanıyanlardan dinlemiştir.
Kazakistan’a ilk defa elçi tayin edilmiş. Paris sefaretinde bilmem ne imiş, ilk elçi. Kazakistan’da şiir şöleni yapıyoruz, Kazakistan Yazarlar Birliği başkanı bizim elçinin davet edilmesi bahsi açılınca, lafı değiştiriyor. Niyeti yok, adamı davet etmeye!
Kazakistan’a ilk defa elçi göndermişsiniz, elçiniz, affedersiniz, “it”ini de getirmiş Paris’ten. Bütün işi itinin rahatını temin etmekmiş!
Haklısınız monşerler!
Başbakan gibi, türkçeden başka dil bilmeyen, imam hatip mezunu bir kişinin diplomasi neyine? Onun başbakanlığı yeterince rahatsız edici. Bir de bütün dünyada dış siyaset üstadı sayılıyor.
Hariciye vekilini nereye koyacağız peki? Birkaç lisan biliyor. İşin teorisiyle hakkıyla uğraşmış. Ama her şeye rağmen “türkçe” konuşuyor, olacak iş mi! Bu kadar kültürlü olacaksın, içki içmeyeceksin, sağa sola sarkmayacaksın ve Türkçe konuşacaksın! Balo-kokteyl diplomasisini çöpe atacaksın.
Monşerler, bu tasnife giren kişilerin Osmanlı diplomatları olduğunu belirtmeden geçemiyorlar. Tabii ki Cumhuriyetimizin dış politikadaki büyük kazanımlarını zikretmeyi de unutmuyorlar. Sahi ne kazanmıştık? Cumhuriyetin ilk döneminde 16 yıl hariciyenin başında bir tabip vardı: Tevfik Rüştü Aras! En iyi siz biliyor olmalısınız: Türkiye’nin dış siyasetinin kimden/kimlerden hiza tutarak tanzim edildiğini…
Türkiye son sekiz yılda, geriye kalan yaklaşık seksen yıllık tarihin bütün hariciye işlerini katlayan hamleler yaptı. Bunu siz kabul etmeseniz de, tarih yazacak!
Monşer olmasaydınız, İsrail’in Türkiye’nin başına çorap örmeye çalıştığı şu sıralar, ülkenizin, halkınızın yanında olurdunuz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
D.Mehmet Doğan Arşivi