Erbakan'ın da Kurtulmuş'un da işi çok zor!

Erbakan'ın da Kurtulmuş'un da işi çok zor!

Bu yargının sahibi Bülent Arınç… Olabilir.

Birileri bunu da eleştirebilir, “siz gömlek değiştirdiniz, karışma hakkınız yok” da diyebilir. Lakin doğru söz nerden gelirse gelsin, üzerinde ciddiyetle durulması gereken sözdür.

Türk siyasetinde Milli Görüş partilerinin ve onun lideri olarak bu ülkeye Başbakanlık yapmış, dünyanın sayılı mühendislerinden Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın imzası tartışılmazdır. Erbakan’ın sahip olduğu siyasi birikim, teşkilatçılığı, tecrübesi, yaşadıkları ve liderliği, bugün yapılan bazı yorumlarda muhakkak etkilidir. Gelenekçi yapıda da bu geçmiş birikimin önemli izlerini görmek mümkün. Dolayısıyla “yenilikçi” kelimesinin arkasına saklanan, ya da birilerinin bu kelime ile anlatmaya çalıştığı her türlü değişim, değişiklik, karşısında geçmişte de olduğu gibi bir tepki bulacaktır.

Gelecekte ne olacağını bilemeyiz, ancak, Sayın Bülent Arınç’ın da dediği gibi, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın da, SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un da işi gerçekten çok zor. Neden mi?

Bakın Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında bu soruya nasıl bir cevap veriyor:

“Biz böyle bir olayı on sene önce yaşadık. Fazilet Partisi kongresinde Sayın Abdullah Gül ile Sayın Recai Kutan'ın adaylığında yaşadık. Benim de adım geçti başkanlık için ama son olarak biz Sayın Gül ile yola devam etmeye karar verdik. O zaman da yaptığımızın yanlış olduğunu söyleyenler oldu. Başta Sayın Erbakan. Biz bunun bir yarış olduğunu ifade ettik. Biz bir kaç oyla kaybettik ve Sayın Kutan seçildi ve kısa süre sonra parti kapatıldı.

Biz bu düşünce ile yola devam edemeyeceğimizi düşündük ve yeni bir ekiple, yeni bir programla, Türkiye'nin vizyonuna uygun bir parti kurduk. Şimdi bakıyoruz, çok doğru bir iş yapmışız. İlk seçimde iktidar olduk, 8 senedir iktidardayız. Neden bu, halkın istediğini biliyoruz, halk için siyaset yapıyoruz. Bizim başımıza gelen Numan Bey'in de başına gelmiş oldu. Numan Kurtulmuş İl Başkanı idi ve fevkalade iyi çalışan bir arkadaş. Saadet Partisi'ne gerçekten de bir ivme kazandırmıştı. Mevcut siyaseti çok iyi olan bir insan. Kendi özgün siyaset tarzı ile başarıya ulaşan bir siyasetçi. Bunu Sayın Erbakan ve yakın arkadaşlarının kabul etmesi imkânsız. Çok iyi insanlar ama kendi siyaset anlayışının Milli Görüş için çalışmanın ibadet olduğunu düşünüyorlar. Tek liste var ve o listeyi belirleme yetkisi tek bir şahsa ait. Bunun dışına çıktığınız zaman bunun sonucu böyle olur.

İki taraf için de zor, Sayın Erbakan'ın saygınlığını devam ettirmesi açısından, eli öpülen, herkesin saygı duyduğu bir insan yerinde ağır durması gerekirken bunu yapması sorun olur, Numan Bey için de ben istediğimi yaparım demesi sıkıntılara yol açar.”


Son derece açık.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan için bundan sonra atılacak her adımın Numan Kurtulmuş için de hayati önem taşıyacağı çok açıktır. Biri daha önce de üzerine basa basa belirttiğimiz gibi-Milli Görüş’ün lideri, bir diğeri Milli Görüş’ün en önemli temsilcisi olan Saadet Partisi’nin genel Başkanı. Parti içindeki ve dışındaki bu denge bir kenara bırakıldığı zaman, Prof. Erbakan’ın Milli Görüş liderliği bir kenara bırakılarak Saadet Partisi içindeki bazı dengelerin değişmesinde rol oynayacak konuma indirgendiği zaman sanırım bu davaya büyük bir darbe vurulmuş olur.

Ne yapılmalı sorusunun cevabı çok açıktır. Saadet Partisi’nin günümüz şartlarında siyaset yapması, ülke sorunlarına çözüm üretmesi, çağa ayak uyduracak kadrolarla yola devam etmesi ve iktidara aday olması bekleniyorsa, böyle bir plan varsa, “yenilikçi” ya da “gelenekçi” gibi ayrıştırıcı kavramlar bir kenara bırakılır, istişare kurulları oluşturulur, bu davaya hizmet etmiş genç ya da yaşlı her bireyin fikri alınır, ortak bir akılla hareket edilir. Sonuç ne olursa olsun, istişare kapıları açık tutulmalı. Özellikle, Milli Görüş düşmanlığı açık açık bilinmesine rağmen, başını medyanın çektiği bazı malum kesimlerin bu tartışmalara yönelik ilgisi göz önünde bulundurularak hareket edilmeli.

Sanırım yapılabilecek en büyük hata, malum medya organları üzerinden partililerin bir birlerine mesaj göndermesidir. Akşam gazetesinin yaptığı gibi, aslında söylenmemiş ya da farklı yönlere çekilebilecek sözleri ön plana çıkartarak ateşe körükle gidilmesi, onarılamaz sonuçları beraberinde getirecektir.

Aman dikkat!


***

OKURUN GÖZÜYLE

Bazen bir tek paragraf, o kadar çok şeyi özetliyor ki. Bunu başarabilmek için büyük köşe yazarı olmaya gerek yok. Okur olmak ve gördüklerini yorumlayabilmek yetiyor… İşte Türkiye gündemini işgal eden bazı konularla ilgili birkaç yorum:

CHP ZİHNİYETİ

“Dosyacı Kemal meydanlarda Allahtan, kuldan, haktan çok bahsediyor. Ancak kendi aralarında bir araya geldiler mi milletin inancına dogma, tesettürüne siyasi simge, İslam’a cağ dışı zihniyet, Kur'an’a yasak, Kâbe’ye anıtkabir varken ne gerek var; paranı Araba kaptırma, Kur'an kurslarına PKK'dan tehlikeli ser yuvaları diyorlar.”

***

MHP SİYASETİ

“Biri eline ip alır biri vuvuzela… Nedir bu ya siyasetin bir seviyesi olmalı...

Bunlar siyasetin, insanlığın hatta çok sevdiğim milliyetim Türklüğün yüz karası...

Bunlar ortaçağın adamları...”

***

SAADET PARTİSİ’NDE NELER OLUYOR?

“Numan başkan Saadet partisine lider yapıldı ama kukla olması istendi, Numan başkan kukla olmayınca daha doğrusu oğul ve kız Erbakanlar ile Asiltürk ile Kazan GİK'e alınmayınca genel başkana dört bir yandan saldırı başladı, şimdi burada soralım hani görev istenmez verilirdi, Genel başkan sizlerin GİK üyesinde değil başka bir görev vermek istiyor neden itaat etmiyorsunuz da asilik yapıyorsunuz, yoksa şimdiye kadar teşkilatlara yalan mı söylediniz, koltuksuz bu işler olmuyor mu, şayet koltuksuz bu işler olmuyorsa senelerce bizleri aldatmaya utanmadınız mı eski teşkilatçılar?”

***

ERDOĞAN’IN KKTC’Yİ KIZDIRAN SÖZLERİ

Maaşı Türkiye veriyorsa sorgulaması normal

“Neymiş KKTC bağımsızmış, önce Türkiye’den para gelmese ne gıda maddesi yiyeceksiniz onu düşünün. Yüzü veresiye sürülmüş tarla gibi din yok iman yok bir müdür 14 milyar para alıyor o parada bizim vergilerimiz var. Kıbrıs’a Türkiye para vermemeli hani bağımsız ya kendi vergisini toplasın 14 milyar değil isterlerse 140 milyar versin.”

***

KEMAL KILIÇDAROĞLU

Zübük Zade

“Kemal Sunal’ın Zübükzade filmine bakanlar bilir. Kılıçdaroğlu’nun Zübük’ten aşağı kalır yanı yok. Ondan daha beter atıyor. Sen geldiğinde eksikleri tamamlarsın. Şu ankine hayır demen için bir sebep yok. Yandaş mahkemeler, yandaş generaller elden gidecek diye korkuyorsun. Senin SSK’nın başında olduğun zamanları da biliyoruz. Bütün sülaleni oraya isçi olarak aldığını da biliyoruz. Birine hırsız derken, önce aynaya bakacaksın. Bol keseden atmak yok. Cuma namazında cemaatten oy iste, tam namaz vakti kaç. Bu millet yemez bunları. Daha çok Zübük göreceğiz bu gidişle.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi