Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Salih ve talih karakterler

Salih ve talih karakterler

Sufiler: “Varlığın suçtur; hiçbir suç bununla mukayese edilemez/vucuduke zenbün la yukase aleyhi zenbun aher” derler. Esasında insanın varlık alemine inmesi veya çıkması pozitif bir husustur ve kazanımdır, zenginliktir. Allah’ın hikmeti gereğidir. Aşkın hikmet onundur ve dolayısıyla melekler bile bu hikmeti anlamakta zorlanmışlardır. Lakin sufilerin bu sözlerinde de gizli ve derin bir hikmet vardır. O da şudur: İnsan tevazu ederek yükselir. Bundan dolayı semaya en yakın olduğu an ve yer secdedir yani toprakla bütünleştiği andır. Bundan dolayı salih ve talih(iyi ve kötü) karakterleri anlatan Mevlana bu bağlamda Şeytan ile Adem Aleyhisselam’ın tezat mantığını ve birinin isyanıyla ötekinin teslimiyetini nazara verir. Tezellül ve tevazu ve teslimiyet Hazreti Adem’in sünnetidir. Şeytanın sünneti ise karşı çıkmak ve isyandır. Bundan dolayı şeytan ‘Rabbi bima ağvayteni’ diyerekten kendi suçunu tanrıya yükler. Adeta Allah’dan hesap sorar. İşte bu mantığın sonucu komunizm gibi izmler zuhura ve vücuda gelmiştir. Bütün bu izmler şeytanın mahsulatı ve ifrazatıdır. Kendi yaratılışını unutarak Allah’a hasım kesilen bir anlayışı temsil etmektedir. “Evelem yerel insanu enna haleknahu min nutfetim feiza huve hasimum-mubiin/Nutfeden ve hakir bir sudan yaratılmış insan birden yaratıcısına hasım ve düşman kesilivermiştir.” Kendisine Bediüzzaman’ın deyimiyle harfi mana ile bakmaz, aksine nefsini ilah edinerek müstakil bir mana atfeder. Bundan dolayı Şeytan: “Rabbi bima ağveyteni/rabbim beni niye yoldan çıkardın” diyerek kafa tutmuştur.
¥
Buna mukabil başta Hazreti Adem(Aleyhisselam) olmak üzere bütün peygamberler ve salih kullar boyun bükmüş ve kusuru kendisinde görmüştür. Bundan dolayı da düştüğü yerden yeniden kalkmış ve yükselişine devam etmiştir. Velev ki altın muvakkaten çamura düşse bile kıymetinden bir şey kaybetmez. Şeytan ise yüksekten düşüşe geçmiştir. "Hz Adem (as) ve Havva validemiz, işledikleri hatalarından dolayı çok gözyaşı dökerek; "Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik; artık bize mağfiret etmez ve bize merhamet etmezsen, mutlaka hüsrana uğrayanlardan oluruz" diye yakarışta bulunmuşlardır (Sure-i A'raf , 23). Kabahati Allah’da değil, kendilerinde görmüşlerdir. Hz Eyyub de atası Adem Aleyhisselam’ın izinde giderek rabbine yakarmıştır; sabır kahramanı olarak bilinen Eyyub (as), musibetlere öyle sabretti ki, Allah'dan hiç şekvada bulunmadı. Hastalık, kalbine ve diline sarıncaya kadar "Zarar gerçekten bana dokundu; sen merhametlilerin en merhametlisisin" diyerek nida etmiştir. Hz. Yunus aleyhisselam da Ademiyetini göstermiştir. Yunus (as), balığın karnında karanlıklar içinde kalıp: "Senden başka ilah yoktur; seni tenzih ederim! Gerçekten ben nefsime zulmedenlerden oldum" diye nida etmiştir (Sure-i Enbiya , 87).
¥
Aynı milletten olmalarına rağmen Firavun’un hizmetine giren ve onun yakın dairesinden (bitane/mele/inner circle) olan ve şeytanın yolundan giden Karun’un mantığı da isyan mantığıdır. “Malı mülkümü kendi marifetimle (kimsenin yardımı olmadan ve Allah’ın inayeti olmaksızın) kazandım (kale: innema ü’tiytu ala ilmin)” demiştir. Allah’a medyun-u şükran olduğunu unutmuştur. Süleyman Aleyhisselam ise Karun gibi ilmi kendisine nispet etmemiş, aksine Allah’ın lütfunu ikrar etmiştir: Ey insanlar: (Allah tarafından) kuş dili öğretildik ve her şeyden ihsan edildik (Neml: 16). Firavun Allah’a kafa tutarken aksine Hüdhüd Kuşu da Hazreti Süleyman’a akıl taslamaktadır. Ayetlerden anlaşıldığına göre, Roma’dan daha fazla güç ve ihtişam verilen Hazreti Süleyman’ın kıssası Neml/Karınca Suresinde anlatılmaktadır. İhtişam en küçük varlık zarfında anlatılmaktadır. Bu da cihangirliğin tevazuyla kaim olduğunu gösterir. İmtihan gereği bazen Cengiz Han gibiler de cihangir olabilmişlerdir. O da sırrı imtihandır. Demektir ki, salih insanlar hangi ulviyete ve yüceliğe ulaşırlarsa ulaşsınlar kalkış ve sıfır noktasını asla unutmuyorlar. Geldikleri noktayı unutmamaları onları daima dengeli ve hakka boyun eğen yapıda ve karakterde kılmaktadır. Lakin aslını unutan talih yani kötü kul yani salih olmayan kişi de dünyadaki cennetlerinden sukut etmekte ve pare pare olmaktadır. Firavun, Şeddat ve Nemrut gibiler şeytanın avenesi ve kötülüğün nişanesi olmuşlardır. Velhasıl salih karakter ile talih karakter; tevazu ve kibirle birbirlerinden ayrılmışlardır. Ayetlerden anlaşıldığı gibi, Firavun’un en önemli özelliği kibridir. Kibri, hakikati görmesine ve teslimiyetine engel ve perde olmuştur.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi