Ahmet Çakar

Ahmet Çakar

Ne konuştunuz?

Ne konuştunuz?

Türk futbolu, basiretsiz MHK ve onun atadığı ne yaptığını bilmeyen hakemler yüzünden büyük bir kaosa girdi. Dünyanın neresinde böyle bir talimat var: "Hakeme bir şey atılırsa ve temas ederse maçı tatil edin!"
Böyle bir talimat var ise biz de bilelim. Ama dünkü yazımda da belirttiğim gibi, bir yıl önceki Bosna Hersek-Portekiz Dünya Kupası play-off maçını yöneten Roberto Rosetti bu talimatı bilmiyor muydu? Ya da 15 gün önce Fransa Ligi'ndeki Lens-Lille maçının hakemi Tony Chapron'a Fransız MHK'si böyle bir direktif vermeyi unutmuş muydu?
Uluslararası oyun kuralları çok açık: "Seyircinin müdahalesi vahim bir hale bürünürse; ya da sağlık veya herhangi bir nedenle hakemler görev yapamayacak hale gelirse maç tatil edilir." Gaziantep'teki maça baktığımızda topyekün bir reaksiyon yok. Hakemin hatalı kararına rağmen seyircide bir infial de yok. Üstelik hakem Deniz Çoban, 4-5 tane pet şişeyi 40-50 metre taşıyarak Protokol Tribünü önündeki dördüncü hakeme verip şov yapıyor. Aslında bu şov değil, tam anlamıyla bir tahriktir. Yabancı cisim atıldıktan sonra hakemler orta sahada toplanıyor.

İLK YARDIM NEREDE?
Fakat ne gariptir ki; dünyanın her yerinde bir yaralanma olayında ilk müdahale yapılır. Bir tıp adamı olarak başı kanayan yardımcı hakeme dakikalarca ilk yardımın yapılmamasını hayretle karşıladım. Düşünebiliyor musunuz; maçın iptal nedeni yardımcı hakemin başının kanaması ve maça devam edemeyecek hale gelmesi. Ama ne gariptir ki, dakikalarca o yardımcının başına hiçbir tıbbi müdahale yapılmıyor. Yani yardımcı ve orta hakem tıbbi müdahaleye ya da ilk yardıma ihtiyaç duymuyor. Bu tablo bile hukuken maçın yarıda kalma kararını tartışılır hale getirebilir. Ayrıca dakikalarca orta yuvarlakta hakemler konuşuyor. Aslında fiskos yapıyorlar. Kardeşim neyi konuşuyorsunuz? Hakem olarak yardımcına sorarsın; "Durumun nedir? Maça devam edebilecek misin?" diye. Sonra çağırırsın doktoru, yaraya baktırırsın. Sonra da kararını verirsin.

GEZER OYNATTI
Hakemler adeta "5 çayı toplantısı" yapan hanımlar gibi konuşuyorlar ve içeri giriyorlar. Şimdi Türk halkı sormaz mı? Federasyon aynı federasyon. MHK aynı MHK. Geçen yılki Fenerbahçe- Galatasaray maçında Bünyamin Gezer soyunma odasına giriyor. Acıbadem Hastanesi'nden doktorlar çağrılıyor. Ve bana göre Bünyamin Gezer doğru bir kararla maçı oynatıyor. Ama basiretsiz ve ne yaptığını bilmeyen hakemler Gaziantepspor'un ipini çekiyorlar.

ROSETTİ İŞİ BİLMİYOR MU?
Oğuz Sarvan'ın açıklamalarına bakıyoruz. "En ufak bir şeyde içeri girin ve sahaya çıkmayın" diyor. Yok böyle bir şey! Hakemlerin birinci görevi şartları, son ana kadar zorlayarak maçı bitirmek olmalıdır. Çünkü dünyada bunun ciddi ve çok önemli örneklerini de görüyoruz. Yukarıda belirttik. İtalyan hakem Rosetti bu işi bilmiyor. Fransa'daki hakemler bilmiyor. Oğuz Sarvan Efendi mi biliyor? Herhalde Rosetti'nin kararı yanlış olsa, FIFA ona Dünya Kupası'nda da görev vermezdi.

LigTV'ye uyarı!
Pazar gecesi Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi oynandı. Maç 1-1 bitti. Yani sadece iki gol var. Beşiktaş'ın yediği golde kanaatimce Lugano'nun İsmail Köybaşı'ya yaptığı bir faul mevcut.
Hakemleri yorumlayan bir kişinin buna "Faul" ya da "Faul değil" demesini saygıyla karşılarım. Mesela bence faul, bir başka hakem yorumcusuna göre faul olmayan bir pozisyon olabilir. Ama Sevgili Şansal Büyüka öncülüğündeki LigTV programını seyrederken çok rahatsız oldum. Sevgili Markus Merk bu pozisyonda hiçbir şey olmadığını bir cümleyle geçiştiriverdi. Yani diğer bir deyimle tartışmalı bir golün nizami olup olmadığı Şansal Büyüka, Mustafa Denizli ve Markus Merk tarafından sadece iki saniye konuşuldu. Pek tabii ki, bir golde faul var mı yok mu tartışması yarım saat sürmemeli. Ama diğer pozisyonlarda da böyle geçiştirmeler olsa, "Ne yapalım! LigTV'nin politikası böyledir" diyeceğiz.

HAKEMLER EYYAMCI OLUR!
İbrahim Üzülmez'in hakeme olan öfkesi dakikalarca konuşulurken, Mehmet Aurelio'nun kaleci Volkan'a yapmış olduğu faul yine dakikalarca tartışılırken; sonucu değiştirmiş olan bir golün sadece birkaç saniyede geçiştirilmesini Türk hakemliği için son derece tehlikeli buluyorum. Niye mi? Alın size kapı gibi bir örnek. Pazar geceki yorumları izleyen Deniz Çoban bir gün sonra yönettiği Gaziantep-Bursa maçındaki Ömer'in faulünü çalamadı. Çünkü o biliyor ki; "faul mü, değil mi?" olacak bu gol sadece birkaç saniye konuşulup geçiştirilecek. Tıpkı Pazar gecesi Beşiktaş'ın yediği gol gibi.
Hep söyledik. Hakemleri koruyan yorumlar önce kulağa hoş gelir. Hakemler önce çok sevinir. "Oh nihayet Türk futboluna huzur geldi" derler. Ama haftalar geçtikçe bir de bakarlar ki, "Nasıl olsa korunuyoruz... Nasıl olsa arkamızda kapı gibi Markus Merk ve Şansal Ağabey var" diyen hakemler eyyam moduna geçiverirler. Bizden söylemesi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Çakar Arşivi