Çeteler ve gönüllü aldanışlar

Çeteler ve gönüllü aldanışlar

Ergenekon soruşturmasının AK Parti'yi kapatma davasına karşı bir rövanş hamlesi olarak değerlendirilmesi ilk bakışta basit bir "sıralama yitimine" bağlanarak gülünüp geçilecek bir tez olarak karşılanabilir. öyle ya, dokuz ay önce başlamış olan Ergenekon soruşturması nasıl iki hafta önce açılmış bir davanın karşılığı veya rövanşı olarak düşünülebilir?

İlk bakışta göze çarpan bu saçmalık o kadar çok taraftar bulunca akla ister istemez işin daha vahim boyutlarının olduğu geliyor. Her geçen gün korkunç ayrıntıları ve boyutları ortaya çıkan Ergenekon çetesinin zan edildiğinden çok daha fazla yardımcı ve yatakçısı olduğu anlaşılıyor.

Dünyanın her yerinde bu tür kirli ilişkiler ağına dair bilgilere medya çok daha fazla ilgi duyar, devlet veya hükümetlerini bu ilişkilerin açığa çıkarılması doğrultusunda baskı altında tutar, işin takipçisi olurlar. Ama bizde medyanın önemli bir kısmı Ergenekon olarak adı konulmuş olan yapılanmayı "fasa fiso" olarak görerek, küçümseme yolunu seçmiş görünüyor.

Yine normal şartlarda bu işlerin takipçisinin muhalefet olması, bu konuların üzerine gitme konusunda hükümetlerin ise daha fazla zaaf göstermesi beklenir. Oysa bu konuda da tam bir rol karmaşası yaşanıyor: hükümet kanadının birçok riski göze alarak üstüne gitmeyi göze aldığı Ergenekon yapılanmasıyla ilgili operasyonu ana muhalefet partisi daha işin başında eften püften bir soruşturma olarak mahkûm etti bile.

Aydınlatılamayan her cinayet, üzerine gidilmeyen her çete yapılanması bir ana muhalefetin en önemli muhalefet konularından değil midir? Ana muhalefet bir topluma sirayet etmiş herhangi bir çete yapılanmasının üzerine gitme konusunda hükümete baskı yapmayacak da hangi konuda ne iş yapacak? Bırakınız çeteler konusunda bir nebze merak duymayı, hükümetin çetelerle mücadelesine muhalefet ediyor Deniz Baykal.

"çetelerle yaşamaktan mutlu, çetelerin üzerine gidilmekten rahatsız bir ana muhalefet" Bu başlığa bir an için durun ve üzerinde düşünün… Neler hissedeceksiniz?

Uzlaşma konusu arıyorsak işte size bir toplumda normal şartlarda üzerinde hiç tartışma bile olamayacak bir uzlaşma konusu: çetelerle mücadele. çeteler özellikle bir toplumda devletin kurumlarına kadar sızmışsa hukuk sürecini işlemez hale getiren, ama bunu yaparken bir yandan da bir "hukuk yanılsaması" da yaratarak kendi sürekliliklerini temin eden fiili bir tehlikedir.

çeteler çoğu zaman açık vermedikleri için onlarla mücadele tabii ki kolay değildir. Ama ya çok ciddi açıklar vermişlerse, cinayetleri, ülkenin kaderini etkilemeyi hedefleyen cürümleri, darbe teşebbüsleri hasbelkader ortaya çıkmışsa bu iddianın üzerine gidilmesini talep etmez mi bir ana-muhalefet?

İki sene kadar önce Danıştay'a yapılan bir baskında bir daire üyesi öldürüldü. Nedense kimse hükümetten olayın aydınlatılmasını beklemedi, hemen herkes olayı bir hükümeti protesto mitingine davet gibi algıladı ve protestoya koştu. Bugün ortaya çıkan bilgilere göre olayın planlanan etkileri ve entrikası aslında cinayetin kendisinden bile çok daha büyük bir cürüm. Bu cinayet dolayısıyla bir de kamuoyu ve hâkimler aldatılmak istenmiş. ülke içinde bir toplumsal kesim diğer toplumsal kesime karşı, kin, nefret, düşmanlık ve öfke duygularıyla doldurulmaya çalışılmış. Bütün toplum enayi yerine konulmuş.

Olayın bu "aldatma" yönü açığa çıkmış bulunuyor, ama bu olay dolayısıyla duyguları galeyana gelip meydanları dolduranlarda en ufak bir rahatsızlık emaresi görünmüyor. Bu kadar geniş bir kalabalığın aldatanlarla bile bile bir işbirliği içinde olmaları düşünülemeyeceğine göre aldatılmış olmayı sevdiklerini mi düşünmek lazım acaba?

Yargıtay başsavcısı AK Parti hakkında yazdığı iddianamede cinayeti niçin işlediği ayan beyan ortada olan Alparslan Arslan'ın mahkemede çocuk kandırır gibi söylediği sözlerine kanmakta neden bu kadar gönüllü davranıyor?. Cumhuriyet gazetesine attığı bombalarla, Danıştay cinayetiyle ve giriştiği başka işlerle en önemli vasfı kamuoyunu yanıltmak olan bir katilin mahkemedeki beyanını AK Parti aleyhine bir delil olarak değerlendiren başsavcının bu gönüllü aldanışı gerçekten çok fazla

Daha fazlası çetelerin üzerine gitme iradesinin Türkiye'de bir toplumsal uzlaşma konusu olamamasıdır. Bu çok temel konuda uzlaşamadığımıza göre, uzlaşma çağrılarının hangi aldatma niyetine dayandığını sormaktan asla geri durmamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi