Ergenekon düellosu

Ergenekon düellosu

öncelikle, son yazımdan dolayı Kanada’dan Almanya’ya, Hakkari’den Edirne’ye kadar dünyanın dört köşesinden gönderilen destek mesajları ve hayır duaları için tüm gönül dostlarına minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.

Telefonla bana ulaşan ve doğrudan ziyaret eden dostların, Ankara’ya akın eden aile yakınlarımın ‘gönüllü koruma’ olma talepleri, ‘Seni zırh gibi korur’ diyerek cevşen hediye etmeleri, benim için gerçekten onur vericidir.

İnanıyorum ki; Bu sahiplenme ve koruma duygusu, aslında Türkiye’ye ve demokrasiye sahip çıkma çabasının şahsımda somutlaşmasıdır. Herkes şunu görsün, Türkiye, artık eski Türkiye değildir. Halk, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen Atatürk’ün sözünü gasp ederek menfaat çeteleri oluşturan sahte Atatürkçülerden hesap soruyor.

Ama bu işin kolay olmayacağını herkes çok iyi bilmeli. Yıllardır milletin kanını emen sülükler, yine korku ve şiddet üzerinden psikolojik harekat yürütmeye devam ediyorlar. Oluşturdukları ruh iklimi, akla ziyan boyutlara ulaşmaya başladı. En kötüsü, ‘Atatürk’ ismine zarar veriyorlar.

Darbe mesajı

Bakın, çağla Aygıt isimli bir okuyucu mail göndermiş. önce hakaret ettikten sonra şöyle diyor: ‘Bizler Atatürkçü Kemalist gençleriz. Sizlere pabuç bırakmayacağız. Sahte dinciler, oy tüccarları, cici demokrasiciler ama sonunuz geliyor. Atatürk’ümüzün ordusunun balyoz indireceği zaman yaklaşmaktadır. Kaçacak delik aramayın ama korkaksınız.’

Mesajı okudukça satırlardan cehalet ve zehir aktığını görüyorsunuz: ‘Hukuk oydan üstündür beyefendi. Halkı kandırmakla oy toplanmaz buna da demokrasi denmez. Halkı fakir ve cahil bırakıp demokrasi uygulanmaz. Madem böyle bir demokrasimiz var ordumuzun balyoz indirme vakti geldi. Az kaldı...’

Bu mesajı çok ciddiye aldığımdan değil, bu kafaların nasıl bir ruh ikliminde yeşertilmeye çalışıldığını göstermek için bu köşeye taşıdım.

Düello daveti

Sadece bu mu? öyle mesajlar geliyor ki, inanamazsınız. Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen’in ismini taşıyan elektronik posta adresinden gelen mesajda şahsıma hakaret niteliğindeki ifadelerin yanı sıra tehdit var: ‘...benim adımı köşende belirtirken dikkatli olmazsan efelenebilirim.’

Tehdit ve hakaret içeren bu mesaja aynı üslupla cevap verdim. Bir nevi iade-i itibar yaptım. Cevabi mesaj gecikmedi: ‘...istersen buluşalım, düelloya var mısın? öyle köşelerden uzaktan seslenmekle olmaz bu iş.’

‘Düello’ deyince anladım ki, karşımda bir çatlak var. Yakın dostlar ‘Eslen Paşa çift silahla dolaşır, kızdığı adamı düelloya davet eder’ deseler de bu çatlağın bir general olamayacağını düşündüm, bu kez cevap yazmadım.

Ertesi gün aynı adresten ‘düello daveti’ yinelendi: ‘Yemedi mi... Senden düello için randevu istemiştim... Teklifim hala geçerlidir, eğer sende yürek varsa? Nejat Eslen.’

Memleketin ne hale getirildiğini ve beyinlerin nasıl zehirlendiğini görüyorsunuz. Sonra, çetelerin üzerine gidiyorsunuz diye hedef haline getiriliyorsunuz. ‘Operasyon Ergenekon’ isimli kitabımdan dolayı savcılığa ifade vermem karşısında neredeyse zil takıp oynayacaklar.

İntihal mi yapsaydım?

Neden zil takıp oynuyorsunuz? Ben ne yaptım? Tehdit ve şantajla para toplayıp televizyon kurmadım, gazete açmadım, dergi işletmedim. Bar fedaisi gibi boynuma tasma takıp dolaşmadım. İstihbarat örgütlerinin şamar oğlanı olmadım. Kitap yazarken intihal yapmadım. Bilimsel hırsızlık dediğimiz intihal suçundan yargılanıp ceza almadım.

O halde ne yaptım?

Türkiye’nin en merkezi ve derin yapılanmasıyla ilgili kitap yazdım, çeteleri deşifre ettim.

Deniyor ki; Soruşturmanın gizliliğini ihlal ettin. Açıkçası, bu kitabın hiçbir karesinin suç oluşturmadığını düşünüyorum, şu anda soruşturma sürüyor, dava açılırsa haklı gerekçelerimi mahkemeye de sunarım.

önemli olan mahkemenin vereceği karar. Mesela, Fikret Bila 1 Mart tezkeresiyle ilgili kitabında devletin gizli belgelerini yayınladığı gerekçesiyle yargılandı ve beraat etti.

Gerçi o zaman bu kitabı ‘gazetecilik başarısı’ olarak görenler, şimdi ne hikmetse kitap mevzuu Ergenekon olunca kıyamet koparıyorlar.

Yargı aksi istikamette karar verse bile üzülmem. Varsın suçumuz, ‘çeteleri deşifre etmek’ olsun. Hiç olmazsa ‘pis intihalci’ demiyorlar. Ya ‘intihal’ suçundan ceza alsaydım ne yapardım!..

Allah korusun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi