Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Belediyecilere..

Belediyecilere..

Derin yapılar, çeteler nasıl oluşuyor?Kuşkusuz bu yapıların asırları aşan köklere sahip olanları vardır, yeni bitmeler vardır.. Sonuçta bu köklü yapılar, yeni bitmelerden büyük ölçüde besleniyor..
Belediyeler, yüksek bürokrasi, siyaset bu yapıların adeta insan kaynakları gibi.
Bu yapı kendi içinde önce derin partilere, derin derneklere, vakıflara dönüşüyor.. Zaman için “tek adam” konumuna, “ebedi şef” konumuna geliyorlar..
Kimi basamak basamak çıkıyor bu yolları, kimi tehdit ve şantajla alınıyor çetelerin arasına..
özellikle belediyecilerin dönem sonları kritik. Zaten ikinci yarıda başlar bozulma. Hem işi öğrenmiş, ekiplerini kurmuş oluyorlar, hem de artık seçim için bir bahaneleri var.. Fon oluşturacaklar ya!
İlk iki yılda solcu ise Cem evleri, bir takım sol dernekler, Sağcı ise cami, vakıf derken işler gelişir..
Geçen gün bir belediyede adamın 45 dönüm arsasının 15 dönümünü fiilen işgal etmişler.. Geri kalan 30 dönümün de 15’ini daha terk istiyorlar. O da yetmiyor, emsal en alttan.. Ya da kime selam verse para istiyorlar.. Vermezsen bir bahane buluyorlar, oyalıyorlar.. Adam dertli.. Malın yoksa da dertlisin, varsa da! “Ya mafiaya gideceğim” diyor, “Ya partiden birini bulacağım ya da emekli bir asker bulacağım” diyor.. Hani Kurtlar Vadisi’ni izliyor ya. O da çözümü bulmuş.. Siyasetçisini bulmuş, onun bir etkisi olmamış..
Başkalarından da dinledim. Bizzat bir tanıdığım var, adamın 3 dönümlük arsasının içinden çapraz yol geçirmişler, hiçbir parçası kullanılamıyor. Hani yolu biraz kenara çekseler, hiç olmazsa bir kısmı kullanılacak. Ama vergisini alıyorlar. İstimlak da etmiyorlar.. Hani onu biri alacak, işini ayarlayacak, trilyonları kazanacak..
Bir arkadaşımın bir arsası vardı, yeşil alan yaptılar. Yıllarca bekledi, sonra biri aldı, yeşil alan hemen kalktı, şimdi orada binalar var.. Belediyeler kimi yerlerde mafia gibi, çete gibi davranıyor.. Adamına göre.. Adamın vergisini vermesi yetmiyor, bir de ayrıca terk filan diye boğuluyor.. Bürokratlar, senin onu görmene göre takdir yetkisini kullanıyor.. “Niye mahkemeye gitmiyorsunuz” diyorum. Mahkemenin yıllar süreceğini, o zamana kadar kendini pişman edeceklerini söylüyor. Korkuyor.. Doğrusu o iş adamına da yazıklar olsun! O da teslim olarak sorunun bir parçası oluyor.. Bir defa hakkını almak için rüşvet veren adam, yarın borcunu ödememek, öbür gün de kamu malını götürmek için aynı işi yapabilir..
Yani Ergenekon her yerde..
Bir ilde, bir hastahane başhekimi biraz dikkat çekiyor, belediye başkanı, karşısına aday olur diye adamı boğmaya kalkıyor.. Elinde yetki var ya! Bunlar başarıya düşman.
İl başkan yardımcılarından birine soruyorum, canı sıkılıyor.. Parti stres altında. İş bilenin, kılıç kuşananın, bürokrasi ve belediyeler Ankara’dan talimat alıyormuş, teşkilatların bu anlamda bir denetim, yaptırım gücü yok.. CHP’nin bunları malzeme yapması, yıpratıcı bir siyasi kampanyaya döndürmesi korkusu ile birileri de susmayı tercih ediyor. Zaten ortalık toz duman..
Bakanın oğlu, başkanın yeğeni, ötekinin kayınçosu, herkes adamını bulmuş. Herkesin gördüğü, bildiği bir konuda kimsenin ağzını bıçak açmıyor..
çeteler bataklığına döndü ülke.. AK Parti, sadece çetelerin kurbanı değil, belediyeleri ve bürokrasisi ile kendisi de aynı hastalıktan malul. Bunu da görelim.. Eğer bu günden tedbir almazlarsa yarın çok geç olur.. öyle de futursuzlar ki! Bakın bir gün bunlar kötü olaylara sebep olabilir. Kafası bozulan biri silaha sarılabilir.
Ben herşeye rağmen hukuk yolu diyorum. Eğer vatandaş hakkını bilse, bu adamlara karşı ciddi bir mücadele verebilir.. O engelleyen bürokrat, o takdir yetkisini kötüye kullanan başkan, o haksız para isteyen kimse, onun üzerine hukuk yolu ile gidebilir, uğradığınız hak kaybı ve haksız taleplere karşı, hak kayıplarınızın o kişilerden tahsili yolunda işlem yapabilirsiniz..
Anayasanın 90. Maddesi delaleti ile kamu yararına olmayan bir işlem, yasada, yönetmelikte olsa bile yürütülemez.. Bu işlemlerden dolayı, işlemi yapan doğrudan sorumludur.. Şahsından tazmin edilir.
Yapıldıktan 3 ay sonra dökülen bir yol mu var, hemen bilgi edinme hakkınızı kullanın. Kim ne zaman yapmış, kim denetlemiş. Gerekirse mahkemeden bir tesbit davası açıp durum hakkında karar alın ve sonra idareden sorunun giderilmesi için talepte bulunun. Eğer sorun giderilmezse, idare mahkemesine dava açın. Eğer mahkemenin kararı gecikiyorsa ve karar vermiyorsa AİHM ya da BM İnsan Hakları Komiserliği’ne gidin.. Dava uzun sürse de, sonuçta bu zararı, zarara sebeb olan kişiler şahsen tazmin edeceklerini anlarlarsa korkarlar..
Tüketici dernekleri, hukuk ve insan hakları dernekleri ile olayın üzerine gidin. Noter tesbiti yaptırın, TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nu, Dilekçe Karma Komisyonu’nu harekete geçirin, Cumhurbaşkanlığı’ndan, Başbakanlık’tan, ilgili bakanlıklardan harekete geçmesini isteyebilirsiniz. Mesela Teftiş Kurulu Başkanlıkları’na ihbarda bulunabilirsiniz.. Basını harekete geçirebilirsiniz..
Bazı belediyelerden öyle haberler geliyor ki, bu adamlar artık bu işi vakayı adiyeden görmeye başlamışlar sanki. Terk filan yetmiyor, sen belediyenin şu işini yaparsan ben de senin dosyanı imzalarım..
Ne bileyim MüSİAD’ı ASKON’u harekete geçirin. Benim esnafım, işadamım da öğrensin işini biraz. Herkes öteki yolu çok iyi biliyor. “Al gülüm, ver gülüm..” Herkes de alışmış.. 3 verip beş alıyorsun.. Hani derler ya, devletin malı deniz, yemeyen domuz!..
Başka bir hırsız bir bağdan bir bostan çalarmış, rüşvet alan biri ise bir bostan karşılığı bir bağı satarmış..
Bu işin partiye, camiye yardımı olmaz. Camiyi filan istismar etmeyin.. Hırsızlık malla hayır yapılmaz.. Bu işin sonunda kimseye hayrı olmaz. Dünyanızı da ahiretinizi de berbat etmeyin.. Vatandaşa hizmet etmek için oradasınız.. Devlet size ganimet değil. Zenginine de, fakirine de hizmet götüreceksiniz.. Yoksa mafialaşırsınız.
Kutlu Doğum Haftası vesilesi ile size küçük bir hatırlatma, Peygamberimiz, Hicret’ten bir gün önce, kendisine emanet bırakılan, üzerindeki ödünç para ve malları Hz. Ali’ye emanet etti. Oysa o alacaklılar arasında kendini katletmeye gelenler ve buna karar verenler de vardı. Peygamberimizi yurdundan çıkartıyorlardı, ama o kendini katletmeye gelenlerin haklarına bile tecavüz etmedi. çünkü o “El emin”di! İnsaf edin..
Allah (cc) kitabında şöyle buyuruyor: “Bir kavme olan düşmanlığınız sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmesin..” Eğer Yargıtay Başsavcısı’nın bir belediye veya bir bakanlıkta meşru bir işini, onun size haksızlık yaptığını düşünerek bir saat geciktirirseniz, siz zalimlerdensiniz demektir..
Belediyeler, ya da bakanlıklar, o bürokratik makamlar size mülk değil!
Zulm ile abad olunmaz.. Yaptıklarınız bilinmiyor sanmayın.. İstanbul, ya da Anadolu’da.. Yazık, ayıp, günah! İdari işler, ihaleler, emlak işleri..
AK Parti’ye yapılanlar yüzünden mağdur olabilirsiniz. Ama sizin içinizden eşlerinin bazılarının başı örtülü, bazıları açık, bazılarının yaptıkları ya da gözyumdukları da zulümdür, zulüm!
Hiçbir politikacı, yönetimindeki insanların yaşadıkları konusunda görmemezlikten, bilmemezlikten, duymamazlıktan gelme hakkına sahip değildir.. Belki de başınıza gelenler, etme-bulma meselesidir.. Hani, başka şey adına zulüm olur da, bunu her ne kadar dillendirmeseniz de, halkın gözünde o varolan “Müslüman” kimliğinizle bunu yaparsanız, bu konuda Allah hesabını seri olarak görür..
Siyasiler ve bürokratlar şunu hep akıllarında tutmalı: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.. Bir gün elbet mutlaka.. Şeytanla ortak iş tutuyorlar ve ateş bir gün kendilerini yakalayacak.. Ve şunu da sormalılar kendi kendilerine, ayette hatırlatıldığı gibi: “İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allahım?!”
Kim onlar derseniz, çevrenize bakın.. O kadar çoklar ki, hemen göreceksiniz.. Başkalarının duyduğunu siz duymuyorsanız, duymak istemeyenden daha sağır kim olabilir ki? Selam ve dua ile.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi