LütfüOflaz'la Sohbet

LütfüOflaz'la Sohbet

“ABD’yle ipler kopuyor” diye kıyamet kopartıyor medya

“ABD’yle ipler kopuyor” diye kıyamet kopartıyor medya

- Lütfü Bey; holding medyası ve onun solcu olarak bilinen yöneticileri, “Türkiye ABD’yle, İsrail’le ipleri kopartıyor” diyerek Tayyip Erdoğan Hükümeti’nin son zamanlarda izlediği dış politikayı kıyasıya eleştiriyorlar. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Belli ki bunlar Türkiye’nin İran, Brezilya gibi emperyalizme boyun eğmeyen ülkelerle sıkı ilişkiler kurmasından rahatsız oluyorlar. Başbakan Erdoğan’ın İran’ın İslâmcı lideri Ahmedinejad, Brezilya’nın sosyalist lideri Lula ile omuz omuza görüntü vermesinden rahatsız oluyorlar. Yine bunları, Türkiye’nin İsrail zulmüne karşı Filistinlileri koruması da rahatsız ediyor. Bir de medya yöneticisi bu monşerler solcu geçiniyor. Peki bunları rahatsız eden şeyler Castro’nun Küba’sından Chavez’in Venezuela’sına kadar dünyadaki solcu, sosyalist ülkeleri niye rahatsız etmiyor? Aksine o ülkeleri niye memnun ediyor? Çünkü oradakiler gerçek solcu, bizim medya monşerleri ise sahte solcu. Aradaki fark bu. Bizim kendine “solcu” diyen medya monşerleri istiyorlar ki Türkiye teslimiyetçi bir politika izlesin. Şahsiyetsiz, haysiyetsiz bir politika izlesin. İpleri ABD’nin, İsrail’in elinde olan kukla olmaya devam etsin! Türkiye’yi Ankara değil Washington ile Tel Aviv yönetsin! İşte ben buna hep itiraz ettim. Bu konuda kalemime isyan bayrağı çektim. Çünkü ben emperyalistlere, zalimlere karşıyım. Dünyanın ezilen, mazlum halklarından yanayım. Türkiye emperyalist ABD’ye, zalim İsrail’e ne kadar yakın olursa, dünyanın ezilen, mazlum halklarına o kadar uzak olur. Türkiye emperyalistlere, zalimlere ne kadar uzak olursa; ezilen, mazlum ülkelere de o kadar yakın olur. Nitekim bakın bugün onlarca yıldır ABD’nin ambargo uyguladığı Küba’dan, İsrail’in ambargosu altındaki Filistin’e, ABD’nin hedef tahtasındaki İran’dan Venezuela’ya kadar dünyanın pek çok ülkesi Türkiye’ye yakınlık duyuyor. Zaten bizim medya monşerlerini de bu rahatsız ediyor. Onun içindir ki bugün bunlar “Türkiye ABD’yle, İsrail’le ipleri kopartıyor” diye kıyametleri kopartıyor! Bunların koparttıkları kıyametlere aldırılmasın. Türkiye artık ipleri ABD’nin, İsrail’in elinde olan bir kukla olmasın. Ama bizim medya monşerleri istiyorlarsa ABD’nin, İsrail’in boyunlarına geçirdiği ipleri kopartmasın! Bunlar ilelebet ABD’nin, İsrail’in kuklası olarak kalsın!
SOLUN LİDERİ DEĞİL, CHP’NİN LİDERİ Mİ BELLİ DEĞİL!
- Kendisini destekleyen medyanın “Türkiye solunun yeni lideri” olarak takdim ettiği Kemal Kılıçdaroğlu’nun, gerçekten lider bir kişiliğe sahip olup olmadığı son günlerin tartışma konularından biri. Sizce Kemal Kılıçdaroğlu lider olabilecek bir kişiliğe sahip mi?
- Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen medya, onu Türkiye solunun yeni lideri olarak takdim ediyor, ama bu gerçeği yansıtmıyor. Bir kere CHP dünyadaki sol partiler gibi gerçek anlamda sol parti değil ki, CHP’ye Genel Başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu, aynı zamanda Türkiye solunun da lideri olsun. Türkiye’nin hakiki solcuları bedel ödemiş insanlardır. Fikirleri nedeniyle hapislere atılmış, zulümlere uğramış, sürgünlere yollanmışlardır. Solcu oldukları için Mustafa Suphi gibi öldürülmüş, Nazım Hikmet gibi hapislerde çürütülmüş, Deniz Gezmiş gibi idam sehpalarına yollanmışlardır. Ben bedel ödemiş insanları severim. Çünkü ben de fikirlerim nedeniyle hapse atılmak, zulüm görmek, çok uzun yıllar işsiz bıraktırılmak gibi ağır bedeller ödedim. O bakımdan lider olacak kişinin bedel ödeyen bir kişi olmasını isterim. Peki Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir kişi mi? Kemal Kılıçdaroğlu bir bürokrat olarak hayatı boyunca devletin koruması altında yaşamış, hiçbir risk almamış, hiçbir bedel ödememiş bir kişi değil mi? Böyle bir kişinin solun yeni lideri olarak takdim edilmesi de, en başta Türkiye’nin gerçek solcularına haksızlık değil mi? Üstelik Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanlığı’na nasıl geldi? Daha doğrusu, nasıl getirildi? O mesela Bülent Ecevit gibi İsmet İnönü’ye karşı uzun soluklu mücadele vererek, riske girerek, onu yenerek CHP Genel Başkanlığı’na gelmedi ki? Deniz Baykal’ın en yaralı zamanında doğan boşluktan istifade edilerek, bir gece yarısı darbesiyle CHP Genel Başkanlığı’na getirildi. Nitekim CHP Genel Sekreteri Önder Sav, açıkça “Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP Genel Başkanlığı’na ben getirdim” dedi. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu’nun iplerinin kendisinin elinde olduğunu bile söyledi. Öyleyse bu durumda Kemal Kılıçdaroğlu bırakın Türkiye solunun yeni lideri olmayı, acaba CHP’nin gerçek lideri olabilecek mi?
DÜNKÜ DEĞİL BUGÜNKÜ BAŞBAKAN GÜZEL!
- Başbakan Erdoğan, Irak’ı işgal eden ABD’yi eleştirerek, “ABD’nin Irak’ta ne işi vardı; yüz binlerce kadını dul, çocuğu yetim bıraktı” dedi. Nasıl değerlendiriyorsunuz onun bu sözlerini?
- Keşke Başbakan Erdoğan bu sözleri bugün değil de dün sarf etseydi. Keşke bu sözleri ABD Irak’ı işgal etmeye kalkıştığında söyleseydi. Ne yazık ki bunu yapmadığı gibi, Irak’ı işgal edecek ABD askerlerinin Türkiye topraklarından geçmesine izin veren tezkereyi Meclis’e getirdi. Bu konuda şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah Gül de kendisinin en büyük destekçisiydi. Neyse ki AK Parti milletvekillerinin önemli bir bölümü bu tezkereye red oyu verdi de bu tezkere Meclis’te kabul edilmedi. Ancak Türkiye topraklarını kullanmalarına izin verilmeyen ABD işgal güçlerinin, bu kez de Türkiye hava sahasını kullanmalarına izin verildi. ABD uçakları Türkiye hava sahasından geçerek Irak’ı bombaladı. ABD uçakları topraklarımızdaki İncirlik Üssü’nü kullanarak Irak’ı bombaladı. Bunun sonucunda Irak’ta yüz binlerce kadın dul, çocuk öksüz kaldı. Keşke Başbakan Erdoğan bu sonucu bugün değil de dün görebilseydi. Ama yine de bugün “ABD’nin Irak’ta ne işi vardı; yüz binlerce kadını dul, çocuğu yetim bıraktı” demesi dünden farklı bir noktaya geldiğinin göstergesi. Bu da Başbakan Erdoğan açısından olumlu bir gelişme değil mi? Güzel olan Başbakan’ın dünkü hali değil bugünkü hali. Başbakan Erdoğan emperyalist ABD’ye, zalim İsrail’e karşı çıkmaya devam etmeli. Ancak bu karşı çıkışını laftan fiiliyata da geçirmeli. Mesela artık ABD savaş uçaklarının Türkiye hava sahasını kullanmalarına izin verilmemeli. Türkiye’deki İncirlik Üssü’nün kapatılması gündeme getirilmeli. Bu konuda Türkiye’nin bağımsızlığından yana olan tüm kesimlerin de AKP Hükümeti’ni teşvik etmesi gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
LütfüOflaz'la Sohbet Arşivi