Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Felsefeyle kafayı bozmuş

Felsefeyle kafayı bozmuş

24 yaşındaki oğlum geçen yıl sınıf öğretmenliğini bitirdi. Bu yıl özel bir okulda öğretmenlik yapıyor. Ama aşırı felsefe saplantısı var. Sürekli felsefe okuyor, filozofların hayatını inceliyor, onların sözlerini odasının duvarına yazıyor. Okuduğu kitaplar anlaşılır kitaplar değil. Ben de öğretmen emeklisiyim biraz yönlendirme yapmak istiyorum tepki veriyor. Yani ben aslında biraz da dini kitaplar okumasını istiyorum. Bu konuda neler yapabilirim? E.E

Tenkit değil teşvik esastır
Bizler çocuklarımızı beklentilerimiz doğrultusunda yönlendirmeye gayret ederken çoğu zaman onları kendimizden uzaklaştırabiliriz. Çünkü çocuklarımız, duygu, düşünce ve yetenekleriyle bizden ayrılan bizden farklı özellikler taşıyan kişilerdir. Elbette anne baba çocuklarını faydalı şeylere teşvik etmeli, onları kendilerine gelebilecek zararlara karşı uyarmalıdır. Fakat burada kullanılacak dil önemlidir. Bu tür durumlarda onları tenkit etmek yerine teşvik etmek esastır. Ama sanırım oğlunuz bu tür kitapları seviyor. Dini kitaplar başucu eserlerimizdir ama bunun dışında, her birimiz ilgi alanlarımıza uygun kitaplar seçeriz. Kimimiz tarih severiz, kimimiz psikoloji kimimiz şiir, kimimiz öykü. Oğlunuz da bu alanda felsefi eserleri seviyor olabilir. Bunu bir sorun olarak düşünmek yerine, oğlunuzun dini kitaplar da okuması ve bu konuda da yeterli bilgi sahibi olması noktasında teşvik edici olabilirsiniz. Ortak okuma çalışmaları yapabilirsiniz. Okuduğunuz dini kitapları onunla kritik yapabilirsiniz...

Anladığıma göre oğlunuz üniversiteyi bitirmiş ve artık mesleğini eline almış. Gençlik döneminde bazı konulara ilgi duyma, uç gruplara dahil olma ve kendini ait hissedebileceği alanları tercih etme durumları olabilir. Fakat sanırım oğlunuz felsefi eserleri seviyor. Onun bu tercihine saygı duyabilir ve bir yandan da uygun bir dille tebliğ yapabilirsiniz. Ama çalışmalarınız hiçbir şekilde dikey ilişki tarzında olmamalı bir dayanışma ruhu taşımalı. Bu şekilde davrandığınız sürece hiçbir sorun kalmayacaktır.

Sosyal bir fobim var
29 yaşında memur bir bayanım. Ailemle birlikte yaşıyorum. İnsanlara pek güvenemiyorum, o yüzden sadece bir tane arkadaşım var. Zaten arkadaşım olsa da ayıracak vaktim yok. İşle ev arasında gidip gelen monoton bir hayatım var. Küçüklüğümden beri, içe kapanık biriyim. Utangacım... Kalabalık ortamlara giremiyorum, buralarda konuşamıyorum. Lisedeyken de, öğretmen bir şey sorsa titremeye başlardım. Kalabalık içine girdiğimde konuşamaz kendimi ifade edemezdim. Bu durum yaşım ilerledikçe geçer diye düşünüyordum ama değişen bir şey olmadı. Çalıştığım iş yerinde, toplantılar oluyor, düşüncelerimi ifade edemiyorum, herkes bir çözüm üretiyor ben ürettiğim çözümü ortaya koyamıyorum. Birkaç kelime söz söyleyecek olsam, kalbim çarpıyor, ağzım kuruyor, bütün insanlar bana bakıyor ve beni beğenmiyorlar sanıyorum. Bir kere psikoloğa gittim, yaşağım sorunun "sosyal fobi" olduğunu söyledi ama tedaviye devam edemedim. Bana, sosyal fobiyle ilgili biraz bilgi verir misiniz? G.R

Korkularınızla yüzleşin

Uzmanlar sosyal fobinin, çocuğun 1-3 yaşlarında anneyle ilişkisindeki kopuklukla ilişkili olabileceğini söylüyorlar. Bu dönem çocuk için özerklik dönemi olarak tanımlanır. Özerklik döneminde, çocuk anneden ayrışarak, bazı işlerini kendisini yapabilmekte bu noktada bağımsızlığını kazanabilmektedir. Yemeğini kendisi yiyebiliyor, oyunlarını oynayabiliyor, arkadaşlarını kendisi seçebiliyor... Çocuk özerklik döneminde, bazı alanlarda bağımsızlığını kazanırken, ebeveyn tarafından cezalandırılıp azarlandığında, davranışları kısıtlandığında utangaç ve güvensiz olabiliyor. Ya da ebeveyn aşırı koruyucu tavırlarla çocuğun bağımsızlaşma sürecini engellediğinde benzer sorunlar ortaya çıkabiliyor.

Fobik, kişiler, grup ya da toplum içine girmekten çekinirler, ve insanların kendilerini izlediğini beğenmediği düşünerek dışarı açılamazlar. Kendilerini diğer insanlarla kıyaslayarak, eksik ve başarısız olabileceklerine kanaat getirirler. Böyle durumlarda, terleme, çarpıntı, titreme, insanların gözlerine bakamama, uyum sorunu, güvensizlik... görülebilir.

Bu sorunun üstesinden gelebilmeniz için, korkularınızla yüzleşmeniz gerekir. Buna, yardım alıp, korkularınızın altındaki olumsuz düşünceyi değiştirerek başlayabilirsiniz. Daha sonra, korktuğunuz konuların üzerine giderek yavaş yavaş adapta olmayı deneyin. Arkadaş grubu içinde konuşmaya düşüncelerinizi ifade etmeye çalışın. Sosyal gruplara katılın... Yeteneklerinizi keşfedip bunlar üzerinde çalışın. Komşularınız ya da iş arkadaşlarınızla sohbet etmeye çalışın. Başardığınızı ve sorunlarınızın üstesinden geldiğinizi gördükçe cesaretiniz artacak sıkıntılarınız azalacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi