Resul Tosun

Resul Tosun

Ya tekzip edin ya da istifa

Ya tekzip edin ya da istifa

Anayasa Mahkemesi başkanı mahkemeye yapılan baskı ve telkinlerden üyelerin çok rahatsız olduğunu söylemiş.

öyle olması gerekir.

Kapatma davasının lehinde ve aleyhindeki telkin ve baskı içeren her söylem o mahkemenin üyesi ben olsam beni de rahatsız eder.

Fakat Anayasa Mahkemesi'nin geçmişte verdiği kimi kararlar, mahkemenin mehabetine ve itibarına gölge düşürecek mahiyette tecelli etmiştir. Bu yüzden de tarafsız karar vereceğine olan güven zedelenmiştir.

367 kararından sonra anayasadaki açık hükme rağmen cumhurbaşkanının davaya dahil edilmesi yönündeki karar da bu güvensizliğin daha artmasına sebep olmuştur.

Hele de Taraf Gazetesi'nde Yasemin çongar'ın 5 gün önce yazdığı yazıdan sonra mahkemeye ve Genel Kurmaya hakim olan sessizlik mahkemeye güven adına bir kırıntı bile bırakmamıştır.

Mahkemenin itibarına gölge düşüren bütün kararlara muhalefet ederek hukukun üstünlüğünü öne çıkaran Haşim Kılıç beyin başkan olması kimilerine göre olumlu bir gelişme olsa da kararlar üyelerin oylarıyla verildiği için cumhurbaşkanıyla ilgili kararda olduğu gibi hukuka aykırı kararlar çıkabileceği ihtimalini ortadan kaldırmamıştır.

Tekrar çongar'ın yazısına dönecek olursak mahkeme üyelerinin sessizliği hukuk adına gerçekten ürkütücü boyuttadır.

çongar açıkça 367 konusunda bir kuvvet komutanının mahkeme üyelerini tehdit ettiğini yazdı. Hem orduyu hukuka müdahale ile hem de mahkeme üyelerinin bu müdahaleye boyun eğmekle itham etti.

Benim zamanla şehir içinde kalmış askeri birliklerin şehir dışına taşınmasını isteyen son derece makul bir talebime karşı basın açıklaması yapacak kadar rahatsız olan Genel Kurmay, anayasa mahkemesine açıkça müdahale edildiğini lafı eğip bükmeden yazan çongar'ın bu iddiası karşısında neden sessiz kalmaktadır?

Ordu anayasa mahkemesine baskı yaptı mı yapmadı mı toplum bunu merak ediyor. Yapmamıştır açıklaması yapılıncaya kadar sükut ikrardan gelir vecizesi geçerli olacaktır. (Bu yazıyı yazdığım saate kadar henüz bir açıklama yapılmamıştı.)

öte yandan en ağır itham da mahkeme üyelerine yapılmıştır. Hadi diyelim ki bir kuvvet komutanı münferit olarak durumdan vazife çıkardı ve bu baskıyı yaptı. Peki bu baskıya gerçekten kimileri göz yaşı dökerek kimileri de gönüllü olarak baş mı eğdi?

Anayasa Mahkemesi üyeleri bu iddia karşısında neden bir açıklama yapmıyor?

Başkan Kılıç'ın üyelerin rahatsızlığını ifade eden açıklaması bu soruya cevap vermiyor ve iddiayı ortadan kaldırmıyor. 367 ye evet diyen üyelerin tamamı baskı altında karar vermek gibi kabulü mümkün olmayan bir töhmet altındadırlar. Sessiz kalmaları ise iddianın doğruluğu anlamını taşır ki hukukumuz adına tarifi mümkün olmayan bir kara leke demektir.

Bu lekenin temizlenmesi gerekir.

Dün Eser Karakaş'ın yazdığı gibi bu sessizlik hayra alamet değildir.

Anayasa mahkemesi üyelerinden beklenen, çıkıp bir tekzip metni yayınlamaları, yahut da birlikte ya da tek tek basın toplantısı düzenleyerek iddiaların asılsız olduğunu açıklamalarıdır. Bunu yapmamaları iddiaların doğruluğunu kabul etmeleri anlamına gelecektir. O takdirde de bu kara lekeyi temizlemek için yapacakları tek şey vardır.

İstifa.

Aynı durum baskı yaptıkları iddia edilenler için de geçerlidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Resul Tosun Arşivi